EL-AKSA
Zeytin ağaçları yürüyor
Vadilerden tepelerden
Güneşi sırtına almış bir ikindi
Tereddütlerin şehrini soluyor.
Hanidir tebessümünde saklı çocukların
Nice ümit nice halas nice mekân
Ortalık zemheri sırtlanların kirinden
Bir o yana bir bu yana başını vuruyor.
Ayetler yaşanan hayatın şahididir
O gecenin, o müjdenin, o yârin
Dedi ki zafer ancak inananların
Bir at işte böyle göğe koşuyor.
Nazlı gözlerini seveyim Ey Aksa
Nicedir kanımı taşına horasan eyledim
Yılmadım senin renginden bak
Ömer köşede kılıcını biliyor.
Sevgilinin ayağını bastığı yer bağrın
Başımı koydum nice rüyaların ülkesi
Usulca bir esmer belirdi yanı başımda
Yemin edip parmağını namluya sürüyor.
Arzın merkezinde nicesinden haberler sende
Şu köşeden İsa’nın sesi biraz ötede İbrahim
Zekeriya şu kütüğün dibinde sessiz
İki yarısı da Musa’nın çalısını dinliyor.
Göğün uzandığı yerde adın yazılı Ey Aksa
Zeytin ağaçları yanaştı kıyına yeşil yeşil
Kumun ardından sürüklenen cennetin sesi
Korkma! İsrafil’in suru emrinde diyor.
Canımı aldım taş eyledim kapına
Zalimin kurşunu bana değsin Ey Aksa
İnanmış çocukların kundağında
Gerili bir ok gibi semaya salınıyor.
Gördüm işte şimdi vaktidir
Sen ey dirilişin işareti silkele ve uyandır bizi
Eteğindeki hatıraları işle dimağımıza gecikme
Zalim kamburuyla işte bize geliyor.
Bilirim elbet sahibinin şehrisin
Ol der ve olur kırmızı bir günde
Bize düşer sapanında taş olmak
Yürekler bu sevda ateşi ile eriyor.
Ey Aksa yeryüzü cennetim haki renklerin kıyısında
Habib-i Kibriya’nın izisin nefesi mâkesi
Sessiz ve vakur beklemekte karıncalar
Birazdan başlar sağanak yeter ki inan diyor.
Yunus Emre Altuntaş
TEMMUZ DERGİSİ OCAK 2018 18.sayı
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.