HÜZEYME YEŞİM KOÇAK VE ESERLERİ
"Necip Fazıl adı, bende eserlerini okuduğumda ya da bir an aklıma düşürdüğümde bile; çok farklı bir hissiyat, güzellik duygusu ortaya çıkarır......
"Necip Fazıl adı, bende eserlerini okuduğumda ya da bir an aklıma düşürdüğümde bile; çok farklı bir hissiyat, güzellik duygusu ortaya çıkarır... Muhabbet, gittikçe hızını arttıran esintilerle yüreğimi doldurur... Tıpkı diğer ulular, yüce insanlarda olduğu gibi.. Gönül neşelenir. Ve yarı inanmazlık, yarı sarhoşluk arasında gezinir durur. Bilinç kâh kapanır, kâh ziyasını genişletmiş açılır. Önüme yeni yollar serilir. Bir güzellik sağanağıdır yüreğime dökülür.
Işık onlardan gelir bilirim.. Güzelliğin 'cinsiyeti' olmaz; 'cinsi' olur derim.
Necip Fazıl, gönül çelen, nadide bir gökkuşağı gibi, hürmetli güzelliğini sergiler.. Dehasının kudreti... ruhunun azameti.. sanatının mehabeti.. mizacının çetrefelliği.. davasının haşmeti.. muhteşem bir terkib hâlinde yansır.
Meydanlarda hitabeti, kitleleri peşinden sürüklemesiyle de güçlüdür, doruklarda dolanır; takipçilerine, bizlere düşürdüğü 'estetik bağışlarla' da gönüllerde dolaşır..
Bir sonsuzluk türküsü gibi dillerde dolaşır.. Eserleriyle Fatihleşir, zamanı aşar, nesilleri dolaşır..
Her ne kadar hapsedilmeye (sınırlandırılmaya) çalışılsa da sırlanır, sınırları berhava edip; âlemleri dolaşır.."
Yukarıdaki satırları Hüzeyme Yeşim Koçak'ın yeni yayımlanan "Ey Ruh(um) geldinse masaya vur" isimli eserinin 186'ncı sayfasındaki "Şâh(eser)" başlıklı yazısından aldım.
Hüzeyme Yeşim Koçak ismi size âşina gelmeli. Sanatalemi.net'in kurulduğu ilk aylarda hikâye ve denemelerini mutlaka okumuşsunuzdur. Bugüne kadar okuyamayanlar varsa şayet, bu bölümlerdeki eski yazıları araştırıp okusunlar. Berrak bir üslûbu, derin bir fikri ve akıcı bir dili göreceklerdir. Hüzeyme Yeşim Koçak lâfın gelişi değil hakikaten iyi bir yazar, has bir kalemdir. Benim daha önce elime ulaşan eserlerini okuma fırsatı bulup da etraflı bir şekilde hakkında yazı yazamadığım ve buna çok üzüldüğüm nâdide yazarlardandır Koçak. Zamansızlık, fırsat bulamama ve yoğun işlerle boğuşma bazen asıl mühim hizmetlerin önüne geçiyor ne yazık ki. Masanızda 100'e yakın eser varsa ve bunlar tanıtılmayı, okunmayı bekliyorsa siz olsanız ne yaparsınız? Evet kitaplar çok, yazılanlar fazla, ama acaba kaçta kaçı yarına kalacak bu çalışmaların... On yıl sonra da, yirmi yıl sonra da okunabilecekler mi? Hangi kitaplar yine ellerde dolaşacak, kütüphaneleri süsleyecek, masaları işgal edecek, tartışılacak, konuşulacak...
Hüzeyme Yeşim Koçak'ın son iki kitabını ele almadan önce biyografisine göz atmak gerekiyor.
Yazarımız Tunçbilek-Kütahya doğumlu. Küçük yaşlarda başlayan çalışmalarını, mahalli gazetelerde köşe yazarlığıyla devam ettirdi. Türk Edebiyatı dergisinin düzenlediği Ömer Seyfeddin Hikâye Yarışması'nda 1997, 2000, 2001 yılında ödül aldı. Demek ki, benim de 2000 ve 2001 yıllarında jüri üyeliği yaptığım yarışmada Koçak, hikâyeleriyle öne çıkmış ve aralarında Ahmet Kabaklı gibi üstatların da bulunduğu jüriden ödüller kazanmıştır. Devam ediyoruz: 2002'de, Beyan Yayınları'nın açtığı "İlk Romanlar Yarışması'nda" "Sinderalla'nın Pabucu" isimli romanıyla üçüncü oldu. Pakistan'da 2002'de Mesut Akhtar Shaikh tarafından Urduca yayınlanan "Türkiye'nin En Güzel Hikâyeleri" isimli antolojide, "Hayriye'nin Düğünü"yle, 2005'de İngilizce hazırlanan "Turkish Delight" isimli kısa hikâye antolojisinde de "Yoksulların Annesi" hikâyesiyle yer aldı ve İngilizce yayınlandı. Yedi İklim, Edebistan.com, Sanatalemi.net, Berceste, Barem, Gözyaşı gibi dergilerde ve bazı gazetelerde hikâye, deneme ve çeşitli yazıları yayımlandı.
Bugüne kadar sekiz eseri okuyucuya ulaşmış bulunuyor edibemizin. Bunlar neşrediliş tarihlerine göre şöyle:
"Saklı Değerler" (hikâye), 2003, Asude Yayınları.
"Bırakın Güzel Konuşsun" (deneme) 2004, NKM Yayınları
"Muhabbet Buyursun Gelsin" (hikâye) 2005, Romantik Kitap
"Bana Gönülden Çalıp Söyle" (deneme) 2006, Romantik Kitap
"Bekleyen" (hikâye) 2006, Akçağ
"Çoban Aşkın Çocuğuydu" (roman), 2006, Akçağ
Ve yazarımızın lutfedip bana imzaladığı hikâye kitabı "Havva Hanım'ın Gamzesi" (Romantik Kitap, 2007) ile denemelerinden oluşan ""Ey ruh(um) geldinse masaya vur" (Romantik Kitap, 2007)...
Hikâyeleri okuduktan sonra bir şeyler yazmak isterim. Ama okuduğum denemelerini çok sevdiğimi söylemeliyim. Hüzeyme Yeşim Koçak denemelerinde derin bir hesaplaşma içindedir. Ama bu yüksek sesli bir hesaplaşmadan ziyade iç dünyada gerçekleşen kendi kendisiyle, kendi nefsiyle gerçekleşmiş bir müsademedir. Hakikatleri ortaya çıkarmak için verilen mücadelenin zaman zaman günışığına çıktığını görüyoruz. Bu ezelî muharebenin sonuçlarından biz de faydalanıyor, feyiz alıyoruz. Denemelerde edebiyat ve düşünce iç içe. Ruh labirentlerinde uzun bir seyahate çıkan Koçak, bizi metafizik âlemin engin dünyasında dolaştırıyor. Zaman zaman hepimizin yaptığı zihin eksersizleri bu sayfalara bol miktarda serpiştirilmiş. Mâvera yolculuklarında düşünce ve iman, iki vazgeçilmez kanat. Dengeli tahliller, hesaplı muhakemeler, zarif tefekkür damlaları... Kavramlar etrafımızda çıkış yolunu şaşırmış bir arı gibi dönüp duruyor. Yazar kaybettiğimiz değerlerin, yitirdiğimiz kıymet hükümlerinin peşinde. Amansız bir takibi nefesimizi tutarak seyrediyoruz. Onları bulup, ortaya koyup, güzelliklerini hatırlatıp insanımızı intibaha getirmek istiyor, uyarıyor. Ama bunu yaparken hiçbir zaman zorlamacı bir tavrı, müdahaleci bir tarzı yok. Meselâ kitabın bir bölümünde (Korunma hakkı ya da Allah'a kaçmak) "Değerlerimiz korunmalıdır. Toprağımız, bayrağımız, coğrafyamız gibi... Ama ille de yüreğimiz." diyor. (s. 89) Yunus edalı bir ikazcı ile karşı karşıyayız, yürek diliyle konuşan. Sayfaları çevirdikçe hem bilginin engin hazzını tadıyorsunuz sık sık, hem de edebiyatın 'edeb' sınırları içinde kanaviçe gibi ne güzel işlenebileceğinin ispatını görüyorsunuz.
Geçen gün yanıma gelen ve bir tez yapmak için konu soran bir Türkoloji öğrencisine, "Günümüzde hanım edebiyatçılar" başlıklı bir çalışma yapmasını tavsiye ettim. Çünkü geçmişte sayılı olan hanım edebiyatçılarımız, artık rakam olarak neredeyse erkeklerle eşit bir konuma geldiler. Ve bu durum pek seslendirilmiyor, dillendirilmiyor. Evet son 10-15 yılda hanım yazar ve şairlerde gözle görülür ciddi bir artış var. Ben bunun son derece tabiî, normal, hatta gecikmiş bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Çünkü istatistiklere göre kız çocukları daha fazla kitap okuyor. Kütüphanelere onlar daha sık gidiyorlar. Ve elbette bu okumaların birikimini de kalemlerine yüklemeye ve ortaya güzel şiirler, denemeler, romanlar, tiyatro eserleri koymaya başladılar. Sadece bu türlerde değil, araştırma, inceleme ve biyografi türlerinde de adamakıllı eserler vücuda getiriyorlar. Dün Fatma Âliye, Halide Edib Adıvar, Halide Nusret Zorlutuna, Sâmiha Ayverdi, Peride Celâl, Safiye Erol, Nezihe Araz, Fevziye Abdullah Tansel, Nermin Suner Pekin gibi kalem sahibi hanımlar vardı, bugün sayı olarak çok daha fazla var... Bugün de roman ve hikâyeleri zevkle okunan Emine Işınsu, Sevinç Çokum, Sabahat Emir ve Muhterem Yüceyılmaz gibi değerlerimiz var. Hüzeyme Yeşim Koçak da, bana göre sadece edebiyat dünyamıza değil fikir âlemimize de kalacak olan değerli hanım yazarlardandır.
Hüzeyme Yeşim Koçak'ın sitemizde yayımlanmış çok güzel hikâye ve denemeleri var dedim. Ümit ederim ki bunların sayısı çoğalır. Ama ben hiç olmazsa seçkin yazarımızın "Ey Ruh (um) Geldinse Masaya Vur" isimli eserinin son satırlarını size sunmak istiyorum. Edebiyatçımızı tanıyamamış, okuyamamış okuyucularıma Hüzeyme Yeşim Koçak'ın eserlerini tavsiye etmeme gerek kaldı mı? Sanırım aldığım bir iki örnek onun iç dünyasının derinliğini, ufkunun zenginliğini ve zihin âleminin canlılığını yansıtmaya yetmiş, artmıştır bile. Bu duygu ve fikir yüklü satırların yazarını ben okuyun derim, katiyen pişman olmayacaksınız. Aksine, kütüphanenizde her eserine yer ayırmak isteyeceğiniz seçkin bir kalem sahibiyle tanışmaktan mutluluk duyacaksınız inanın, benden haber vermesi:
"Bazen bizi huzurla uyutan, büyülü masallarımız, süratimiz... Sınıf atladığımız.. kelimelerle taçlandığımız, adlandırdığımız, dünyayı peşimize taktığımız veya tam göbeğine düşüp boğulduğumuz.. yazıldığımız çizildiğimiz fotoğraf verdiğimiz, görüntü yerleştirdiğimiz.. içeceklerimiz, semavî ziyafetlerimiz, yürek esanslarımız.. esaretimiz kaderimiz ve hürriyetimiz..
Melek bir kelime, şeytan da; meleğin insanın içindeki şeytan da.. bir ke..li..me..
Aslında tek 'mânâlı' kelime.. yegâne hüküm süren yürüten Yektir ALLAH. Bütün kelimeler kaldırıldığında...
Defterler dürüldüğünde, sözler bittiğinde.. kalem üstünden geçtiğinde.. gönül gözü seçtiğinde...
'Allah' deyince..."
(Hüzeyme Yeşim Koçak'ın eserleri şu adresten temin edilebilir:
Romantik Kitap, Alemdar Mah. Himaye-i Etfal Sokak, Aydoğmuş Han, Nu. 7/G Cağaloğlu- İstanbul 0 212 5113788- www.nuvekultur.com, romantikkitap@gmail.com)
http://www.sanatalemi.net/KoseYazilari.asp?nereye=yazioku&ID=15420
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.