Geçen hafta TYB Konya

Geçen hafta TYB Konya

Geçtiğimiz hafta Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi'nin konuğu Profesör İsmail Kara idi. İsmail Kara 'Cumhuriyet Dönemi Din Politikaları' kitabı doğrultusunda...

A+A-

Geçtiğimiz hafta Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi'nin konuğu Profesör İsmail Kara idi. İsmail Kara 'Cumhuriyet Dönemi Din Politikaları' kitabı doğrultusunda bir söyleşi gerçekleştirdi. Akıcı bir üsluba sahip olan Kara, açık uçlu bir sunumda bulundu. Nereye çekersen çek mukabilinden.

İsmail Kara söyleşisinde iki önemli konuya değindi. Bunlardan biri "Siyasi partiler halkın zorlamasıyla Müslümanlaşmışlardır" savıydı. Özellikle çok partili siyasi hayata geçiş döneminde kurulan 'alternatif' partilerin genelini kapsar bir şekilde belirginleştirdi diyebiliriz bu ifadesini. AP'den MHP'ye hatta AK Parti'ye kadar uzanan bir seyirdi bu. Neredeyse bütün sağ partileri bu sürecin içerisine dahil etti.

Bu bakış açısıyla hareket edecek olursak eğer; Türk halkının eylemselliği çokta yabana atılır gibi durmamaktadır. Bugüne kadar geliştirilen söylemlerin aksine halk siyasi iradesini ortaya koyduğu zaman, halka karşı halkçılığın çokta tutmadığını söyleyebiliriz.

Partiler kendi kitlelerini kendileri oluştururdan ziyade, kitleler partileri oluşturur sonucuna da pek ala varabiliriz. Kitle partileri, toplumları düşündüklerinden dolayı değil, kendilerini düşündükleri için ellerindeki kitleyi kaybetmemek adına onlardanmış gibi görünmede pekte bir beis görmüyorlar o zaman. Yani hangi parti olursa olsun 'bizim partimiz' demeden önce koca bir '?' koymamız lazım parti rozetinin yanına.

Toplumların kaderlerini belirlemede parti vs. den ziyade toplumların kendileri olduğu bu varsayımla bir kez daha ortaya konmuş oldu böylece.

Sağlıklı birey ve sağlıklı toplum işlerliği değişimin de gelişimin de ana unsurudur diyebiliriz bu durumda.

Bir soru üzerine söz yine Türk üniversiteleri ve hocaları gündeme geldi. Üniversitelerin atıllığından, hocaların üretkensizliği ve aydın olamayışından yakındı. Bu konuda Sayın Kara'ya katılmamak mümkün değil elbette.

Dünya ülkelerinde üniversiteler bilimsel gelişimin ana üsleri olarak kabul edilirken, bizim üniversitelerimizin yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma, özgür düşünce ve yaşama engel alanlar olarak anılması yine hocaların bilimsel gelişmelerle hemhal olma, takip etme, katkıda bulunma yerine, bunların önündeki en büyük engeller olarak ortaya konulmaları üzüntü verici olduğu kadar utanç duyurucuda aynı zamanda. Tabi bütün hepsini bu kategori içerisine yerleştirmek insafsızlıktır. Elbette ki sahip olduğu bilginin ve unvanın hakkını vermeye çalışanlar da yok değil.

Genel olarak akademisyenlerin aynı zamanda 'aydın' kimliğine sahip oldukları ya da olmaları gerektiği gibi bir yanılgı içerisindeyiz. Bu yanılgı bize kimin nerde ne yapması gerektiğini; beklentilerimizin hangi boyutta olması ve bu beklentilerin gerçekleşmediği taktirde kimden ne adına hak talebinde bulunmamız gerektiğini unutturarak meydanı boş bıraktırmıştır.

Her akademisyen aydın olmak zorunda olmadığı gibi her aydın da akademisyen olmak zorunda değildir. Ki bu bizim toplumumuza çok yapancı bir durumda değildir. Doğru dürüst okul yüzü görmeyen onlarca aydına sahip olan bir medeniyetin çocuklarıyız biz. Yine onlarca akademisyen içerisinde parmakla sayılabilecek kadar az aydına sahip bir toplumuz da aynı zamanda.

Akademisyen belli bir bilim dalında genel yapının gerektirdiği oranda uzmanlaşan kişidir. Aydının böyle bir zorunluluğu yoktur. Dolayısıyla aydınla uzmanı birbirinden ayırt etmek zorundayız.

Öyle ise sıkıntı nereden kaynaklanıyor? Neden herkes akademisyenlerden bu kadar şikâyetçi? Bırakın var olanın üstüne çıkmayı, olması gerektiği kadar bile işinde uzmanlaşamayanların hak etmedikleri yerde olmaları ve oradan olur olmaz her konuda ahkâm kesmeleridir. İşte Türk üniversitelerinin çıkmazı burada yatmaktadır. Hatta en basitinden en karmaşığına varıncaya dek genel öğretim yapısının çıkmazıdır bu.

Evet, bütün akademisyenler aydın olmak zorunda değildirler. Fakat yaptıkları işi en iyi bilen ve öğreten olmak zorundadırlar.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.