SELÇUKLULARDA CAMİ YÜKSEKTE SARAY ALÇAKTADIR.

SELÇUKLULARDA CAMİ YÜKSEKTE SARAY ALÇAKTADIR.

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesinin bu haftaki programında Selçuklularda Hakimiyet Sembol İlişkisi işlendi.Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesinin...

A+A-

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesinin bu haftaki programında Selçuklularda Hakimiyet Sembol İlişkisi işlendi.
Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesinin mutat olarak düzenlediği kültür etkinliklerinin bu haftaki konuğu Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı, Türk İslam Sanatları Tarihi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Çaycı oldu.
Doç. Dr. Ahmet Çaycı, Selçuklularda Hakimiyet Sembol İlişkisi konusunda bir konuşma yaptı. Programa akademisyenler, gazeteciler ve yazarlar başta olmak üzere seçin bir dinleyici topluluğu katıldı.
Konuşmacı Doç. Dr. Ahmet Çaycı, egemenlik sembollerinin genel anlamıyla insanlar arası, özel anlamıyla devlet ile halk arasındaki iletişimin ortaçağdaki uygulaması olduğunu ifade ederek; egemenlik sembollerinin öncelikle siyasi otoriteyi temsil etmesiyle fonksiyonel olduğunu belirtti. Çaycı, konuşmasında "hükümdar - saray - taht - taç" dörtlüsünü özellikle vurguladı.
Selçukluların yirmiden fazla sembolü çeşitli şekillerde kullandığını ifade eden Doç. Dr. Ahmet Çaycı, konuşmasına şöyle devam etti. "Selçuklulardaki semboller konusunda birinci sırayı hutbe alır. Hutbede dua ve sultanın yaptığı icraatlardan bahsedilir. Bu durum bir şekilde günümüzdeki basının görevini görür. Yani sultanların yaptıkları işler hutbede halka duyurulur. Hutbe ayrıca hükümdarın cülusunun halk kitlelerine ulaştırılmasının en hızlı yollarından biridir. Hutbeler bütün camilerde okunmaz sadece camiikebir olan büyük camilerde okunurdu. Ayrıca hutbe okutmak için Bağdat'taki halifeden izin alınması gerekirdi. Hükümdarlık sembollerinden ikincisi ise sikkedir. Sikkelerde kelimeyitevhit ibaresi ve halife ile sultanın isimleri yer alırdı. Büyük Selçuklularda Tuğrul Bey döneminde basılan sikkelerde ise ok ve yay betimlemeleri yer alır. Bir diğer sembol ise unvan ve lakaplardır. Unvanlar Bağdat'taki halife tarafından verilirdi. Lakap ise aileden gelen bir unvandır. Bütün Selçuklu sultanlarının unvan ve lakapları olmuştur. Sultanlar "zillullah filâlem" unvanını kullanmışlardır. Bir diğer sembol ise tahttır. Tahta oturan sultan için cülus merasimleri yapılır ve halka saçı saçılırdı. Selçuklulardaki hakimiyet sembollerinden biri de taçtır. Reşidüddin Tabib'in Camiü't-Tevarih adlı tarih kitabında taç tasvirlerine de yer vermiştir. Bunun dışında şu anda Karatay Medresesinde bulunan eserlerde de kısmen taç tasvirleri vardır. Camiü't-Tevarih'teki taç betimlemelerinde Sasani etkileri görülür. Daha önce mesela Göktürklerdeki börk yerine Selçuklularda taç kullanılmıştır. Bu da kadim kültürlerin etkisi neticesindedir. Bir diğer hakimiyet sembolü ise tırazdır. Tıraz, basit bir şerit olmanın yanında zaman zaman ihtiva ettiği yazılı ifadelerle sultanları ayırt etmede önemli bir sembol olmuştur. Tıraz, hükümdar giysilerini diğer giysilerden ayıran detaydır. Tıraz en basit anlamıyla nakışla işlemektir. O dönemden kalma çini örneklerinde bol miktarda tıraz betimlemeleri vardır. Selçuklulardaki hakimiyet sembollerinden biri de tuğdur. Tuğ, Göktürk ev Uygur döneminde oldukça revaç bulmuştur. Tuğ, Selçuklu ve Osmanlı döneminde de kullanılmıştır. Eldeki bilgiler tuğların savaş esnasında kullanıldığını ortaya koymaktadır. Bir diğer sembol de nevbettir. Nevbet, nevbet vurma şeklinde anılır. Selçuklularda kullanılan bazı semboller beylikler ve Osmanlılar döneminde terk edildiği hâlde nevbet sürekli kullanılan sembollerdendir. Nevbet Selçuklularda günün beş vaktinde vurulduğu hâlde vassal devletlerde günde üç defa vurulmuştur. Bunun için de halifeden izin alınırdı. Bir diğer sembol olan gaşiye ise sultanın geldiğini belirtmek için askerlerin taşıdığı bezdir. Bunu bu günkü Cumhurbaşkanlığı forsuna benzetebiliriz.
Selçuklu hakimiyet sembolleri içinde hil'at, âsâ, kılıç, yüzük, kemer, ok-yay, nar ve haşhaş, saray, hünkâr mahfili ve kozmik unsurları sayabiliriz. Yüzük aynı zamanda mühürdür. Yüzüğün saraya getirilmesi sultanın öldüğü anlamına gelir. Ok ve yay ise daha çok Büyük Selçukluların ilk döneminde kullanılmıştır. Tuğrul Bey zamanında ok ve yay sembolü kullanılmamıştır. Nar ve haşhaş bolluk, bereketin sembolüdür. Özellikle ilk dönem halifelerinin bazılarının camide katledilmeleri neticesinde hünkâr mahfili uygulaması gündeme gelmiştir. Bu gelenek Selçuklularda ve Osmanlılarda da sürmüştür. Çift başlı kartal ise Selçuklularda en çok kullanılan sembollerdendir. Fantastik bir unsurdur. Göksel bir unsurdur. Gücü temsil eder. Kartalın iki başlı olması çeşitli şekillerde değerlendirilebilir. Bu değerlendirmelerde din ve devlet veya doğu ve batı ön plandadır. Saray ise bütün bu sembollerin toplandığı bir yerdir. Özellikle Konya'da caminin tepede, sarayın ise tepenin eteklerinde olması manidardır. Ayrıca sarayın kerpiçten ve tuğladan yapılması, caminin ise mermerden inşa edilmesi Selçuklu'yu anlatmaya yeter.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.