Meramlı Hanımefendi, Merâmını anlattı
TYB Konya Şubesinin 2013'ün ikinci programında, geçtiğimiz Cumartesi günü İl Halk Kütüphanesi salonunda Konya'mızın bir Meramlı Hanımefendisi olan...
TYB Konya Şubesinin 2013'ün ikinci programında, geçtiğimiz Cumartesi günü İl Halk Kütüphanesi salonunda Konya'mızın bir Meramlı Hanımefendisi olan Saime Yardımcı tarafından "Meram'ın Asırlık Evlerinin Sırları" anlatıldı. Kısa bir nostalji yaşadık "dönülmez akşamın ufkunda..." gibi. Şehrin bütün mahallerinde olduğu gibi Meram'da da geleneklerin, göreneklerin, örf ve âdetlerin yoz yöneticiler, atanmışlar ve seçilmişlerce ne denli talan edildiğini ve ranta dönüştürüldüğünü dinledik. Sultan Nevruz ve Hıdrellez'le göç edilen Meram'dan, gazel yaprağı suya düşüp de gazel suyu içilmeden; sararan yaprakların suya kattığı aromanın tadını almadan Meram'dan şehre dönülmediğini anlattı Saime Hanımefendi. Evliya Çelebi'nin anlattığı Meram'dan Saime Yardımcı'nın yaşadığı elli yıl öncesinin Meram'ına uzandık... Ve bugünün Meram'ında soğuk duvarlara tosladık... Bugün çevresi yüksek beton duvarlarla çevrilmiş, modern hücre tipi şatolara dönüştürülmüş, doğal bitki örtüsünden yapay bitki örtüsüne bürünmüş, yeni nesil çakma Meramlıların oluşturduğu bir "Meram" var karşımızda... Altmış yaşını devirenlerin hafızasında kayıtlı kalan Meram kırıntılarından sadece bahsedebiliyoruz bugün. On beş yirmi yıl sonra ise büyük bir özlem duyarak sadece kitaplardan okuyabileceğiz bu gizemli Meram hayatını... Meram'ın artık mâzide kalan lezzetli yemeklerini, kendine özgü sebzelerini, meyvelerini, çiçeklerini, kuşlarını, hayvanlarını, su yollarını, suvarmalıklarını, çelenlerini, kerpiç duvarlarını, gelin-kaynana işbirliğini, komşuluk ilişkilerini, geleneklerini, göreneklerini, örf ve âdetlerini yarım saatte anlattı Saime Yardımcı Hanımefendi... Âdeta ağzımıza bir parmak bal çalar gibi... Hanımefendi'nin anlattıklarından not alabildiğim cümleleri şöyle: "Sebze kurularımız; kabak, patlıcan, biber, fasülye ve bamya. Kabak, patlıcan biber, kızgın güneşte; elma, erik, kaysı da kızgın güneşte kurutulursa renkleri kararmadan düzgün bir şekilde kışa hazırlanmış olurdu. Ezik olan sebzeler kararır. Armut, sarı erik de kararır. Sarı erik bizim vazgeçilmez meyvemizdir; ama onun da nesli tükeniyor. Fasülye, nane, maydanoz gibi yeşil olanlar gölgede kurutulur. Hayvanlarına gelince; Meram'ın kendine has bülbülleri yok oldu. Çünkü suvarmalık dediğimiz dişbudak, iğde ağaçları, pelit/meşe ağaçları birer birer yok oluyor. Bunların yok olması sadece kuşların yok olması değil; sincaba Meram'da tiğin deriz ki; tiğinler de yok oluyor. Tiğinler yuva yapacak yer bulamıyor artık. Bunların hepsi bizim zenginliğimizdi. Bahçeye çıktığınız zaman oynaşan sincapları görüyordunuz. Cicibağ kuşları, baharın müjdecileridir. 'Cicibağ!' diye bağırırlar ve her Meramlı o sesi bilirdi 'cicibağlar geldi' diye... Bu kuşların kanatları uzundur ve çok yükseklere uçamazlar. Ancak çelenlere ve kerpiç bahçe duvarlarının arasına yumurtalarını koyarlar. Şimdi o bahçe duvarlarından eser yok... Ben istiyorum ki; Meram'da bir sit alanı kalsın. Dışarıdan biri gelince 'işte Meram bağları' diyebilelim. Meyveleriyle, sebzeleriyle, çelenleriyle, dere kenarında akan sularıyla gösterebilelim. Hepimiz çiçekleri seviyoruz ve bahçemize dışarıdan gelen çiçekleri dikiyoruz. Bu güzel bir şey. Meram'da ayrı bir yer olsun ve dikmek isteyen oraya çam ağacını, gülünü, istediği çiçeği diksin; ama Meram'ın çiçekleri ne olacak? Meram'ın kendine has çiçekleri vardı: Hüsn-ü Yusuf, kadife çiçekleri, yer küpelisi, kıllı karanfil, horoz ibikleri, şebboylar, aslanağzı... Bunların nesilleri tükeniyor. Bizim olan bu zenginliği, bizden sonrakilere aynı şekilde aktarmalıyız. Kendimize has yemelerimizi ancak sebzelerimizi koruyarak muhafaza edebiliriz. Eski Meramlılarla yeni Meramlıları zihniyet bakımından ayırıyorum. Meramdan yeni ev almış olabilirsiniz; ama Meram'ın geleneklerini ve göreneklerini devam ettirmiyorsanız siz Meramlı olamazsınız. Meram'da ev yaptıranların komşuluk ilişkileri de farklı. Eski Meramlılarla bağdaşmaları mümkün değil. Biz suvarmalıklarımıza, pelitlerimize, ağaçlarımıza sahip çıkmak istiyoruz. Yol geçiyor keselim, ev yapacağız keselim, bahçeme gölge yapıyor keselim... diyerek ağaçların neslini tükettik. İki metre beton duvarlar yaptık ve üzerlerine de demir çitler çevirdik. Meram'ı Meramlıktan çıkardık. Çok yazık... Sabahleyin bahçeye çıktığınız zaman gözleriniz alabildiğine yeşilliklere doyması lâzımken, yüksek ve soğuk duvarlara bakıyorsunuz. Çok yazık... Sultan Nevruz'la büyükler, şehirden bağlara göçerlerdi... Bahçe işleri başlardı. Hıdrellez'de de gençler gelirdi arkadan... Ancak gazel yaprağı suya düşmeden ve gazel suyu içmeden de Meram'dan şehre göç olmazdı..." Meram'ın suyu, havası ve kültürüyle yetişen Saime Hanımefendi'nin altmış dokuz yaşında olduğuna inanmak mümkün değil. Vücut dik, hareketli; hafıza sağlam... Hâlen rahmetli eşinden kalan büyük bir inşaat şirketinin yönetimini yürütüyor. Ayrıca Konya İş Kadınları Derneği'nin kurucu başkanı ve Konya Türk Anneler Derneği'nin de başkanı... Üç çocuk annesi ve beş torunu var. TYB Konya Şubesi Üyesi de olan Saime Yardımcı Hanımefendi'nin "Konya Mutfağından", "Bağ Evinin Asırlık Bırları", "Konya'da Asırlık Bir Çınar" ve "Meram Anılarda Kalmasın" kitapları mevcut. Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında rahmetli eşi Nazif Yardımcı adına Bozkır'da oluşturduğu "Hatıra Ormanı"na her yıl bin beş yüz fidan diken Hanımefendi'ye Teşekkür ediyoruz. Kaynak: Hakimiyetgazetesi
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.