Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Konya Şubesi, şehrin hafızasında yer etmiş önemli şahsiyetleri yeni nesillere tanıtmak amacıyla düzenlediği “Konyalı Onlar” etkinlik serisi kapsamında bu hafta, Konya’nın manevi mimarlarından, gönül insanı ve tıp doktoru Dr. Mehmet Hulusi Baybal’ı andı. TYB Konya Şubesi D. Mehmet Doğan Kütüphanesi’nde Ahmet Demirel’in düzenlediği programda; merhumun oğlu Prof. Dr. Sami Baybal, Emekli İl Müftüsü İbrahim Öcüt, İbrahim Çakır, Ziya Öztürk ve Ziya Ercan konuşmacı olarak yer aldı. Dr. Baybal’ın hayatı, hizmet anlayışı, disiplini ve manevi yönünün anlatıldığı programda duygusal anlar yaşandı.
Prof. Dr. Sami Baybal: “Babam Hizmet, Eğitim ve Cömertliği Şiar Edinmişti”
Programın ilk konuşmacısı olan merhumun oğlu Prof. Dr. Sami Baybal, babasının hayat felsefesini ve karakterini detaylı bir şekilde anlattı. Babasının İstanbul’daki tıp eğitimi sırasında kazandığı manevi disiplini Konya’ya taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Baybal, hatıralarını şu ifadelerle aktardı:
“Babam Dr. Hulusi Baybal, 1928 yılında Konya’da doğdu. Aile fakirdi ama helal lokma ve namaz hassasiyeti en üst seviyedeydi. Tıp fakültesini İstanbul’da okurken, İstanbul onun için bir dönüm noktası oldu. Orada Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendi, Ömer Nasuhi Bilmen, Hasan Basri Çantay, Ali Yakup Cenkçiler gibi devrin büyük alimleriyle tanıştı. Onların meclislerinde ilim, irfan, edep ve hizmeti öğrendi. Hatta hocalarının sohbetlerinde çay demleyip ikram ettiği için kendisine ‘Baybal değil, Çaybal’ latifesi yapılırdı.
Konya’ya döndüğünde açtığı muayenehane, sadece hastaların tedavi edildiği bir yer değil, dertlilerin derdine derman arandığı bir merkezdi. Babamın hayatında hizmet, eğitim ve cömertlik kavramları ön plandaydı. Öğrencilere sahip çıkar, kitaplarını alır, barınma ihtiyaçlarını karşılardı. Zengin abileri yönlendirir, zekatlarını doğru yerlere ulaştırmalarına vesile olurdu. Babamda gördüğüm en önemli özellik disiplin ve ciddiyetti. Randevularına sadıktı, bir dakika bile geç kalınmasına tahammülü yoktu. ‘Allah’a ve ahiret gününe iman etmek bir iddiadır, ciddi misin?’ düsturuyla yaşardı. Ayağı kesildikten sonra bile cami cemaatini, sohbet meclislerini terk etmedi. En sevdiği yer olan muayenehanesinde, hizmet halindeyken ruhunu teslim etti.” şeklinde konuştu.
Emekli İl Müftüsü İbrahim Öcüt: “Gençleri İlahi ve Sohbetle Maneviyata Isındırırdı”
Emekli İl Müftüsü İbrahim Öcüt, çocukluk yıllarında Dr. Hulusi Baybal ile tanışmasını ve onun gençleri nasıl motive ettiğini anlattı. Öcüt, o günlere dair şunları söyledi:
“İmam Hatip öğrencisiyken Kur’an hocam beni Dr. Hulusi Baybal’ın o meşhur, dar merdivenli muayenehanesine götürdü. Doktor Abi, gençlerle özel ilgilenirdi. Beni teşvik etmek için ilahiler söyletirdi. Hiç unutmuyorum, o mecliste ‘Medine Yollarında’ ilahisini okuduğumda çok duygulanmış, ağlamış ve ‘Bunu her zaman oku’ demişti. O teşvikler sayesinde Medine’ye gitmek, orada okumak nasip oldu.
Doktor Abi’nin hem yöneticilik hem liderlik vasfı vardı. İnsanların fıtratına, davranışına göre hareket eder, sistemi ona göre dizayn ederdi. Fakir birisi geldiğinde onu mahcup etmeden ihtiyacını giderir, gönlünü alırdı. Bizim üzerimizde emeği çoktur, o manevi atmosferde yetişmemize vesile oldu.” dedi.
İbrahim Çakır: “Gönüllerin Fethi Evvela Kendi Gönlünü İhya Etmekle Başlar”
Dr. Baybal’ın yakın çevresinde bulunan isimlerden İbrahim Çakır, merhumun disiplin anlayışını ve insan yetiştirme metodunu çarpıcı anekdotlarla paylaştı. Çakır, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Dr. Baybal, ‘Gönüllerin fethi evvela kendi gönlünü ihya etmekle başlar’ düsturuyla hareket ederdi. Tıp fakültesini, Anadolu’dan gelen talebeler kaybolmasın, onlara sahip çıkılsın diye 9 senede bitirmiş, bu sürede sürekli hizmetle meşgul olmuştu. Acizliği, pısırıklığı, tembelliği ve cimriliği asla sevmezdi. Bir iş yapılacaksa en önde kendi koşardı. Disiplini sağlamak için bazen sert görünürdü ama bu tamamen karşısındakini toparlamak, kendine getirmek içindi. Bu, basit bir mesele değil, bir itaat ve disiplin eğitimiydi.
Onun feraseti çok yüksekti. Bir Yahudi doktor olan Frank öldüğünde, Sami Efendi Hazretleri ‘Doktor Frank gizli Müslümandı, İslami usullere göre defnedin’ buyurmuştu. Bu sırrı bilen ve organize edenlerden biri de Doktor Abi’ydi. O, ‘Elde teber başta külah, nerede akşam orada sabah’ diyerek dervişlik yapmaz, planlı, programlı ve şuurlu bir hayat yaşardı.” şeklinde hatıralarını aktardı.
Ziya Öztürk: “Narkoz Altında Bile Namazını Sayıklıyordu”
Uzun yıllar Dr. Baybal’ın şoförlüğünü ve yardımcılığını yapan Ziya Öztürk, merhumun son zamanlarını, hastalığını ve vefat anını gözyaşları içinde anlattı. Öztürk’ün anlattıkları salonda duygusal anlar yaşanmasına neden oldu:
“Benim tanıdığım üç tane Mehmet Hulusi Baybal vardı. Biri; basur tedavisi yapan tabip doktor. İkincisi; fakir fukaranın, öğrencinin hamisi, babası olan Baybal. Üçüncüsü ise; kimsenin tam olarak anlayamadığı, manevi yönü çok derin, ‘Kırklar’dan, ‘Yediler’den zatların gelip önünde hürmetle durduğu Baybal. Biz onunla Hac ve Umre yolculuklarında beraberdik. Medine’de Ramazan aylarında yüzlerce kişiye iftar sofraları kurdurur, hizmeti bizzat takip ederdi.
Ayağının kesilmesine karar verildiği gün, ameliyattan çıktığında narkozun etkisindeydi. Ayılırken sürekli ağlıyor ve ‘Ziya, namazımı geçirtme, namazımı kıldır’ diye sayıklıyordu. Can derdinde değil, namaz derdindeydi. Narkozluyken teyemmüm aldırıp namazını kıldırdık, selam verdikten sonra tekrar kendinden geçti. Vefat ettiği gün de ‘Bugün işim acele, bir yere gitme’ demişti. İkindi namazını kıldı, odasına geçti, ilacını hazırladık. Tam iğnesini yaparken derin bir nefes aldı ve oracıkta ruhunu teslim etti. Son nefesine kadar hizmetten ve ibadetten kopmadı.” diye konuştu.
Ziya Ercan: “Siyasetten Maneviyata Uzanan Bir Yolculuk”
Programın son konuşmacısı Ziya Ercan ise Dr. Baybal ile tanışıklığının siyasi çalışmalar ve aile dostluğu vesilesiyle başladığını belirterek şunları söyledi:
“Bizim Doktor Abi ile tanışmamız gençlik yıllarımıza dayanır. O dönemde siyasi çalışmalar, memleket meseleleri vesilesiyle görüşürdük. Kendisi çok yoğun bir insandı, başı hep kalabalıktı ama bizi ihmal etmezdi. Daha sonra manevi halkaya dahil olduk ve vefatına kadar irtibatımız devam etti. Allah ondan razı olsun, bizlere doğru yolu gösteren öncülerdendi.” dedi.
Berat Takdimleri Yapıldı
Programın sonunda; TYB Konya Şubesi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Çaycı, Sami Sorgun, Emekli İl Müftüsü İbrahim Öcüt ve Ziya Ercan tarafından; programı düzenleyen Ahmet Demirel ile konuşmacılar Prof. Dr. Sami Baybal, İbrahim Çakır ve Ziya Öztürk’e günün anısına katılım beratları ve TYB Konya Şubesi yayınlarından oluşan kitap setleri takdim edildi. Program, çekilen hatıra fotoğrafı ile sona erdi.