KARABÜK’TEN AMASRA’YA

Zeki OĞUZ

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi olarak her yıl bir yere gideriz. Biliyoruz ki “Yazılacak Çok Şeyimiz Var” dır.
O kadar şanslı bir milletiz ki cennet misali bir ülkede yaşıyoruz. Gideceğimiz yeri seçerken bile zorlandığımız olur. 
Tabi gezinin güzel yanlarından biri de yaşadığım şehrin aydın insanlarıyla birlikte gezmek, farklı düşünceler olsa da aynı duygularla güzellikleri paylaşmak bir başka güzeldi. Gurubun başında şube başkanımız Prof. Dr. Hayri Erten, eski başkanlarımızdan Ahmet Köseoğlu ve Yazma Eserler Müdürü Bakir Şahin, Aydınlar Ocağı Başkanı Mustafa Güçlü, NÜ. Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çaycı vardı.
Bu kere rotamız Karabük üzerinden, “Çeşm-i Cihan” Amasra idi.
Bölgede sadece Safranbolu’yu gezme, birkaç gün eğleşme şansım olmuştu. Cumartesi öğle sonu Karabük’te eşyalarımızı öğretmen evine bırakıp soluğu Safranbolu’da aldık. Safranbolu başlı başına bir müze şehir, konaklarını, demirciler çarşısını, Tokatlı Kanyonunu, ters evi gezdik. 
Akşam yemeğine Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili’nin davetlisiydik. Karabük Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Metin Kaya ve yardımcısı Nuray Alpoga bize eşlik ettiler.
Pazar sabahı Bartın üzerinden Amasra’ya doğru yola düştük. Yol boyu ormandı, yeşillikti, çiçekti, sanki bahar yeni gelmişti oralara. Koltuk arkadaşım gazeteci, şair dost Ahmet Aka ile baka kalmıştık bu güzelliklere. Asıl muhteşem güzellik çok geçmeden çıkıverdi karşımıza. Tepemizde ağaçlar sarmaş dolaş olmuşlardı, bir hıyabanın içinden geçip gidiyorduk.
Amasra’yı rehberimiz Melih Saylan’ın önderliğinde gezdik. Yorgunluk çayını içerken belediye başkanı Recai Çakır katıldı aramıza, hayli dertliydi, aslında yedi bin civarında olan nüfus yaz aylarında yetmiş binlere çıkıyordu, doğal olarak bu nüfusla baş etmek kolay olmuyordu. 
Prof. Dr. Ahmet Çaycı ile kısa bir süreliğine müzeye uğradık, görmeye değer epeyce tarihi eser vardı. Dönüşte Bartın şehir müzesini gezdik. Bartın’ın geçmişteki günlük yaşamına dair çok güzel malzemeler toplanmıştı müzede. 
Bölgede son yemeğimizi Bartın Çayının kenarında İbrahim Kabarık’ın restoranında yedikten sonra “Konya stepleri bizi bekliyor” deyip, düştük dönüş yoluna.
Gezide emeği geçen dostlara teşekkür ederim.