BOLU GEZİSİ

İsmail Detseli

Tyb Konya şubemizin Mutad olarak her yıl gerçekleştirdiği Eski TYB Konya şube Başkanı ve şimdi ki onursal Başkanımız olan Konya Büyükşehir Belediyesi basın ve halkla ilişkiler daire Başkanı Ahmet Köseoğlunun koyduğu isim ile başlayan Yazılacak çok şeyimiz var adlı gezi programlarından bu yıl ikincisini. Yine Büyükşehir Belediyemiz ile TYB Konya şubesi işbirliği ile. Bolu ilimize yaptık. Fiziki belediyeciliğin yanında kültürel belediyeciliğe de çok önem veren Konya Büyükşehir belediyemizin sayesinde Konya şehrinin ve  Tyb nin şanına ve aktif faaliyetlerine yakışır çok güzel işlere imza atmaktadır.

Bu Anadoluyu Karadeniz ve Marmara ya bağlayan yol geçidindeki ilimize gerek gezmek için gerek güzel yerlerini görmek için kaç kişi gidenimiz vardır merak etmiyor değilim. 1962 yılından bu yana yılda en az bir defa en çok da belki beş defa içinden geçmiş olduğum ve sisli havalarda kışın kar yağışında yolunu geçerken zorlandığım ama yaz günlerinde ise buralardan geçerken. Daima serinliğinden haz aldığımız bu güzel Bolunun gurbet insanları ile Ankara Ve İstanbul gibi yerlerde çalışarak arkadaşlık yapmışlığım vardır ve Bütün arkadaşlıklarından da memnunum bu güzel ilin güzel insanlarından.

Yıl 1995 idi bir İstanbul yolculuğuna çıkacaktım, çok eski bir arkadaşım ben de kamyonumdaki yük ile Bolu’ya gideceğim istersen bana Bolu’ya kadar arkadaş olabilirsin dedi. Emekli olmuşum boşum ve macerayı da severim olur dedim bu teklife yola çıktık gecenin bir vaktinde bolu ya vasıl olduk. Arkadaşımın aracındaki yük bir Traktör idi alıcısı hazırdı yolda telefon edip anlaştılar O Traktörün alan arkadaşın şehrin dışındaki evine Traktörü indirdik teslim ettik arkadaşım tekrar Konya ya dönecekti. Bolulu arkadaştan benim için üç beş saatlik bir istirahat yeri rica ettik sabahında ben önce Bolu dan yeni ayrılmış ve il olmuş olan Düzce ye gidip oradan da İstanbul a geçmeyi yeğliyordum. Bolulu arkadaş bizi şehrin kıyısındayız daha sabaha çok var burada misafir etsek sabah vasıta için Bolu merkeze ulaşması sorun olur siz en iyisi merkezde bir yerde kalın sabah erkence gideceğiniz yere gidersiniz dedi. Ayrıldık baktım bir kampus gibi geniş bir arazi ve binaların önünden geçiyoruz, arkadaşım Mehmede dur dedim durdu. Araçtan indim çevreme bir göz attım, Bolu İzzet Baysal Üniversitesi diyordu Levhada. Aracı kapının önüne yanaştırdık görevliye selam verip misafir olduğumuzu naçar kaldığımızı arkadaşım yola gidecek ama benim için sabaha kadar kalacak bir yerin olup olmadığını sordum kimlik istedi uzattım bir yere telefon etti, arkadaşıma sen gidebilirsin gardaşım bu abi bize emanet dedi. Mehmet le kucaklaşıp ayrıldık az sonra gelen bir görevli arkadaşa beni kapıdaki görevli arkadaş teslim etti bu abi bu gün sabaha kadar misafirimiz onu ağırla sabah çorbasını içir erkence servis ile çarşıya gönder dedi. O gece çok güzel bir misafirperverlik örneği gördüğüm İzzet Baysal üniversitesinden görevli arkadaşlara teşekkür edip ayrıldım bu Anadolu insanının sahiplenmesi beni çok memnun etmişti.

İşte o İnsanlarına âşık olduğum Bolu iline bu gün Arkadaşlarımla gezmek ve izlenimlerimi yazmak için geliyordum. İki gündür bizlere kılavuzluk eden Muzaffer Yıldırım kardeşime bu anlattığım durumun halen devam edip etmediğini sorduğumda yüzü buruştu düşündü ve İsmail hocam ne yazık ki Bu zamanda sevgi ve hoşgörü kültürünün yozlaşması bizde de o senin dediğin bizim de özlediğimiz durumu bitirdi diye hayıflandı. Oysa günümüzde ayni sorunları her şehir ve köy insanları yaşamakta maalesef!.

Gelelim şimdi iki gün gezmeye çalıştığımız bu Allahın doğal bir coğrafya bahşettiği ve yeşilin ağacın ve suyun her çeşidini cömertçe bahşettiği Bolu ilinden izlenimlerime.

Tyb şubemizin daha önceden hazırlamış olduğu program dâhilinde günü belirlenen bu gezi için 15 gün önceden gidebilecek olan 45 kadar gönül insanı belirlenmişti. 28 Temmuz Cuma günü Saat 17.30 da otobüsümüze binip yola koyulduk. Konya kırsalında bir güzel sözü var eskilerin Üzümcünün gözü omca da olur diye benimde gözüm doğa da gönlüm şiir de olunca daha yol üzerinde Tutup belinden sonra ovayı gözüme aldım bu güzel Konya ovası yeşil ve sarının tüm renklerini sergilemiş görüntü harikaydı. Gönlüme bir beşlik dize geldi.

Bozkırlar yeşillenmiş ayçiçeği ve pancarla

Tarlalar bereketlenmiş sarı başaklı buğdayla

Kırkı aşkın gönül insanı senin için yollarda

Haydi Konyalı yazarlar açık olsun yolunuz

Seni yazmak için geliyoruz karşıla bizi Bolu’muz

Diyerek yola koyulduk artık uzun yolculuk başlamıştı tecrübeli otobüs kaptanımız belirlediğimiz saatlerden önce bizi Bolu’ya ulaştırdı. Yazar kardeşimiz öğretmen Konya Anadolu mektebi kuruluşunun Başkanı Atilla Yaramış’ın Bolu Anadolu mektebinin cevval talebelerinden oluşan bir gurup ile irtibata geçerek bizi şehir dışında karşılamalarını sağladı. Ve bu gençlerin beraberlerinde getirdiği bir eskort araba eşliğinde Borazanlar mahallesindeki Bolunun meşhur çorba salonuna götürüp Bolu belediyesi Başkan yardımcısı İhsan Ağcan bey ile birlikte çorbalarımızı içirdikten sonra doğruca istirahat edeceğimiz Polis evi ne geldik.  Daha evvel verilmiş olan isimlerimizi tespit ettirip odalarımıza çekildik. Odalarda Bolu belediyesi tarafından yazarlara verilecek olan İl ile ilgili bilgileri içeren broşürler kitaplar ve çam sakızı çoban armağanı hediyeler odalarımıza konmuştu. Ben uykuda önce bu bilgileri içeren kitapları okuyup bilgiler aldıktan sonra ilham gelmeye başlamıştı bende yazmaya başladım o şiirleri yazımın sonunda sizlerin beğenisine sunacağım.

O gece uyuyup sabah erkence kalktık kahvaltımızı yaptık saat 9-30 da bizi gezdirecek bilge kılavuz Muzaffer Yıldırım Bey ile İl sınırların 240 kadar irili ufaklı doğal ve yapay göl bulunan Bolu ilinin nilüfer çiçekleri ile meşhur Abant gölüne doğru yola koyulduk. Ve bu vadideki doğa harikası yerlere vasıl olduk. Gerek göl kıyısında gerekse doğal hayatın vahşi yaşamından yüzlerce çeşit hayvanların doldurulmuş canlı gibi duran ve insanı büyüleyen müzesini gezdik, bu Abant gölündeki beyaz ve sarı Nilüfer çiçeklerinin güzelliğini hayranlıkla seyrettik. Öğleye kadar burada kaldıktan sonra gölle iç içe olan bir restoranda balık ağırlıklı nefis yemekler ile karnımız doyurduk ve Mudurnu Göynük ilçelerine doğru uzanıp giden. Yeşilin her tonu ile bezenmiş harika görünümlü bir vadide yol çalışmalarından dolayı kısıtlı olan bir süratle manzarayı seyrederek İstanbul fethinin Manevi mimarlarından olan Fatih Sultan Mehmet’in Hocası Akşemsettin’in Hazretlerinin Türbesinin bulunduğu Göynük ilçesine vardık. Öğle namazı vakti idi Türbenin yanındaki cami de namazlarımızı eda edip Türbeyi ziyaret ettik ten sonra bu güzel ilçenin en tepe noktasındaki. İlk kule olan zafer Kulesine çıktık. Burada hatıra fotoğrafları çektirdik ve yakınındaki doğal çay dağıtan aile evinde güzelce çaylarımızı yudumladık ve yine türbe merkezinde toplandık. bu ilçe ahşap evler ile süslenmiş tıpkı Safranbolu Beypazarı odun Pazarı ilçelerini andıran tipik bir Anadolu şehri görünümünde bol ziyaretçileri olan insanları cana yakın ve sevecen ücretli de olsa misafire ikramda gayet kibar davranan kadın erkek güzel insanlar ile dolu.

Buralardaki ziyaret ve gezimizi tamamladıktan sonra ayni yol güzergahını takip ederek Anayolumuza 6 km uzakta olan çubuk gölüne geldik, bu gölün yukarı boğazlardan süzülen bir sert esinti rüzgarı var işte o yüzden buranın çevresinde 7 tane yel değirmeni mevcut hepside yıpranmış olmasına rağmen ayaktalar. Burada kısa bir gezintiden sonra saat 16-50 den buradan ayrıldık vadilerdeki çeşitli ağaçları ceviz ağırlıklı ve fındık bahçelerini seyrederek 17-50 gibi Taşkesti beldesinde Sarot termal tesislerine geldik ikindi namazlarımızı eda ettikten sonra burada tek olan lüks bir otelde yemeklerimizi yedik. Bu günkü gezimizi artık noktalamıştık yine Abant gölüne gelip ayni yolu takiben otelimize döndük yorgun olanlar otelde kalırken isteyenler yazar ve talebe buluşmaları adı altında şehrin Belediye başkanı ve ilgililerin katıldığı bir etkinliğe katılarak gece otele döndüler. Be yaşlı olunca yoruldum bu toplantıya katılamadım. Pazar sabahı yine belirtilen saatte kalkıp kahvaltımızı yaptık,

Saat 9-15 de Polisevinden(otel) ayrılıp doğal güzelliklerin iç içe olduğu şehre 42 km uzaklıktaki yedi göllere doğru yola revan olduk. Kılavuzumuzun buranın yolu üzerindeki virajlarını yol darlığını anlatarak Bu güzelliklere ulaşmanın biraz güçlüklü olacağını ima ediyordu. Olsun hem kendimize hem de kaptanımıza güvenimiz tamdı çünkü iki gündür beraberdik bu intiba yı edinmiştik. Yol hayli uzun sürdü ama sohbetlerle güzel geçiyordu. 20. Km rede otobüsümüz yüksek bir dağ yamacının geniş bir yerinde durdu çay ocakları ve köylülerin yöresel olarak ürettikleri dağlardan toplanmış şifalı otların satışı yapıldığı bir yerdi burası her gelen vasıtanın ve insanların yorgunluk attığı yerdi ismi de Gurbet taşı imiş. Bu ismi almasını şöyle anlatıyordu kılavuzumuz bu yörede oturan köylülerin oğulları askere gidecekleri zaman hepsi burada toplanıp güle oynaya eğelenir ve askere uğurlanırlarmış ondan dolay adına gurbet taşı denmiş. Bir müddet dinlendikten sonra yola koyulduk buradan ötesi daha bir zordu iki araç karşılaşınca birbirlerine durup yol vermeleri gereken sarp ve virajlı idi. Bir müddet daha yol aldık artık zirveye doğru tırmanmıştık insanın adeta elini gökyüzüne değdireceği geliyordu. Artık bir geniş yerde durduk burası Kapankaya Seyir Terası denilen ve yedi gölleri tepeden görebilen bir yerdi. Orman müdürlüğü tarafından yapılmış olan ahşap merdivenlerle zirveye çıkıp buradaki kamelyadan etrafı ve yedi gölleri tepeden izleyerek yine otobüsümüze bindik yola revan olduk günlerden Pazar mevsim yaz ortası bu güzel dünya harikası yedi göller o kadar kalabalık ki. Gerek araçlardan gerek insanlardan kurulmuş olan kamp çadırlarından insanın gözleri kamaşıyor dünyanın altına inercesine gölleri görerek topluca yürüyüşe devam ediyorduk. Otobüsten iner inmez İlk önce Nazlı gölü yukardan izledik, ardından Sazlı gölü, İnce gölü, ve kuru gölü seyrederek çok yüksek olmayan ama nazlıca akan bir şelaleden geçip yedi lüleli çeşmeye vasıl olduk yeni gözünden de şırıl şırıl sular akıyordu. Burana aşağı doğru indik Derin gölü gördük son göl ise Büyük göl idi. Burada toplu fotoğraf çektirdikten sonra indiğimiz 3. Km yolu. Tekrar çıkışına geçiyorduk. Kılavuza göl altı oldu yedinci neresi dedim orası Serin Göl idi ama oraya inmeyeceğiz gecikiyoruz dedi bu güzellikler vadisinden dünyanın alt kısmından üst kısmına doğru aheste bir yürüyüşle tırmanıp otobüse geldik. Hani eski masallarda geçen söz gibi Cark dedikçe et Curk dedikçe su misali, insanın buradan ayrılası gelmiyordu ama ne var ki ayrılmak lazımdı. Artık güzelliklere veda edip bir başka güzellikleri görmek için zor yolculuğun dönüşüne geçtik. Saat 15,30 civarında Sayın Bolu Belediye Başkanı Başkan Yardımcıları ve diğer dostlarında Gölcük gölü ve civarındaki güzelliklerle dolu insanların akın ettiği Gölcüğe geldik. Hazırlanmış olan güzel bir yemek ikramından sonra. Burada Başkan beyle ve diğer Bolu nun manevi mimarları olan Dr. Musa Amca ve Dr. Şener amcalara ile Kafilemizde bulunan Dr. Mustafa Güçlü ve diğer zevat ile koyu bir sohbet gerçekleşti. Ardından gazeteler ve Televizyonlarla yapılan röportajlar. Sonrası Başkan beye Konya Tyb Başkanımız Prof Dr. Hayri Erten Tarafından Başkan ve Başkan yardımcısına Konya ile ilgili Bir dizi kitap takdimi yapıldı. Bolu televizyonuna iki başkan Birer konuşma yaptıktan sonra Başkanımız Hayri Erten Bey söz alarak arkadaşlar bizler Konya Tyb şubesi olarak çok donanımlı kişilere sahibiz yazar ve şairlerle doluyuz. İşte bunlardan biri de aramızdan bulunan İsmail Detseli Ona ilham geldiği zaman uykularını böler gezdiği yerlere doğaçlama şiirler yazar şimdi sözü müsaadenizle ona bırakalım dedi. Bizde Bu güzel ilimiz için gönlümüze düşeni kaleme aldığız şekilde okuduk. Orada bırakıp Başkan yardımcısı Sayın İhsan Ağcan ile göl kıyısında bir gezi yaptık ikindi namazlarımızı eda ettik. Ayrılık vakti geliyordu. Başkan yardımcısı İhsan Ağcan Bey otobüsümüze binerek Belediye çalışmaları hakkında genel bilgiler verdi. Zaten her tarafı şantiye görünümünde olan Bolunun en önemlileri ihalesi bitmiş Teleferik ve daha birçok proje aşamasında olan hizmetler projesi bitmiş ihale aşamasındaki hizmetlerden bahsetti ve teleferik projemiz tamam inşallah gelecek yıl bir kısmı hizmet vermeye başlayacak dedi. Ve bebek ormanı ve bahçesi olarak yapılmış olan bir yeri gezdirmeye götürdü. Burada her doğan çocuk için bir ağaç dikiliyor bu ağaç çocukla büyüyor çocuk gelip meyvesinden yiyormuş. Ayrıca birde eskiden Bolu da yetişip de şimdi kaybolmuş olan sebzelerin oluşturduğu bir bahçede sebze yetiştiriliyor bunlar ilin İhtiyaçlı olan insanlara meccanen dağıtıyorlarmış bu güzel bahçeyi de gezdikten sonra. Saat 19 da bir iki günde gezilmesi zor olur bu şehri en az bir hafta gezmeniz lazım diyen samimi dostlara veda ettik ancak bu güzel ilin doğal güzelliklerine doyamadan bir daha nasip olursa gelip uzun süre gezmek ve yazmak vadi ile ilden ayrıldık.

BOLU GÜELLEMESİ.

Konya dan çıkışta

Bozkırlar yeşillenmiş Ayçiçeği ve Pancarla,

Tarlalar bereketlenmiş sarı başaklı buğdayla

Kırkı aşkın gönül insanı, senin için yollarda

Haydi, Konya lı yazarlar açık olsun yolunuz

Seni yazmaya geliyoruz karşıla bizi Bolu’muz

Bolu ya varınca ilk gece polis evinde gelen ilhamla yazdıklarım.

Konya lı yazarlar konuk olduk Bolu iline,

Zulümleri durdur diyecekler Bolu beyine,

Selam getirdik Anadoludan Ruşen Ali’ye,

Bugün seni yazacağız bizler güzel Bolu’muz

Kör Yusuf’un temsili olarak at çiftliğine,

Bolu’yu seyretmeye çıkalım çamlı beli’ne

Gezip görmeye gidelim senin yedi göllerine,

Sevgiler getirdik sana Konya dan güzel Bolu’muz

Yeniçağa Mengen Gerede gibi ilçelerini

Tadalım Mengen’inin o meşhur yemeklerini

Hoylu Bey yiğidin yaptığı tüm efeliklerini

Yerinde yazmaya geldik bizler güzel Bolu’muz

Manevi mimarınız merhum İzzet Baysal’ı

Çok isterdim onun üniversitesinde ilim almayı

Mis kokan havasıyla çamlı orman yaylalarını

Gezmek için geldik sana işte güzel Bolu’muz

Çalışkan Belediye Başkanınız Alaaddin Yılmaz

Aslı öğretmen kökenli asla hizmete doymaz

Konu ülkesi ve Bolu olunca kabına sığmaz

Yapılan güzel hizmetleri Görmeye geldik şirin Bolu’muz

İşte Seben ilçenizden Böyle Başkanlar çıkar,

Dörtdivan Kıbrıscık şehre zenginlik katar,

Mudurnu tavukçu Göynükte Akşemsettin yatar

Manevi mimarların çoktur senin Güzel Bolu’muz,

Yazarlarımız çok sevdi bir mükemmel insanı

Belediye Başkan yardımcınız İhsan Ağcan’ı

Ozan İsmail bu insana bir dörtlük şiir yazmalı

Gönül insanlarının bol olduğu Güzel Bolu’muz,

Mertlik efelik burada Çamlı belden sorulur

Yiğitler meydana çıkarda kavga kurulur

Tüfek icat oldu gayri mertlik bozulur

Mert ve cömert insanlar şehri Güzel Bolu’muz

Kışın dağlı karların yazın göllerin su ile dolu

Dünyada en güzel doğaya sahip bir ildir Bolu

Karadeniz, Marmara ya bağlanan Anadolu yolu

Allahın bütün güzellikleri sunduğu şirin Bolu’muz

Akşam Polis evinde Bolu Pasaportumu aldım elime

Okuyup inceledim sonra sevinerek koydum cebime

Bizi güzelce ağırlayan Bolu ilinin bütün yiğitlerine

En kalbi şükranlarımızı sunarız güzel Bolu’muz

Otobüsümüzü karşıladı Bolunun cevval gençleri

Eskort araç eşliğinde çorbacıya getirdiler bizleri

Çok naziktiler Bolu Çorba salonunun ilgilileri

Nefis yemeklerinle ünlüsün sen Güzel Bolu’muz

Buranın doğal güzellikleri asla görsele sığmaz

Meşhur Abant gölünün silüetini makine almaz

Bolu ilinin orman çeşitlerini kalemler yazamaz

Yüce Allah’ın lütfüyle donanmışsın güzel Bolu’muz

Kılavuzumuz değerli dost Muzaffer Yıldırım’a

Diyecek sözümüz yok onun bilgi ve tevazusuna

Yüce rabbim sağlık sıhhat versin genç vücuduna

Doğay la dillere destansın sen Güzel Bolu’muz

Bunca ilham ozan İsmail’in Gönlüne düşer

Anadolu’dan Marmara Avrupa ya yol geçer

Bu doğal güzellikleri görenleri tebdili şaşar

Bugün Konyalı yazarları ağırladın güzel Bolu’muz

Yazan: Konyalı Ozan İsmail DETSELİ – 30 Temmuz 2017 Bolu Coğrafyası.

GEZİYE KATILAN KONYA LI YAZAR ŞAİR VE AKADEMİSYENLER.

TYB Konya Şube Başkanımız Prof. Dr. Hayri Erten, Aydınlar ocağı genel başkanı Mustafa Güçlü, Konya büyükşehir belediyesi garajlar müdürü Ömer Lütfi Ersöz, Melahat Ürkmez, Saffet Yurtsever, Prof. Ahmet Çaycı. Ömer Ersöz’ün kızı Sema Ersöz, Faruk Koçak, Hüzeyme Yeşim Koçak, Anuş Gökçe, Sadık Gökçe, Serpil Yalçınkaya, bendeniz İsmail Detseli, Mustafa Balkan, Bedir Köseoğlu, Mehmet Ali Elmacı. Konya Bölge yazma eserler müzesi Müdürü Bekir Şahin, Kazım Öztürk, Dr. Muammer Ulutürk, Hadim müftüsü Ahmet Demirel, Ahmet Kuş, Ayşe Ünüvar, Anadolu mektebinin üyesi genç Kardeşlerimiz.  Atilla Yaramış, Lütfi Ayhan ve daha birçok Gazeteci, Yazar, Şair ve fotoğraf sanatçısı, akademisyen ve bu ekibin aile fertlerinden oluşan kırk dört kişilik bir heyet idi geziye katılanlar.

Bolu gezisi sonrası Konya ya dönüşümde Bolu ya hayranlığım yine kalem kağıda yöneltti beni ve gönlüme düşenleri yazmaya devam ettim.

BOLU İLİMİZ

Davet edildik geldik bugün Bolu iline

Hayran kaldılar doğasının güzelliğine

Dağları benziyor yeşil giyinmiş geline

Dünyanın yalancı cenneti gibi Bolu ilimiz

Dağın zirvesinde elim göğü tutacak gibi

Zemine doğru indikçe yer yutacak gibi

Göllerinde açan sarı beyaz Nilüfer çiçeği

Sen cennetten bir köşe gibisin Bolu ilimiz

Yazıya sığmıyor ki senin güzelliklerin

Gözlerimi kamaştırıyor yeşil renklerin

Yakamozlarla dans eder kelebeklerin

Kurumuş vücuda can verirsin Bolu ilimiz

Göllerinde yaşar birçok çeşit balıkların

Kurumaya hasretlik çeker yeşil otların

Fayton çekip gölü dolaşıyor yağız atların

Ömrü hitamımda sende ölmek isterim Bolu ilimiz

Doğaya aşık olanlara dağı taşı gezdirir

Soğuk suların abı hayat ölüye can verir

Bu güzellikler cahil beynime ilham indirir

Senin için bu övgüler yetersiz kalır Bolu ilimiz

Göynük ilçenize binlerce insan geliyor

Akşemsettin hazretleri ziyaret ediliyor

Bu şahsa İstanbul’un manevi mimarı deniyor

Ünlü yatırlarınla gururlanabilirsin Bolu ilimiz

Doğal güzelliklerin İsmail ozanı yanına çekti

Yetmişlik ihtiyar seni gezerken hayrete düştü

Yeşil doğada hayat sürmenin bir ayrıdır zevki

Ozanın gönül köşkünde taht kurdun sen Bolu ilimiz

Konya’lı Şair ve yazar İsmail DETSELİ