'Beş Şehir'in talihi: Tanpınar

'Beş Şehir'in talihi: Tanpınar

Nice insan, içinde yaşadığı şehre ne bir iz bırakır, ne de onda bir ışıltı kalır şehirden. Sokaklarda caddelerde, evlerde okullarda, işyerlerinde...

A+A-

Nice insan, içinde yaşadığı şehre ne bir iz bırakır, ne de onda bir ışıltı kalır şehirden. Sokaklarda caddelerde, evlerde okullarda, işyerlerinde bir ömür yaşanır gider, ama ne şehir bundan haberdar olur ne de tükenen ömür şehirden. Çünkü şehirler, asırlık bakireler gibi, görkemini ve sırrını herkese açmaz. Şairin deyişiyle "ruhunu eritmeyenler" şehrin ruhuna yakın duramazlar, onun asil çehresini göremezler.

Ben derim ki, bahtiyar insanlar gibi bahtiyar şehirler vardır. Onlar ki, güzelliklerini görecek göze ve hikâyelerini söze dökecek yeteneğe sahip insanların uğrağı olmuşlar ve onları, bir anne gibi bereketli göğüslerinden emzirmişlerdir. Aziz bir emanet gibi sandıklarında asırlardır muhafaza ettikleri çeyizlerini, bir sevgili cazibesiyle ve cilvesiyle cömertçe onlara sunarlar. İstanbul, Bursa, Konya, Erzurum, Ankara bu bahtiyar şehirlerdendir. Çünkü Ahmet Hamdi Tanpınar gibi görmesini ve yazmasını bilen bir insanı konuk etmişlerdir. (Bu bağlamda imrendiğim başka şehirler de var, Gaziantep, Sivas, Amasya gibi.)

"Benim hayatımın tesadüfleri"

Sözde sadede gelecek olursak; Beş Şehir, Tanpınar'ın hayatının değişik safhalarında, çeşitli vesilelerle bulunduğu, "benim hayatımın tesadüfleri" dediği beş kentimizin tarihine, talihine, kültür varlıklarına ve o şehirde zaman içinde yetişen, yetişip öne çıkan 'insan'a dair, müellifinin çok önemsediği bir 'dikkat'in ürünüdür. Bu cümle, eserin içeriğini açıklamak bakımından eksik, yetersiz kalabilir. Bu bağlamda en öz ve özgün belirlemeyi, kitabın önsözünün daha ilk cümlesinde, yazarın kendisi yapar. "Beş Şehir'in asıl konusu" der Tanpınar, "Hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır. İlk bakışta birbiriyle çatışır gibi görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birleştirebiliriz. Bu sevginin kendisine çerçeve olarak seçtiği şehirler, benim hayatımın tesadüfleridir. Bu itibarla, onların arkasında kendi insanımızı ve hayatımızı, vatanın manevî çehresi olan kültürümüzü görmek daha doğru olur."

Tanpınar, beş şehrimizi, cansız madde karşısındaki bir mühendis gibi değil, "bir kalp adamı" olarak gezmiş, görmüş ve anlatmıştır. "Zaten başka türlüsü de elimden gelmez" ifadesinde, ne derece samimi olduğu kitap okundukça/okununca anlaşılır. Beş Şehir'de, abartısız, iyi bir gözlemin ve muazzam bir birikimin yansımaları vardır.

Tanpınar, dilin efendisidir, 'kelimelerin terbiyecisi'; özgün bir üslûbun mimarı. Bütün eserlerinde görülen bu hassasiyetine, Beş Şehir'de de şahit olunur. Salt bu dil işçiliği, üslup güzelliği bakımından bile, eser başyapıtlar arasına dahil edilebilir.

Hasılı, Ahmet Hamdi Tanpınar Beş Şehir adlı ölümsüz eserinde Ankara'da, Erzurum'da, Bursa'da, Konya'da ve İstanbul'da, dördü Türklere başkentlik yapmış bu beş kentimizde son bin yılda yaşanan hayatı, doğrusu hayatımızı, buralarda boy veren kültür mirasını bütün bir Türklük tarihine ve coğrafyasına yayarak okuruna sunmaktadır. Bin yıllık maceramızın tarihini, talihini ve insanını has bir sanatkârın gözüyle, belli bir perspektiften kesitler, enstantaneler hâlinde görmek isteyenler için Beş Şehir doyumsuz bir kaynaktır.
Zaman Kitap

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.