HANDE DAĞ'IN İMZA SAVAŞI
31 Mart Cumartesi günü, saat: 13.30'da, 48. Kütüphane Haftası münasebetiyle TYB'ce düzenlenen "Konya'da yaşayan yazarlar buluşması ve imza günü" etkinliği...
A+A-
31 Mart Cumartesi günü, saat: 13.30'da, 48. Kütüphane Haftası münasebetiyle TYB'ce düzenlenen "Konya'da yaşayan yazarlar buluşması ve imza günü" etkinliği için Kulesite'deydik.
Bu buluşmada bir ilk de yaşandı sanıyorum. Spastik engelli yazar Hande Dağ'ın aramızda bulunması, kanaatimce önemli bir hadiseydi.
Hayatta en fazla yürümeyi ve kitabının yayınlanmasını arzu ediyordu. Her kitaba ve yazarına özlemle bakıyordu. Gezemediği cadde sokaklardan, yürüyemediği meydanlardan, ıssız kütüphanelerin keçi yollarından buram buram kitap kokusu geliyordu.
Kitaplar ki belki arşa yükseltirdi. Yerin dibine batırsa da ne gam; herhalde Biriciği, bir (Kutsal Kitap) sizi bulup, elinizden tutup çıkarırdı.
"Engelli" diye tanımladığımız, bir kalıba sıkıştırdığımız insanların hasretleri, bekleyişleri çok daha kıyıcı, yakıcı olsa gerek. Fazla kıpırdayamaz; hayatlarında büyük köklü değişiklikler görülmez. Zihin çırpınır, bedense bir türlü kendini gösteremez. Eminim, her türlü hareketin önemini en batıcı, dokunaklı şekilde hissederler.
Fakat artık değil. 31 Mart 2012, bazıları için unutulmaz bir tarihti. Handecik kendi kitabını imzaladı. Gün; yürekli Hande'nin hayaliyle, okurun yazarıyla buluşmasına şahitlik etti. O da (Konya'da) yaşıyordu, hem de burnumuzun dibinde. Ve daha kimler, neler vardı.
İlgi odağıydı, etkinlik süresince kitabı en çok satılan yazardı. Hande ve engellilerin mücadelesi, "Yaşama Savaşım/ Bazıları Dağ(larca)dır" kitabıyla daha anlamlı, görünür bilinir hâle geldi.
Beşeriyetin en temel, tabii özelliklerinden biri sayesinde en güçlü insan bile, ömrü boyunca çevresinden çok çeşitli, gizli aşikâr yardımlar alır. Himaye edilir, himmet edilir, yol gösterilir, teşvik görür. Sadece engelliler değil.
Böyle günlerde siz dayanışmayı, meslek ruhunu daha ziyade duyumsuyorsunuz. Çünkü maddî getiri, verilerden çok, aşkla şevkle yürünecek bir iş, yol bu.
Devrandan, edebî vakitler, yazı dostlarından aldığınız ilham ve enerjiyle; bazen tek kişilik ordu gibi ciğerleriniz nefesle, kalbiniz müzikle dolup taşıyor.
Yazar imzalarında nice doğuşlar, nice hikâye ve hikmetler, müjdeli şiirli davetler mevcut.
Hande Dağ'ın ilk kitabı ve ilk imza günü... Kalbimdeki "İMZA'YI" düşündüğüm, gülümseyen zaman dilimleri...
BENİM KÜTÜPHANEM PANELİ
31 Mart'taki Kulesite'deki ilk kültürel faaliyet, AK Parti Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kabakcı'nın, Saat 13'te açılan 'Yüzler ve çiçekler' isimli fotoğraf sergisiydi.
Aynı günün son etkinliği ise, saat: 16'da İl Halk Kütüphanesi'nde Prof. Dr. Sayın Saim Sakaoğlu'nun yönettiği, Dr. Sayın Hasan Özönder ve Sayın Seyit Küçükbezirci'nin konuşmacı olarak katıldığı 'Benim Kütüphanem Paneli'ydi.
Birbirinden kıymetli üç değerli şahsiyetin kitap ve kitaplıkla ilgili serencamı buruk duygular da yaşattı. Belki kimilerince zor kavranacak bir ilişkiydi kitaba, okumaya, ilme harcanan ömürler. Maddeyi hiçe sayarak kitap için harcanan bedeller, sonra o güzelim kütüphanelerin akıbeti. Bazen bir sahafta, hatta bazen bir çöplükte biten hazin kitap hikâyeleri. Cahilliğin şövalyeleri.
Sizin kitaba yüklediğiniz değer, anlam ve donatılmış gözüken çağdaş insanın kitabı ve hayatı bambaşka okumaları(!); ölçülerdeki tezat ve kıymet hükümlerindeki uçurum. Başlı başına bir yara: kitapsızlık... Kitabın ve kalemin getirdiği, sivrilttiği soylu yalnızlık...
...
Peşpeşe üç etkinlik. Hızlı, etkileyici, ses getiren adımlar.
TYB' çok teşekkür ediyorum.
HÜZEYME YEŞİM KOÇAK - MERHABA
Bu buluşmada bir ilk de yaşandı sanıyorum. Spastik engelli yazar Hande Dağ'ın aramızda bulunması, kanaatimce önemli bir hadiseydi.
Hayatta en fazla yürümeyi ve kitabının yayınlanmasını arzu ediyordu. Her kitaba ve yazarına özlemle bakıyordu. Gezemediği cadde sokaklardan, yürüyemediği meydanlardan, ıssız kütüphanelerin keçi yollarından buram buram kitap kokusu geliyordu.
Kitaplar ki belki arşa yükseltirdi. Yerin dibine batırsa da ne gam; herhalde Biriciği, bir (Kutsal Kitap) sizi bulup, elinizden tutup çıkarırdı.
"Engelli" diye tanımladığımız, bir kalıba sıkıştırdığımız insanların hasretleri, bekleyişleri çok daha kıyıcı, yakıcı olsa gerek. Fazla kıpırdayamaz; hayatlarında büyük köklü değişiklikler görülmez. Zihin çırpınır, bedense bir türlü kendini gösteremez. Eminim, her türlü hareketin önemini en batıcı, dokunaklı şekilde hissederler.
Fakat artık değil. 31 Mart 2012, bazıları için unutulmaz bir tarihti. Handecik kendi kitabını imzaladı. Gün; yürekli Hande'nin hayaliyle, okurun yazarıyla buluşmasına şahitlik etti. O da (Konya'da) yaşıyordu, hem de burnumuzun dibinde. Ve daha kimler, neler vardı.
İlgi odağıydı, etkinlik süresince kitabı en çok satılan yazardı. Hande ve engellilerin mücadelesi, "Yaşama Savaşım/ Bazıları Dağ(larca)dır" kitabıyla daha anlamlı, görünür bilinir hâle geldi.
Beşeriyetin en temel, tabii özelliklerinden biri sayesinde en güçlü insan bile, ömrü boyunca çevresinden çok çeşitli, gizli aşikâr yardımlar alır. Himaye edilir, himmet edilir, yol gösterilir, teşvik görür. Sadece engelliler değil.
Böyle günlerde siz dayanışmayı, meslek ruhunu daha ziyade duyumsuyorsunuz. Çünkü maddî getiri, verilerden çok, aşkla şevkle yürünecek bir iş, yol bu.
Devrandan, edebî vakitler, yazı dostlarından aldığınız ilham ve enerjiyle; bazen tek kişilik ordu gibi ciğerleriniz nefesle, kalbiniz müzikle dolup taşıyor.
Yazar imzalarında nice doğuşlar, nice hikâye ve hikmetler, müjdeli şiirli davetler mevcut.
Hande Dağ'ın ilk kitabı ve ilk imza günü... Kalbimdeki "İMZA'YI" düşündüğüm, gülümseyen zaman dilimleri...
BENİM KÜTÜPHANEM PANELİ
31 Mart'taki Kulesite'deki ilk kültürel faaliyet, AK Parti Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kabakcı'nın, Saat 13'te açılan 'Yüzler ve çiçekler' isimli fotoğraf sergisiydi.
Aynı günün son etkinliği ise, saat: 16'da İl Halk Kütüphanesi'nde Prof. Dr. Sayın Saim Sakaoğlu'nun yönettiği, Dr. Sayın Hasan Özönder ve Sayın Seyit Küçükbezirci'nin konuşmacı olarak katıldığı 'Benim Kütüphanem Paneli'ydi.
Birbirinden kıymetli üç değerli şahsiyetin kitap ve kitaplıkla ilgili serencamı buruk duygular da yaşattı. Belki kimilerince zor kavranacak bir ilişkiydi kitaba, okumaya, ilme harcanan ömürler. Maddeyi hiçe sayarak kitap için harcanan bedeller, sonra o güzelim kütüphanelerin akıbeti. Bazen bir sahafta, hatta bazen bir çöplükte biten hazin kitap hikâyeleri. Cahilliğin şövalyeleri.
Sizin kitaba yüklediğiniz değer, anlam ve donatılmış gözüken çağdaş insanın kitabı ve hayatı bambaşka okumaları(!); ölçülerdeki tezat ve kıymet hükümlerindeki uçurum. Başlı başına bir yara: kitapsızlık... Kitabın ve kalemin getirdiği, sivrilttiği soylu yalnızlık...
...
Peşpeşe üç etkinlik. Hızlı, etkileyici, ses getiren adımlar.
TYB' çok teşekkür ediyorum.
HÜZEYME YEŞİM KOÇAK - MERHABA
Önceki ve Sonraki Haberler
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.