NEF’İ GİBİ O DA İDAMLA YARGILANDI
Beş bölümden oluşan Bu Ülke Siham-ı Kaza diye başlıyor, Biz ve Onlar diye devam ediyor. Siham-ı Kaza Türk edebiyatının en büyük şairlerinden Nef’i’nin bir anlamda Kaza Okları diye tercüme edebileceğimiz meşhur hicviyeleridir… Nef’i’nin başına gelenlerin bir bölümü Cemil Meriç’in de başına geliyor. Nef’i hicviyelerinde babasından başlayarak dönemin sultanlarına kadar herkesi tenkit ediyordu ve bunu hayatıyla ödedi. Cemil Meriç de iyi bir hiciv ustası, iyi bir tenkitçi ve henüz 23 yaşındayken idamla yargılandı.Bundan kısa bir süre donra 1939’da, Hatay Türkiye’ye iltihak ediyor.
ŞİİRİ VAR ŞAİR DEĞİL, ROMANI VAR ROMANCI DEĞİL!
Cemil Meriç şiir yazıyor ama şair değil. Basılmış şiir kitabı yok.Şöyle bir öyküsü var;
“henüz 11 yaşındayken, yazdığım ilk şiirimi Dar-ül Muallim mezunu edebiyat öğretmenime gösterdim. Şiiri okuduktan sonra , yarım saat o şiirim aleyhinde nutuk çekti, beni sınıfta paçavraya çevirdi. Yetmezmiş gibi gidip babama beni şikâyet etti”
Cemil Meriç babasının kendisine bir ayar verdiğini, öğretmeninin bu davranışından sonra başka kabiliyetlerinin ortaya çıktığını ve resim yapmaya başladığını anlatıyor. Ve iki hafta da bir defter dolduracak kadar şiir yazdığını da anlatıyor. Peki, Cemil Meriç bir romancı mı? Hayır, romancı değil ama roman denemeleri var. Ve hem Türk romanını hem de dünya romanını çok iyi biliyor. Mesela ben Ahmet Mithat Efendi’nin çocuğuyum diyor. Ahmet Mithat Türk romanını en fazla halka indiren, en fazla yazan ve üreten, Türk edebiyatının en önemli yazarlarından ve romancılarından birisidir. Dolayısıyla Cemil Meriç’in bir romancı boyutu da var. 38 yaşında Kenzven hastanesinde göz ameliyatı için Paris’e gittiğinde burada 7-8 ay geçiriyor ve orada ‘Kenzven Geceleri’ diye bir roman denemesi olmuş,formel anlamda sosyolog da diyemeyiz ama hem dünya sosyolojisini hem de Türkiye sosyolojisini iyi bilen biridir. Bir kitabında dediği gibi ilk sosyolog, ilk sosyalist; şair tabiatlı, şiir yazan, romana yatkın birisi olduğunu söyleyebiliriz.