Hüseyin Öztürk - Kendini Arayan Şehir

Hüseyin Öztürk - Kendini Arayan Şehir

Bu hafta tanıtacağımız eser, Konya Yazarlar Birliği Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu’nun; gezerek, görerek, hissederek, yaşayarak kaleme aldığı “Kendini Arayan Şehir” isimli kitabı.

A+A-

Bu hafta tanıtacağımız eser, Konya Yazarlar Birliği Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu’nun; gezerek, görerek, hissederek, yaşayarak kaleme aldığı “Kendini Arayan Şehir” isimli kitabı.

“Oku” kutlu emrinin içerisinde barındırdığı mihenk noktalarından birisi de; “arayın, araştırın, bulun, bulduğunuzu anlatın, anlattırın, yayılmasını sağlayın, yaşanılır kılın ki insanlık yaratılış gayesine matuf bir hayat sürerek, kendisine sunulan nimetlerin esas sahibinin tanısın ve bilsin” hususudur.

İşte bu manada bir başka kutlu tavsiye de Ankebût Suresinin 20. Ayetidir.

“Resulüm! De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın ve Allah’ın ilk yaratılışı nasıl başlatıp devam ettirdiğini görün. Allah, daha sonra ikinci hayatı da işte böyle gerçekleştirecektir; Allah her şeye kadirdir”.

Ahmet Köseoğlu bu emre ve tavsiyeye uyumlu olarak, İslam’ın kandil şehirlerini görmek için Evliya Çelebi’nin izinden gitmiş ve şehirlerin kabuğundan ziyade özünü yazmış.

Kitap üç bölümden oluşmakta ve her bölüm, susamış bir kimsenin su içtiği lezzetten aldığı tat ile okunacak halde kaleme alınmış.

Birinci Bölümde:

Kudüs-Gökte Yapılıp Yere İndirilen Şehir! Konya-Huzur Şehri! Şam-Zamanın Şehri! Şanlıurfa-Efsane Şehir! Bursa-Tarih Kokulu Şehir!

İkinci Bölümde:

Üsküp-Kaybolmayan Şehir- Kütahya-Çinili Şehir! Aksaray-Tarihin Kucağındaki Şehir! Tokat-Kadirşinas Şehir! Amasya-Saklı Şehir! Balıkesir-Bereketli Şehir!

Üçüncü Bölümde:

İznik-Minyatür Şehir! Tuz Gölü-Tuz Şehirleri! Ereğli-Hayal Şehir anlatılmış.

Şimdi de seyyahımızın duygularını dile getiren ifadelerine yer verelim.

“Bir şehre niye gidilir? Gezdiğimiz, gördüğümüz şehirlerde nedir aradığımız? Bazı şehirler kanımıza karışır, bir parçamız olur, kendimizi buluruz sokaklarında dolaşırken, “İnsan aradığıdır” diyor Hz. Mevlana. Biz de gezdiğimiz yerlerde kendi ruh şehrimizi aradık.

Büyük kâşiflerin yüreklerinde hissettikleri heyecanı hissettim çıktığım yolculukta. Dilini, sesini, rengini, mazisini, efsanesini tarihe tanıklığını, binlerce yıllık ruhaniyetini merak ettim o güzel şehirlerin.

Modern şehirlerin ruhu olabileceğini düşünmedim hiç. ‘Üstünden bin kış ve bin sonbahar geçmiş’ şehirlereydi yolculuğum. Şehirlerin hafıza mekânlarını aradım seyahatlerimde. Şehirlerin hafızası ne kadar diriyse, şehirlinin de hafızası o kadar canlıdır.

Bilinmelidir ki, şehirle şehirlinin ilişkisi mekânlardan vareste değildir. Şehrin dünüyle bugününü bir köprü gibi birleştiren mekânları korumanın toplumsal hafızayı korumakla eş değer olduğunu herkesin anlamasını istedim”.

Evet, Ahmet Köseoğlu gezdiği, gördüğü ve anladığı şehirlerin, mana ile madde arasındaki dengeli kuruluş hikâyesini anlatmış.

Ezcümle:

Selçuklu ve Osmanlı şehirlerinin kuruluş gayesindeki önceliği mana alır. Mana, madde ile bütünleştirilir. Selçuklu ve Osmanlı şehirlerinde sadece maddeden oluşan bir belde yoktur.

Bütün şehirler, insanın maddi-manevi bir dengede yaşaması için inşa edilmiştir. Bu yüzden manayı önceleyen kimseler, tarihi şehirlerde huzur, güven ve kendini bulur.

Eser hakkında: Çizgi Kitabevi

Konya; 0332- 353 62 65 

www.cizgikitabevi.com

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.