Divriği’yi Görmeden Ölmeyin!

Cemil PASLI

Tokat’lı olduğumdan Sivas’ı çok defa görmüş ama biraz uzak ve sapa düştüğü için Divriği’ye gidememiştim.

TYB Konya Şubesi’nin düzenlediği “Yazılacak Çok Şey Var” gezilerinin 24. sü “Divriği-Sivas”a düzenlendi.

Aramızda eski çağ ve sanat tarihçisi hocalarında olduğu kıymetli bir heyetle Divriği ve Sivas’ı 4-6 Temmuz tarihlerinde gezme imkânımız oldu.

 “Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası” Mengücekoğulları’nın yönetimi altında olduğu dönemde Ahmet Şah ve eşi Turan Melek tarafından camii ile birlikte 1228-1229 yıllarında mimar Ahlat’lı Hürremşah’a yaptırılmıştır.

İslam mimarisinin bu başyapıtı iki kubbeli türbeye sahip bir cami ve ona bitişik bir hastaneden oluşmaktadır. Yapılar, mimari özelliklerinin yanı sıra, sergilediği zengin Anadolu geleneksel ve mükemmel taş işçiliği örnekleriyle UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer almaktadır.

7. Yüzyılda Medine’de başlayan İslam Medeniyeti 13. Yüzyılda zirveye çıktığında üç ana merkez tarafından temsil ediliyordu:

1.Doğu’da Semerkant merkezli ata yurdumuz Mâverâünnehir bölgesi,

2.Batı’da Kurtuba merkezli Endülüs’ün hâkimiyetindeki İber Yarımadası,

3.Merkez’de Konya merkezli Anadolu coğrafyası.

Oğuz Türkleri ata yurtları Orta Asya’da ehl-i beytten aldıkları önceki “Tek Tengri” merkezleri inançlarına çok uygun buldukları İslam’ı “gönül”den benimsediler ve Hanefî-Maturidî-Yesevî çizgide mükemmel yorumladılar.

Bu harika yorumu bir maya “gönüllü teşekküller” ile Anadolu’yu mayaladılar ve sütü yoğurda döndürdüler.

Gaziyan-ı Rum, Baciyan-ı Rum, Ahiyan-ı Rum, Dervişan-ı Rum ve Abdalan-ı Rum gibi “gönül erleri” kısa sürede ve askerlerden önce Anadolu ve Balkanlar’ın en dip köşesine işin merkezinde gönlün olduğu İslam’ın “dönüştürücü mayası”nı taşıdılar.

Oğuz Türkü Allah’a imanı Resulüne saygıyı önce kendi nefsinde yaşadı ve sonrasında çevresindeki her şeye gergef gergef işledi.

“Anladım ki sanat Allah’ı aramaktır

Sanat bu, gerisi çelik çomaktır” (N. F. Kısakürek)

Üstadın sözündeki Allah’a imanı ve Elçisine saygıyı en mükemmel şekliyle de taşa işledi ecdadımız.

Divriği bu taş işlemeciliğinin tartışmasız zirvesinde.

Mengücekoğulları Anadolu Selçuklu Devleti’ni çift başlı kartal, kendilerini de Atmaca olarak taşa işlerken; Atmaca bir taraftan kartalların yanında başını eğerken diğer taraftan pençesini hazır tuttuğunu yaptırdıkları eserle ortaya koymuşlar.

Kur’an-ı Kerim ve Sahih sünnette anlatılan İslam bir taç kapı da bütün yönleriyle nasıl anlatılır bunun en güzel örneğini görmek istiyorsanız mutlaka Divriği’ye gidin.

“Ne var ki bundan sonra (ibret almanız gerekirken) kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha da katı (oldu). Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki içlerinden ırmaklar akar; öyleleri vardır ki çatlar da bağırlarından sular fışkırır, öyleleri de vardır ki Allah'a karşı duyduğu saygıdan yuvarlanıp aşağı düşer. Allah yaptıklarınızdan asla habersiz değildir.” Bakara, 2/74.

“Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası”nda Ahlat’lı Hürrem usta, Bakara suresinde bu ayete şu ilaveyi yapmış diyebiliriz:

“Bazı taşlarda vardır ki; salih kulların elinde Allah’ı en güzel anlatan tablolara dönüşür ve sen onları kıyamete kadar okur, ibret alırsın.”

“Yazılacak Çok Şeyimiz Var” gezilerinin 24. sünde bu güzelliği görmemize vesile olan TYB Konya Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Köseoğlu ve emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.

“Anadolu’nun el-Hamra’sı” “Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası” kesin bir dille ifade edebilirim ki; kalemle anlatılacak, görüntü ile aktarılacak bir eser değil dostlar.

En kısa sürede oraya gidin, görün ve sakın ha sakın!!!

“Divriği’yi Görmeden Ölmeyin!”

 

Don't Die Without Seeing Divriği!

Being from Tokat, I've seen Sivas many times, but I hadn't been able to visit Divriği because it was a bit far and out of the way.

The 24th "There's Much to Write About" trip organized by the Konya Branch of the TYB was to "Divriği-Sivas."

We had the opportunity to visit Divriği and Sivas with a distinguished delegation that included ancient and art historians from July 4th to 6th.

The "Divriği Great Mosque and Hospital" was built by the architect Hürremşah of Ahlat in 1228-1229, along with the mosque, by Ahmet Shah and his wife Turan Melek during the Mengücekoğulları rule.

This masterpiece of Islamic architecture consists of a mosque with a two-domed mausoleum and an adjacent hospital. In addition to its architectural features, the structures are inscribed on the UNESCO World Heritage List for their rich examples of traditional Anatolian stonemasonry.

The Islamic Civilization, which began in Medina in the 7th century, was represented by three main centers when it reached its peak in the 13th century:

1. In the east, our ancestral homeland, Transoxiana, centered in Samarkand;

2. In the west, the Iberian Peninsula, centered in Cordoba and dominated by Andalusia;

3. In the center, the Anatolian region, centered in Konya.

The Oghuz Turks, finding the previous "One Tengri" centers they inherited from the Ahl al-Bayt in their ancestral homeland in Central Asia to be very compatible with their beliefs, embraced Islam wholeheartedly and interpreted it perfectly along the Hanafi-Maturidi-Yesevi lines.

They fermented this wonderful interpretation in Anatolia with a "voluntary organization" and turned milk into yogurt.

"Men of the heart" like Gaziyan-ı Rum, Baciyan-ı Rum, Ahiyan-ı Rum, Dervişan-ı Rum, and Abdalan-ı Rum quickly carried the "transformative essence" of Islam, centered on the heart, to the deepest corners of Anatolia and the Balkans before the soldiers.

The Oghuz Turks first experienced faith in God and respect for His Messenger within themselves, and then embroidered it on everything around them.

"I realized that art is the search for God. This is art; the rest is steel." (N. F. Kısakürek)

Our ancestors perfectly engraved the Master's words of faith in God and respect for His Messenger in stone.

Divriği is at the undisputed pinnacle of this stone carving.

The Mengüjeks carved the Anatolian Seljuk State into stone as a double-headed eagle and themselves as hawks. Through their commissioned work, the hawk displayed his head bowed beside the eagles while keeping his talons poised.

If you want to see the finest example of how Islam, as described in the Holy Quran and the Sahih Sunnah, is fully presented within a single doorway, be sure to visit Divriği.

"But after this, your hearts hardened again, like stones, or even harder. For among the stones are some from which rivers flow, and some from which water gushes, and some from which they tumble down in reverence for God. And God is never unaware of what you do." Al-Baqara, 2/74.

In "The Great Mosque and Hospital of Divriği," we can say that Ahlat's Hürrem Usta added the following addition to this verse from the Al-Baqarah Surah:

"There are some stones that, in the hands of righteous servants, transform into paintings that depict God most beautifully, and you will read them until the Day of Judgment and take heed."

We thank Ahmet Köseoğlu, Chairman of the Board of Directors of TYB Konya, and all those who contributed to this beauty on the 24th "We Have Much to Write" trip.

"The Alhambra of Anatolia," "The Great Mosque and Hospital of Divriği," I can state unequivocally, my friends, that it is not a work to be described with pen or visually conveyed.

Go there as soon as possible, see it, and never, ever!!!

"Don't Die Without Seeing Divriği!"