KARAMAN GEZİ YAZILARI

KARAMAN GEZİ YAZILARI

Ahmet KÖSEOĞLUTYB. Genel Sekreter YardımcısıKonya Şube Başkanı YAZILASI KARAMAN Câm-ı ömrü toldu SelçukilerinEmri âhir oldu SelçukilerinVerdi tâcü...

A+A-

Ahmet KÖSEOĞLU
TYB. Genel Sekreter Yardımcısı
Konya Şube Başkanı

YAZILASI KARAMAN


Câm-ı ömrü toldu Selçukilerin
Emri âhir oldu Selçukilerin
Verdi tâcü tahtı anlarda yele
Düşdü beğlik hatemi elden ele.
İbn Kemal

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesinin yazarları "yazılacak çok şeyimiz var" adıyla gerçekleştirdiği gezilerinin sonuncusunda (bu yıl) Karaman'daydı. Bu günkü Konya'nın uzak bir semtine belediye otobüsüyle gitmekle eş zamanlı gibiydi. Karaman'a vasıl olmamız.
Selçukluların başşehri Konya'dan, Karamanlıların başşehri Larende'ye Karaman sporun sarı-kırmızıya boyanmış lüks otobüsüyle Konya Valiliği önünden geçerek eski Larende caddesini dik kesip yeni Karaman caddesini, takiben uzun ince ve dümdüz yoldan rahatça ulaştık.
Cumhuriyet Döneminde Larende adının Karaman'a değiştirilmesi / dönüştürülmesinin gerekliliğini araştırma / soruşturma ihtiyacını hissetmedim. - Oysa ki Karaman adı (oğulları) geniş bir bölgeyi içine alır -
Tarihin, kültürün, medeniyetlerin beşiği Anadolu'nun yazılabilecek, gezilebilecek o kadar çok kâdim şehirleri var ki, yazıla yazıla bitmez. Konya'yla yoldaş, yaşdaş, dönemdaş olan Larende'nin de tarihe ve olaylara tanıklığı, yaşa(n)mışlığı günümüz Karaman'ının Dünya Tarihi Kentler listesine girişine (üye olması) vesile oluyor. Buraya sentetik (yapay) kentler üye olamıyor. Dünü olup bugünü de olan şehirler girebiliyor. Çünkü sentetik kentlerde ruh yoktur.
Moğollar karşısında Aksaray civarında ikinci defa mağlup olan II. İzzeddin Keykâvus ile IV. Kılıçarslan arasında taksim edilen Selçukluda taht kavgası sınırların parçalanıp beyliklerin sahneye çıkmasına sebep olmuş.
Selçukluların mirasçısı beylikler arasında Osmanlılardan sonra Anadolu'da en büyük ve en kuvvetlisi olan Karamanoğlu Beyliğinin 220 yıl süren hükümdarlıklarında Selçukluyla devamında Osmanlıyla pek de iyi geçindiğini tarihi kayıtlarda göremiyoruz. Dönemin tarihçisi İbn Kemal ; "Karamanoğulları Selçukilere gâh itâ'at, gâh isyan etdi" diye belirtiyor. Tarihçi Hammer'de "kıskanç Karaman Beyi rahat duramadı" diyerek Osmanlıyla 150 yıl harb ettiğini belirtiyor.
Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat Akdeniz kıyılarını güvenlik altında tutabilmek için Oğuzların Avşar boyundan olan Karamanoğullarını bölgeye iskan etmelerini sağlamış, baba (devlet) olarak müşfik davranmış ama ailenin hırçın ve hırslı oğlu zaman zaman babaya (Selçuklu), büyük ağabeye (Osmanlı) kafa tutmuş, baş kaldırmış, saldırmış yenilincede her defasında nedamet duyduğunu söyleyip af dilemiş.
Karaman ile Konya'nın önemli bağlarından sayabileceğimiz bir olay da Baha Veled ve ailesinin yedi yıl Larende de ikamet edip kendilerine tahsis edilen medresede ihya ve irşad hizmetinde bulunmalarıdır.

Karaman'da bir başkan; Heyhat!

Ümit Şavaş TAŞKESEN

TYB Konya Şubesi'nin 2005 yılı kültürel faaliyetleri "Yazılacak Çok Şeyimiz Var" gezi dizisinin son ayağı olarak Karamandaydık geçen hafta. Meraklıydım, heyecanlıydım. Nasıl bir yerdir Karaman? Tarihte adı sıkça geçmesine rağmen Cumhuriyetle birlikte yeniden yapılanan idari planlamada Konya'nın bir ilçesi olarak kalmıştı. Bir ilçeden ne beklenebilir ki diye düşünülebilir tarihine vâkıf olmayınca. Belki de tarihin en muhalif beyliğinin başkenti olarak görüldüğünde Karaman'a bakış açısı da değişecektir. Karamanoğulları Beyliği Osmanlı İmparatorluğunu Anadolu'da en fazla uğraştıran beylikti. Tabii Türkçe konusundaki duyarlılığı ve yayınladığı ferman ile Tarihin unutulmazları arasında yerini alan Karamanoğlu Mehmet Bey de gitmeden önce benim Karaman hakkında sahip olduğum birkaç bilgiden birisiydi. Daha ötesini de gidip görünce öğrenecektim.
Bu gibi duygular içerisinde, bir de aramızda gezinin esprisi gidilecek otobüsün evsafını da düşünerek, yola düştük. Otobüs penceresinin ötesinde uzanan tabiat yine kıraç, boz bir kır tabiatı olarak uzanıyordu. Düzlüğün uzak yerlerinde zaman zaman bir dağ yükseltisi, çıplak. İç sıkacak kadar dingin, boz, bakımsız görünüyordu bu coğrafi yapıya alışkın olmayan, alışamayan benim için. Uzanıyordu ova, susuz. Suyun göğe yükselen işaretleri gibi de okunacak kavak ağaçları görünüyor yer yer. Bir vaha gibi algılıyorum onları. Nerede baktığında başına döndürecek yeşil ve yüce dağlar? Ağaçlar. Ağaçsız olan bu tabiata baktığımda bir Yakup Kadri geliyordu aklıma bir de Nihat Genç bozkır sıkıntısını anlattığı bir yazısından. Karaman da, böyle bir coğrafyanın dağa ve yeşile yaklaşılan yerine yakın bir mevkide konumlanmıştı.
Karamana ulaştığımızda otobüsten Özel Selçuklu Hastanesi'nin Karaman'daki Şubesi önünde indik.. Dedim "gezi temposuna dayanıp dayanamayacağımızı kontrol ve sağlam raporu almak için geldik galiba". Yanılmışım. Hastanede güzel bir kahvaltının ardından güne belediye başkanını ziyaret ile başladık. Ben beş dakikalık bir ziyaret olur ve biz geziye devam ederiz diye düşünüyordum. Ancak başkanın makam odasına girdiğimizde bir basın ordusu ile karşılaştık. Şaşırdım doğrusu, benim için şaşırtıcıydı. Rutin protokol konuşmaları yapılır, biz haber için fon oluşturur ve toplantı sona erer diye düşünürken Karaman Belediye Başkanı Ali Kantürk kendini göstermeye başladı. Farklı bir şeyler oluyordu. Dikkatimi o yöne doğru yönlendirdim. Başkan ezberinden şiirler okuyor, şairlerden örnekler veriyordu. Yunus Emre'den, Bekir Sıtkı Erdoğan'dan şiir okuyordu ve İbrahim Demirci'nin de belirttiği gibi yanlış okumuyordu. Göreve geldiğinde belediye başkan yardımcılıklarının görev alanlarını çizerken kültür işlerini bir daire başkanlığında değil, belediye başkan yardımcılığı statüsünde değerlendirdiğini belirtti. Güzeldi, evet güzel. Basın mensupları ayrıldıktan sonra biz de görevimiz, fonksiyonumuz bitti diye düşünüp ayrılmaya yeltenirken, yani resimde fon/dekor olma misyonumuz sona erdi diye düşünürken beklemediğimiz bir şey daha oldu. Genelde başkanların misafirlere ilgisi fotoğraf çektirinceye, basın haber fotoğrafları alıncaya kadar sürer, sonra normal mesailerine devam ederlerdi. Hatta Akşehir Belediye Başkanı gibi lütfen bir beş dakika ilgi gösterirlerdi. Basın ayrıldıktan sonra başkan daha çay içmedik, sohbet edemedik dedi ve çıkışa doğru yönelmiş olan bizleri yeniden yerimize oturttu. Evet, bu başkan farklıydı. Ve sohbet sırasında izin verirsek(!), gezimiz esnasında bize şehri kendisinin gezdirmek ve bizlere eşlik etmek istediğini söyledi. Böyle bir başkan olabilir miydi diye düşündüm. Çok şaşırdım, etkilendim.
Etkilendiğim yönü başkanın yaptıkları ve yapacaklarına dair söylediği sözler değildi. Düşünceleri gerçekten de çok güzel. Bir ekonomistten beklemediğim ölçüde kültüre ve sanata değer veriyor, bu konuyu önceliyor. Bu başlıbaşına bir artı değer Karaman için.
Başkan şehrin organize sanayi bölgesinden, tarihi yerlerine, Toki Konutlarından çöplükten çevrilmiş parklarına değin uzanan bir çok yerini isim isim vererek anlattı. Şehrine ne kadar sahip çıktığını gösterdi. Göremediği bir şey ise benim onu gözlediğimdi sanırım. Gezi boyunca gezilecek yerlerden ziyade çeşitli tevafuklarla başkanı gözlemleme şansı buldum. Başkanın halk ile ilişkisi apayrı bir güzellikti. Bizi gezdirirken karşılaştığı vatandaşlarla iletişimi, ilişkilerdeki samimiyet, muhabbet göz kamaştırıcıydı benim için. Olaylar doğal akışı içinde, kurgulanmış olmadığı için onun halka ilgisi ve iletişimi, vatandaşların yüzünden ve gönüllerinden okunan memnuniyet ve muhabbet görülmeye değerdi. Gezi bitip de kendi aramızda konuşmaya başladığımızda hepimizin dikkatini çeken yön buydu. Halk ile iletişimdeki bu samimiyet, güzellik bir şekilde hepimizin dikkatini çekmişti. Bu, Sayın Başkan Ali Kantürk'ün koltuk kasıntısı hastalığına iki yıldır yakalanmadığını gösteriyor, güzel.
Başkan, yerelden globale, kardeş şehirler ilişkisi kurarak Karaman'ı geliştirmeye, Belediye bünyesinde oluşturduğu kadınlardan oluşan 10 kişilik temizlik timi ile şehrin camilerini temizletmeye, şehir tarihi müzesi projesinden, Karaman'ın göbeğini kültür merkezi şeklinde yeniden inşa etme projesine, 2006 yılı Dünya Türkoloji Kongresinin Karaman'da yapılması için yaptığı girişimlere bir çok projesinden bahsetti. Belki bu ve benzeri projelerin daha fazlasını başka belediye başkanlarından duymak olasıdır. Ancak, başkanı farklı kılan bize ve Karamanlılara gösterdiği muhabbetti.
İnsanlarla iletişimi ne kadar güzel demişti Hasan Arslan. Hatta Yunus Emre Camii'nde iki çocuğun birbirine başkanı göstererek, belediye başkanlarını tanıması, onu gördüklerine sevinmeleri dikkatini çekmişti onun da. "Çocuklar dahi tanıyor ne güzel" demişti. Bir köy ya da belde belediye başkanı değil, il belediye başkanı olması bu tanınmayı önemli kılan. Yürüyoruz vatandaş yanına geliyor, sarılıyor, konuşuyorlar. Demiştim ki Hasan Arslan'a "Muhabbet halkası gönülden yayılınca insanlar da gelip bu halkaya giriyor, bu gönülden çıkan halka etkiliyor onları". Aradaki bağı güçlü kılan bu. "Çiğ tanesi sanmak ne cüret/ Gözyaşıymış insanın insana raptolduğu cevher." demiş İsmet Özel. Ben de ekliyorum: Gönüldeki muhabbettir insanı insana rapteden cevher.
Gezi bitip ayrılırken başkana şöyle dedim: Gönülde insanları da etkileyen bir muhabbet var sizde, ne güzel. Siyaset eleğinin üstünde kalabilmişsiniz bu halinizle ve başkan olmuşsunuz. Bu siyaset adına bir artı değer. İnşallah benim algıladığım bu muhabbeti, vatandaşla iletişiminizi kaybetmezsiniz.
Biraz utandı, mahcup oldu. Gülümsedi. Ben Karaman'da bir başkan gördüm. Projelerini, ideallerini ne ölçüde gerçekleştirebilir, bilemiyorum. Kültüre ve insanına değer veren bir yaklaşımı vardı. İnşallah muvaffak olur.
Düğün pilavlarına katılamadığım için bizim başkanları tanıyamıyorum. Muhabbet de televizyondan gönüllere yansımıyor. Canlı canlı görmek lazım. 'Başkan düğün pilavında' diye değil de 'Başkan sokakta' diye bir yazı okumalı, yazılmalı.
Karaman'da bir başkan vardı, Heyhat.

Şehrin Tarihle Yüzleşmesi

Bekir BİÇER

Sosyal bir varlık olan insanlar bir arada yaşamak zorundadırlar. Birlikte yaşama zarureti köylerin kentlerin kurulmasını zorunlu hale getirmiştir. Ancak hiçbir şehir tesadüfen kurulmamıştır. Şehirlerin kurulmasında dini, ticari, siyasi ve sosyal birçok etken rol oynamıştır. Eski olarak tanımlayabileceğimiz bazı şehirler insanlık kadar yaşlıdır. Tarihin akışı içinde etkin rol oynayan şehirler zamana karşı direnerek eski güçlerini yeniden kazanabilmekte veya kadim şehir olma özelliğini koruyabilmektedirler. Anadolu'da bu tanım içine alabileceğimiz onlarca şehir adı sayılabilir. Yaşadığımız Konya, Karaman, Kayseri örnek olarak verilebilir.

Ben, çoğu insan gibi Karaman'ı tarihteki Karamanoğulları Beyliği'nden öğrendim. Dershane öğretmenliği münasebetiyle iki yıl boyunca haftada iki gün Karaman'a gittim geldim ama doğrusu şehri gezme tanıma imkanım, belki ihtiyacım olmadı. Ta ki Yazarlar Birliği'nin Karaman gezisine kadar. Gördüğüm gerçekler, şahit olduğum gelişmeler benim kendimle yüzleşmemi sağladı. Doğrusu hem kendimden utandım hem de irkildim. " Ol mâhiler ki derya içredirler deryayı bilmezler" misali yaşadığım kente ne kadar yabancı olduğumu anladım. Gün boyunca tarih kitaplarından hatırladığım, öğrenciler aracılığı ile tanımaya çalıştığım şehri kendi içimde yeniden muhasebe ve murakabesini yapınca gerçekten içim aydınlandı ve çok rahatladım.

Bir defa meşhur deyimle " Bir başkent her zaman başkenttir." sözünün çok yerinde bir tespit olduğunu anladım. Karaman yeniden diriliyor, Karaman kendini buluyor, Karaman tarihteki eşsiz yerini yeniden alıyor ve Karaman Anadolu'ya model kent olma yolunda ilerliyor. Söylediklerim bir abartı değil. Gerçi içi kara, ufku kara dahası vicdanları kara olanlar bu ülkenin hiçbir güzelliğini kabul edemiyor, yapılanları sürekli küçümsüyorlar ama varsın öyle yapsınlar. Onlara inat bu ülkede gerçekten çok güzel şeyler oluyor.
Şehir önemli ölçüde tarihsel dokusunu korumuş. Attığınız her adımda tarihi bu bir şehirde olduğunuzu hissediyor ve sürekli tarihle yüz yüze geliyorsunuz. Tarihi eserlerin Türkiye ölçeğine göre iyi korunduğunu, müzelerin ve çevresinin bakımlı olduğunu söylemeliyim. Özellikle Hâtuniye Medresesi'nin lokanta olarak kullanımı misafirlerine tarihsel bir zevk veriyor.

Türkiye'nin en temel sorunu geri kalmışlıktır. Yani tarım toplumundan sanayi toplumuna geçememek. Bu yüzden kendimizi az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler kategorisine koyarız. Peki tarım toplumu olmaktan kurtulma şansımız var mı? Evet. Özel sektörün canlı, girişimlerin yoğun, kentin dışa-dünyaya- açık olduğu şehirlerimizin sayısı arttıkça ülkemiz geri kalmışlık çemberini kıracaktır. Bu özelliği ile Karaman kendine düşeni hakkıyla yerine getirmiş orta ölçekli bir sanayi şehrimizdir. Özellikle tarım ürünlerine dayalı olarak başlayan sanayileşme faaliyetleri inanıyorum ki yakın gelecekte Türkiye'nin yüzünü ağartacak ve daha müreffeh bir Karaman'la karşılaşacağız.

Yerel yönetim seçimlerinden sonra kendisi de belediye başkanı olan bir arkadaşımız, "Ak Partinin ve Türkiye'nin geleceğini yerel yönetimler belirleyecek." derken çok doğru söylemişti. Ben de gerçekten öyle düşünüyorum. Özellikle yerinden yönetim anlayışının yaygınlaştığı, Demokratikleşme fikrinin kendisine zemin bulmaya çalıştığı ülkemizde geleceğimizi belediye başkanları belirleyecektir. Karaman'da sürekli bize refakat eden Belediye Başkanı Sayın Ali Kantürk beyefendiyi sürekli takip etmeye çalıştım. Gerçekten Karaman bu seçimlerde akıllı bir tercih yapmış kendisine layık bir başkan seçmiş. Önce tanıdığım şehri yenisiyle karşılaştırınca yaklaşık iki yıllık dönemde şehirde ciddi bir değişimin yaşandığını gözleme imkanım oldu ve çok sevindim. Başkan dinamik, mütevazı, girişken, kültürlü ve hizmet aşkıyla dolu bir insan. Karaman'ın sorunlarını yakından tanıyor ve çözüm üretmek için âzami çaba sarf ediyor. Öyle umuyorum ki iki yıl sonraki Karaman daha güzel, daha yaşanabilecek bir şehir haline gelecektir.

Karaman kendiyle yüzleşiyor, Karaman tarihiyle yüzleşiyor. Karaman gelecek vaad ediyor. Ben Karaman'ın tarihteki saygın yerini yeniden alacağına inanıyorum. Bize bu şehri tanıma tanıtma imkanı sunan, Konya Yazarlar Birliği'ne, Karaman Belediye Başkanı'na, Karaman'a sağlıklı hizmetler sunan Özel Selçuklu Hastanesi'ne ve katılımcı arkadaşlarıma teşekkür ediyor saygılar sunuyorum.

Bir Şikâyet ve Tuhfe-i Karamanî

Mustafa DURDU

Yaşlı adam, yerini ihtiyar kadına verirken az ileride oturan üniversite öğrencisi geriniyordu. Üç koltuk arkada oturanlar "velâ tekrabüz-zina" ayetini çiğnerken, ayaktaki birkaç kişi de argo selâmlaşıyor, kızlardan filân bahis açıyorlardı.
Rektör Bey, üniversitesinin ülkede ilk üç üniversite arasına girdiğini söyleyerek övünsün dursun. Herkes bilir ki, nüfus arttıkça kalite düşer.

Eskiden büyüklere, özellikle de çocuklu kadınlara filân otobüslerde yer verilirdi. Şimdilerde böyle bir dert kalmadı. Herkes kendisinden mesul. Her koyun kendi bacağından asılıyormuş. Tramvaylar, yüzde sekseni Konyalı olmayan yolculara hitap ededursun, yolcular arasındaki sohbetlerin en can alıcısı Konyalılar'ın ne kadar paragöz oldukları imiş.

Devir öyle bir döndü ki, toplumsal ahlâk allak-bullak. Bananecilik o kadar yaygınlaştı ki, kendi cebinden başka bir şey düşünmeyen insanların ahlâkı altın devrini yaşıyor.
Artık Karatay taraflarına pek rağbet olmadığından bahsediliyor. Kapitalin Selçuklu bölgesinde fazlaca eselmesinden olsa gerek, yatırımların çoğu doğal olarak o bölgeye yapılıyormuş.
Artık insanlar şikâyet etmesini de bilmiyor. Neyi şikâyet edeceklerini de tamamen karıştırmış durumdalar. Kendi menfaatlerine halel getirecek her hangi bir şeyde hemen şikâyet dilekçesi yazanlar, toplumsal vakalarda dilsiz oluveriyorlar. Öyle ya, sonuçta kendisine maddî bir getiri olmayacak ki! Niye uğraşsın, fuzulî işlerle.

Bugün geçen hafta yapılan muhteşem Karaman gezisinden bahsedecektim. Gezinin analizini yapacaktım. Araya derin konular girince girişi, onlara ayırmak zorunda kaldım.
Efendim, geçen Cumartesi TYB Konya Şubesi'nin organizesi ile Belde-i Karamanî'ye bir gezi tertip edildi. Öyle bir gezi ki, bize birçok şeyler öğretti.
Karaman seferinde neler öğrendik?

Her şeyden önce Karaman Belediye Başkanı Ali Kantürk Bey'in misafirperverliğini ve kadirşinaslığını, TYB Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu'nun fedakârlığını, şahsım adına da Mustafa Azılıoğlu abimin hoş sohbetini ve geziye katılan dostlarımızın heyecan ve samimiyetini öğrendik ve teyit ettik.

Karaman Belediye Başkanı Ali Kantürk geziye katılan herkesin takdirini kazandı. Bu onun ne kadar halk adamı olduğunun başka bir açıdan göstergesiydi. Sayın Başkan, bizimle birlikte şehirde gezerken kendi halkından korkmuyor, onlarla selâmlaşıyor ve bu şekilde samimî ve harbî bir portre çiziyordu. Onun rehberliği, gerçekten takdire şayandı. Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Tekpınar'a da gezi müntesipleri teşekkürlerini arz etti.
Gezi heyetinin en fazla ilgisini çeken şeylerden birisi de Karaman Müzesi'nde bulunan ve Manazan Mağaraları'ndan getirilen mumyalaşmış ceset idi. Hüseyin Seleş'in meraklı bakışları hâlâ gözümün önünde.

Meşhur Nefise Sultan Medresesi lokanta olarak işletiliyor. Bir çok arkadaşımızın ortak görüşü şu: Diskotek olmasından iyidir. Karaman Kütüphanesi de yurdun diğer kütüphaneleri gibi sinek avlıyor. Bu da tuttuğumuz anekdotlardandı.
Yazarlar, bir başka gezide bir başka mekânda buluşmak üzere geziyi noktaladılar. TYB Konya Şubesi'ne teşekkürler

KARAMANI YAZDIK

İsmail DETSELİ
Toroslardan çukur ovaya aşarsın
Bereketini tüm Anadolu'ya yayarsın
Konuştuğumuz dile kaynak pınarsın
Dilimizin bekçisi güzel Karamanım

Gönlümüz arzuladı Karaman ilini
Aşabilsek şu meşhur Sertavul belini
Allar giymiş Yörük ve Türkmen gelini
Anadolu'muzun incisi güzel Karamanım

Konya'nın kazası iken döndünüz ile
Trafik numaranız çıktı 42'den yetmişe
Bugün seni gezip yazmak düşüyor bize
Tarihinden haberler ver Karamanım

Tebrik ediyoruz Sayın Ali Kantürk başkanı
Bize lüks bir otobüs göndermiş rengi sapsarı
Otobüsün güler yüzlü ve mütevazı kaptanı
Bizi sana sağlıkla ulaştırdı şükür Karamanım

Karaman oğlu Mehmet beyin şu ünlü fermanı
Der ki "divanda Türkçeden başka dil konuşulmamalı"
Moğolların taarruz ve işgaline karşı koyamadı
Bu değerlerin sende yetiştiğini bil karamanım

Sana gelirken trafikler çevirdi önümüzü
Kırdılar iştahımızı kararttılar gönlümüzü
Hüzne döndürdüler sabahtan gülen yüzümüzü
Bu ne denli bir öfkeydi bir sor Karamanım

Hani var ya şu meşhur karamanın koyunu
Nedenini bilemedik trafikler kesti yolumuzu
Dedim sonra çıkar bakın hele bunun oyunu
Bu oyunda içimizde ukde kalsın gel Karamanım

Karamanda ilk durağımız Selçuklu Hastanesi
Büyük bir incelikti yazarlara kahvaltı verilmesi
Gülerek karşıladı bizi halkla ilişkiler müdiresi
Hoş ve gelişmiş bulduk bizler seni Karamanım

On yedi Eylül 2005 cumartesi bir tatil günü
Başkan Ali kan Türk yazarlara açtı gönlünü
Anlattı bize karamanın dününü bugününü
Şair ruhlu bu başkanınla öğün sen Karamanım

Bir resmimi çektirdim karamanın kale burcunda
Geçmişimizi düşündüm böyle bir ata yurdunda
Tarihin derinliklerinde yaşayıp hayal kurdumda
Şükür geçmiş tarihini bilenler çok Karamanım

Arazinde çok verimli yeşil bahçeler ile
Kırmızı sarı mor renkli tatlı elmalar ile
Ana doludaki illerden ben farklıyım diye
Sebzenle de öğünsen yeridir Karamanım
YUNUSTAN
Gelin tanış olalım/ işleri kolay kılalım.
Sevelim sevilelim/ bu dünya kimseye kalmaz.
Ozan İsmail Detseli 17 Eylül 2005 Karaman

Karaman'dan bende kalanlar

İbrahim Demirci

İlk izlenim: Caddeler temiz. Bu temizliğin şerefi, kirletmeyen vatandaşa mı, temizleyen belediye ye mi ait? Bu sorudaki ikiliği çabuk aşıyorum. Belli ki bir birlik var burada; ikisi birden doğru.
Selçuklu Hastanesinin yemekhanesinde cömertlik ve konukseverlikle estetik kucaklaşmıştı. Zeytin, peynir, yumurta, domates, salatalık; lezzetleriyle olduğu kadar görünüşleriyle de besledi bizi.
Belediye Başkanı Ali Kantürk'ün makam odası, bir otobüs dolusu konuğu alacak kadar genişti. Başkanın gönlü çok daha genişti: Büyük ve görkemli bir tarihtengüçlü ve güvenli bir bugünü besleyerek, zengin ve parlak bir geleceğe doğru inanç ve umutla uzanıyordu.
Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz
Yunus Emre'nin yedi yüzyıl önce bu topraklarda söylediği bu güzel sözler, başkanın dudaklarından çıkıp kulaklarımıza ulaşırken, içimizi taptaze, ışıl ışıl bir iyilikle dolduruyordu.
"Sevelim, sevilelim!" Bu söz ne kadar yalın ve kolay ve ne kadar karmaşık ve zor!
Karaman kalesinin tarihsel kimliğine uygun bir yaklaşımla yeniden düzenleneceğini öğrenip seviniyoruz. Burada tarih, bu taşlar kadar sağlam ve bu güneş kadar sıcak.
Mevlânâ'nın annesi Mü'mine Hatun'un da medfun bulunduğu Aktekke Camii'ni öğle namazında dolduran cemaat, dışarıya da taşmıştı. Demek ki bu kentin insanları, hayatlarını namazla genişletmeyi biliyorlar.
Eskiden bir medrese olan Hatuniye, pek çok benzeri gibi harap ve metruk bırakılmamış, onarılıp işe yarar hâle getirilmiş. Bir zamanlar, kalpleri ve kafaları doyuran yapı, şimdi mideleri doyuran bir lokanta. Restaurant'ın önüne konmuş "turistik" sıfatının artık gereksiz olduğunu düşünüyorum. Küreselleşme, evrensellik ve "turistik"!
Karaman Müzesi, zengin, düzenli ve öğretici bir kurum.
Eski belediye binasının da bir çeşit kent tarihi müzesine dönüşeceğini öğreniyoruz.
Cami avlusunda yaşlı adamlar oturuyor. Aralarında dinç bir derviş. Adını meddah kıssalarının, ozan deyişlerinin, abdal nefeslerinin arasına gizleyerek söylüyor. Onun Mehmed Emin Böcü olduğunu ancak dikkatle dinlerseniz anlayabilirsiniz.
Başkan hep yanımızda, önümüzde. Nice selâm verdi, nice selâm aldı gün boyunca. Başkanı sokakta yürür görenler, hiç de şaşırmışa benzemiyorlardı.
Karaman kent meydanı projesi, tarih ve çevre bilincinin rant ve kat iştahının önüne geçebileceğinin cesur bir işaretiydi. Yunus Emre oradaydı ve Karaman kalesini rahatça görebilecekti.
Konut mu? Elmakent toplu konutları uygun bir mekânda ve hızla yükseliyordu işte.
Eskiden çöplük olan o yamaçta Baran Parkı'nın ağaçları yeşeriyor, çiçekleri açıyor, suları çağlıyordu işte.
Organize sanayi bölgesindeki fabrika ve atölyeler ile Kültür Merkezi'ndeki kitaplık ve müzik salonları arasında bir alışveriş olduğu besbelli. Bu alışverişe bir üniversitenin de katılması, ne hoş olacak!
Ve elma bahçeleri elbette. O bahçelerde ağaçlar, o ağaçlarda pırıl pırıl gülümseyen elmalar...

Karaman konuşmaları

M.Ali Köseoğlu

Onyedieylülikibinbeşcumartesi. Sabah 08.00-08.30 suları:
-Otobüs güzelmiş, inşallah gezi de güzel olur...
-Akif'i ve Hakkı'yı bekliyo ruz. Ahmet Köseoğlu otostop yaparak vaktinde yetişti.
-Arabası...
-Kaza yaptım, tamirci de...
***
-Son yıllarda TYB'nin yaptığı işlerin çıtası büyüyor. Konya'nın yazar ve sanatçı taifesi artık birbirini daha iyi tanıyor. Paylaşım arttı. Bu etkinlikler çok güzel... Özellikle gezi faaliyetleri çok iyi oluyor. Yazılacak şeyleri görmek ne güzel.
-Evet, İbrahim Demirci'den Safahat Dersleri alan talebeler de ne şanslı, değil mi?..
***
Karamanspor'un otobüsünde:
Şoför:
-Karamanspor 3. ligde... Bu yıl 2. lige çıkması için çaba gösteriyoruz...
-Çıkar çıkar... Destek olunursa ve istenirse neden çıkmasın?
***
Karaman Yolu'nda:
-Yol genişletme çalışmaları dikkat çekici. Devletin duble yola önem vermesi de sevindirici.
-Kazalar can almasın, vadeler kaza ile dolmasın.
***
-Saat 10 gibi Karaman'da olacağız. Özel Selçuklu Tıp Merkezi'nde kahvaltı yapacağız. Başkan Yardımcısı M. Emin Tekpınar da orada olacak.
***
Saat 10.00 / Selçuklu Tıp Merkezi'nin 6. katında:
-Bizi Karaman'daki Tıp Merkezi'nizde ağırladığınız için teşekkür ederiz. Konyalı yazarlar olarak, Karaman'da böyle bir hastanede olmak hepimizi sevindirdi. Nadide Hanım'a teşekkür ediyoruz. Seyit Bey'e de lütfen selamımızı iletin.
Karaman Belediye Başkanı Ali Kantürk'ün makamında:
-Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi olarak 'Yazılacak çok şeyimiz var' gezilerinin yedincisinde, Türkçe'nin bayraklaştığı Karaman ilimizde olmamız çok manalı. Bizi ilinize davet ettiğiniz için size teşekkür ediyoruz. Birlik olarak, yazarlarımız ve sanatçılarımız Karaman ilinden kopardıkları düşünceleri yazılarına, şiirlerine nakşedecekler.
-Biz de Karaman Belediyesi olarak, Türkiye'nin kültürel birikimini üzerinde taşıyan çok değerli yazarlarımızı, şairlerimizi burada konuk etmekten memnunuz. Ayağınıza sağlık; hoş geldiniz.
-Başkan bizi çok mutlu etti.
-Böyle başkanlar da varmış demek ki.
***
Günboyu Karaman:
-Belediye Başkanı yanımızdan hiç ayrılmadı. Onun Karaman için bir şans olduğunu düşünüyorum.
-Heyecanı tükenmez inşallah.
-Tükenmez tükenmez.
-Bu kale ne muhteşem; bu kale ne heyecan verici.
-At seslerini sen de duyuyor musun?
-Yok; at sesi mi kalır bu çağda...


YENİDEN MERHABA ŞEHR-İ KARAMAN

Hilal SEYHAN

Karaman İli benim için yabancı bir şehir değildi. Ailemin tayini buraya çıktığında lise 2'yi bitirmiştim. Lise'nin üçüncü sınıfını bu şehirde okuyacaktım. En önemli yılımdı. Çünkü üniversiteye hazırlanıyordum. Bu şehirde ilk fark ettiğim yeşil renginin sadece saksılarda yetişen çiçeklerde olduğu yada bana öyle geldi.

Bana göre her şehrin rengi vardır. Karaman'ın rengi gri idi. Ve tam bir sessizlik hüküm sürüyordu. Sokaklar ve çarşı ıssızdı. Yeni il olmuştu. Orada devamlı olarak ilk ve son senemi geçirdim. Açıkçası sevmemiştim. Hep üşüyordum özellikle manen. Üniversiteyi kazanınca sadece tatillerde gittim. Ailemin tayini çıkınca da bir daha hiç görmedim. Ta ki geçen haftaya kadar.

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesinin 17 Eylül'deki gezisine katılmam Karaman ilini bir daha görmeme vesile oldu. Şehre heyecansız bir giriş yaptım çünkü, alışıktım önceden yaşadığım bir şehri kısa süreliğine ziyaret etmeye. Karaman yine aynıydı. Ama rengi değişmişti. Ağaçlar büyümüş ve sıklaşmış, şehrin rengi yeşile dönüyordu. Güzel bir gelişme.

Belediye başkanı önce ziyaret edildi. Diğer bir gezilerden farklı olarak Karaman Belediye Başkanı Ali Kantürk bütün gezi boyunca bize mihmandarlık yaptı. Bu nazikane hareketi bizleri gerçekten onurlandırdı. Yıllar Karaman'ın çehresini değiştirmeye başlamış. Öncelikle biraz da olsa il havasını teneffüs edebiliyorsunuz. Çok acımasızım galiba.

Atatürk Kültür Merkezi'ni ziyaret ettiğimizde aklıma 1993 yılı geldi. Biz o zaman 1. İstasyon Caddesi'nde oturuyorduk. Bu caddede bahçe duvarları alçaktı. Ve gençler ikindiye doğru bu duvarların üstünde oturur sohbet ederlerdi. Bu kalabalıklar artmaya başlayınca o zamanın belediyesi, gençler duvarların üzerine oturmasın diye duvarların üzerine zift döktü. Ve o kalabalıklar giderek azaldı.

Düşünüyorum da o zaman Karaman'da gençlerin zamanını geçirebileceği ne doğru düzgün bir park ne de çeşitli aktivitelerde bulunabilecekleri bir merkez vardı. Belediye zift dökerek şikayet edilen bu kalabalığı dağıtarak, geçici bir önlem aldı. Ama yerine hiçbir faaliyette bulunmadı. Düşündürücü değil mi?

Atatürk Kültür Merkezi 1. İstasyon Caddesinin sonunda ilin en geniş caddesi. Ve bu merkezde dernekler belediyenin kütüphanesi ve çeşitli uğraşıların yapılabildiği merkezler var. Çok sevindirici bir gelişme. Gençler adına özellikle. Zamanın faydalı geçebildiği bir mekan belediye tarafından oluşturulmuş. Önünden defalarca geçtiğim tarihi Hatuniye Medresesi restore edilerek restorana dönüştürülmüş. Ve çok hoş olmuş. Biraz daha ayrıntıya dikkat edilirse daha da güzel olacağından eminim. Burada yenilen öğle yemeğinden sonra hemen yanındaki Karaman Müzesi'ni gezdik.

Gerçekten zengin bir müze. Özellikle milattan önceki kalıntılar dikkat çekici. Ve en güzeli de Karaman yöresine ait etnografik eserler. Gitmeyenler varsa mutlaka ziyaret etmeli. Karaman Kalesi şehrin tamamını görmek için gidilmesi gereken yerlerden. Kale belli bir restorasyondan daha önce geçmiş. Ancak kalenin daha kullanılır ve güzel olması için yeni bir restorasyon yapılacakmış.

KARAMAN


Karamanım dünyaca anılır adın
Çukur ovaya uzanır kolun kanadın
Büyük ilçesiydin güzel Konya'mın
Ayrıldın il oldun güzel Karaman

Ayrancı Ermenek ilçelerin var
Türkçe'me has güzel lehçelerin var
Karamanım senin büyük ünün var
Dünyada namlısın güzel Karaman

Ovaları denizlere bağlarsın
Ulaşımı Toroslardan iner sağlarsın
Sanayin var fabrikalar kurarsın
Yatırıma layıksın güzel Karaman

İç Anadolu'ya Çukurova'ya yüzün gülüyor
Toroslar'da yaşayan insan hayat buluyor
Doğadaki yaşama da ilgi duyuyor
Romanlara konu olan güzel Karaman

Tarihin adıdır Karaman oğlu beyliği
Beyliğin otağı Ermenek Balkusan köyü
Rahmetle anarız Karaman oğlu Mehmet beyi
Ününe ün katansın güzel Karaman

Karamandan indik çukura düze
Bucakkışla'dan Göksu gider denize
Erkenden sebze ve üzüm sunarsın bize
Kabağınla da ünlüsün güzel Karaman

Gönül arzuluyor Karaman ilini
Çok hızlı gelişen güzel şehrini
Aşabilsem Sertavul'un belini
Yörük çadırlarını çok özledim Karaman

Şair İsmail de sever şu Karamanı
Yörük kızının elide döner kirmanı
Kara çadırlardaki yayık ayranı
İçmek istiyorum güzel Karaman


9 HAZİRAN 2003 İSMAİL DETSELİ


KARAMAN'DA GÖRDÜKLERİM

Çöplükten parka dönüşmüş bir güzel alan
Otantik taş yapılarından suları çağlayan
İsmini yaşatmışlar Karamanlı Muammer Baran
Gül bahçesi içinde gülsün sen Karamanım

Başkan Yardımcınız Mehmet Emin Tekpınar
Konya'da yetişmiş bilgili eğitimci çınar
Karamanım bu başkanlardan bol hizmet umar
Bun hizmetleri alacaksın bil Karamanım

Yunus Emre, Karamanlı da bizimdir dedi
Kurtuluş savaşımızın paşalarından Karabekir'i
Bekir Sıtkı Erdoğan'ı Zembilli Ali Efendi'yi
Senin geçmişin yetiştirmiş bil Karamanım

Bir şaheser tarih gördüm, sordum bura neresi
Dediler ki burası meşhur Karaman Kalesi
Şimdi yeşillere bürünmüş her bir karesi
Yeşiller içersinde kal yeşil Karamanım

Karamanın oldukça zengin bir müzesi var
Büyülendi bu müzede şair ve yazarlar
Yazma eserlerinden insan fosiline kadar
Bu eserlerine sahip ol sen Karamanım

Ak Tekke Hacı Beyler camileri birbirine bakar
Ak Tekke camisinde Mevlana'nın annesi yatar
Karamanın bu meydanında bir tarih kokar
Bu yaşayan değerleri ruhuna sar Karamanım

Büyük bir atılım içinde sanayi bölgeniz
Bisküvi fabrikacılığında ileri yöremiz
Karsa bisküviye ortak olmuş meşhur Ülkerimiz
Senin ufkun açılmış durma yürü Karamanım

Atatürk Kültür Sitesi'yle yan yana Karaman Lisesi
Çok zevkliydi Karamanım seni yazıp gezmesi
Yazarların ve şairlerin şehri bir kez görmesi
Onların kaleminden damlarsın sen Karamanım

Kültür Merkeziniz hakiki bir kültür yuvası
Kitaplığı müzik çalışması mehteri okuma odası
Bunlar eskiden yeni Karaman'ın tarihi doğası
Yeniden gelişen kültürünle övün sen Karamanım

Akşam saat onsekizdi Karaman gezimiz bitti
Köseoğlu Başkan gezinin güzelliğinden söz etti
Bu gezi yazarlarımızın da pek hoşuna gitti
Yine gelmek üzere gidiyoruz hoşça kal Karamanım
YUNUS'TAN
Ete kemiğe bürünenler /Yunus gibi görünenler
Bugün seni gezip görenler/Kaleme dökecek Karamanım.

İsmail Detseli

Rotamız Belli 2

Karaman'ın Tarihi Yapısı ve Gelişen Teknolojisi

İbrahim KARAÇELEBİ


Konya, Ereğli, Akşehir derken Karaman'ı da gezdik. TYB Konya Şubesi'nin düzenlediği "Yazacak Çok Şeyimiz Var!.." gezilerinin 7. durağıydı Karaman. 17 Eylül Cumartesi günü gittiğimiz Karaman'da, Selçuklu Hastanesi Halkla İlişkiler Müdiresi Nadide Altıparmak hanımefendi bizi karşıladı.

Selçuklu Hastanesi Karaman Selçuklu Tıp Merkezi'nde kahvaltıyı yaptıktan sonra Belediyenin yolunu tuttuk, bizi Karaman Belediye Başkanı Ali Kantürk karşıladı. Hoş bir sohbetin ardından fazla uzatmadan, Belediye Başkanımızla birlikte Karaman'ın Kentsel Dönüşüm Projesi olan TOKİ Toplu Konutlarını gezdik. Toki ile Karaman Belediyesinin iş birliği ile yapımına başlanan Toplu Konutların yüzde 60'ı tamamlanmış durumda. Yılbaşında sahiplerini bulacak olan konutlar lüks ve şık dizaynıyla dikkati çekiyordu.

Toplu konutları gezdikten sonra Belediyenin yeni atılımlarından olan park alanına doğru geldik. Muammer Baran Parkı'nın şelalesi, oyun alanlarıyla ve ve kamelyalarıyla tarifsiz bir mekan olmuş. Parkı gezdikten sonra Karaman'ın tarihi dokularından olan kaleye geçtik. Kale zamanla yıpranmış ve yıkılmış, belediyenin çalışmalarıyla tekrar canlılık kazanan kalenin içinde bir Anfi Tiyatro var. Rumeli Hisarı Konserleri gibi güzel programlar düzenlemek için harika bir olanak sunuyor. Biraz dinlendik ve biraz da kaleyi dolaştıktan sonra öğle yemeği için Hatuniye Medresesi'nin yeni hali olan Hatuniye Restoran'a gittik. Restoran'ın yemekleri bir harikaydı, çorbası, etliekmeği, şiş kebabı ve tatlısıyla bir ziyafetti. Yemekten sonra içinde Hz. Mevlana'nın annesi ve birçok müridinin kabri bulunan Aktekke(Mevlana) Camii'ne geçtik. Hatta caminin bahçesindeki mezarlar dikkatimi çekti. Ne çok mezar vardı. Aktekke'de namazlar kılındıktan sonra Belediye'nin bize tahsis etmiş olduğu Karamanspor'un ulaşım aracı ile gezimize devam ettik.

Bundan sonraki durağımız Karaman'ın 1. Organize Sanayisiydi. Karaman, zaman içinde gelişerek gıda sektöründe olan büyük isimlerin gelip burada istihdam oluşturmasına zemin teşkil etmiş. Bu firmalar arasında, reklam yapmak gibi olmasın Ülker'den Bifa'ya, Saray'dan Halk'a, Aroma'dan Duru Bulgur'a bir çok ünlü firma son derece modern bir vaziyette üretime devam ediyor. Karaman halkı buradan kazanç sağlıyor ve tahminen 20 bin kişi iş imkânına kavuşmuş bu sanayide. Belediyenin çalışmalarından bahsederken Belediye tarafından bayanlardan oluşturulmuş temizlik ekibi şu ana kadar Karaman'da bulunan 70. Camiyi temizlemişler, temizlik işinin dönüşümlü olarak devam edeceğini söyleyen Başkan Ali Kantürk daha birçok projesinden bahsetti. Son derece modern olan bu tesislerle gezimize son verdik.
Bundan sonra yapacak şey oturup geziyi değerlendirmekti. Bizde öyle yaptık Belediyenin Kültür Merkezi'nde çaylarımızı yudumlayıp, Karamanın meşhur elmalarından yerken değerlendirme yaptık. Günün sonunda herkes mutlu idi biz yine bir ilimizi tanımış tarihten ibret almış bir duyguyla Konya'nın yolunu tutmuştuk.
Rotamız her zaman için belli.


Karaman izlenimlerim

Mustafa Karaçelebi

Türkiye Yazarlar Birliği sivil toplum kuruluşlarımızdan en canlı en heyecanlılarından biri. Yıllık faaliyet programlarında Sevgili kardeşim M. Ali Köseoğlu'nun koordine ettiği 'Yazılacak Çok Şeyimiz Var' gezileri yer almaktadır. Bu gezilerin 7.'sinde, önceki Cumartesi günü 50 kişilik yazar, çizer gurubu ile Karaman Belediye Başkanı Ali Kantürk' ün davetlisi olarak gittik.
Karaman'a yolculuğumuz boyunca yollardaki hükümetin acil eylem planı çerçevesinde ortaya koyduğu çift yol çalışmasının olanca hızıyla sürdüğünü gördük. Karaman'dan Konya istikametine tamamlanarak geldiğini gözlemlediğimiz yolun genişliği, rahatlığı, insana keyif veriyor. Ayrıca gidiş gelişin ayrıldığı bu yolda kaza riskinin azalması, rahat Türkiye'miz için de umut verici bir gelişme.
Neşeli bir yolculuk sonrası otobüsümüz Karaman'da yeni hizmete geçmiş Selçuklu Tıp Merkezi'nin önünde durdu. Konya Özel Selçuklu Hastanesi Halkla İlişkiler Müdiresi Nadide Ülkü Altıparmak karşıladı bizi burada. Hastane personelinin mütebessim bakışları altında Tıp Merkezi'nin 6. katına çoğumuz -delikanlılığımızın göstergesi olarak- asansör kullanmadan çıktık. Yemekhane salonunda kahvaltı masalarına ulaştık. Sağ olsunlar kadir bilirlik göstermişler. Kendilerine teşekkür ederiz.
Karaman'a Konyalı müteşebbislerimizin kazandırdığı altı katlık bu hastanede emar dışında film çekimleri de dâhil pek çok hizmet veriliyormuş.. Karaman için sevindik. İnsanımız bu tür hizmetlerin mutlaka daha iyilerine layıktır. Hastanede hijyen (temizlik) şartlarının en üst seviyede olduğunu görmek kişisel olarak beni daha da mutlu etti, bizi çıkışta uğralayan hemşirelere "burada hasta olarak kalmayı çok arzu ederdim fakat ben güzel Karamanı görmeye geldim pek vaktim yok" esperisi yaptım, Onlar da tebessüm ederek karşılık verdiler. Kahvaltıyı birlikte yaptığımız Karaman Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Tekpınar, başkanın gurubu Belediyede makamında kabul etmek istediğini ve kahvaltı sonrası beklediğini söyledi. Bu vesile ile Selçuklu Tıp Merkezi'nden Belediye Binasına geçtik.
Karaman Belediye Başkanı Ali Kantürk, bizi makam odasının kapısında karşıladı. Kabul konuşmasındaki yalın ifadeleri ve olayları tahlildeki zekâ kıvraklığı hemen gönlümüzde taht kurmasına sebep oldu. Konuşmaların ardından Başkan Ali Kantürk gurubun genelini kast ederek 'Eğer uygun görürseniz; bu günkü Karaman gezinizde gurubunuza ben rehberlik etmek istiyorum' dedi.
720 Konutluk (TOKİ) Toplu Konut Üretim Projesindeki geldikleri aşamayı göstermek için ilk gezilecek yer olarak oraya gitmeyi teklif eden başkan ile birlikte otobüse bindik ve Elmaşehir Evlerini görmeye gittik. Başkan Ali Kantürk iki ay içinde kuralarının çekileceğini, fiyatların da çok cazip olduğunu söyledi. Dönüşte elma bahçelerinin arasından geçerek Karaman Mersin yolu üzerinde eskiden çöp dökme alanı olarak kullanılan bugün şehrin içinde kalmış bir yamacın tümden halka açık bahçe düzenlemesinin yapılmış olduğuna tanık olduk.
Karaman Kalesini bize yine Başkan Ali Kantürk anlattı. Kale üç kısımdan oluşmuş. Zamanında kullanıma yönelik planlanan bu yapı üç kısımdan oluşuyor. Dış kale, Orta kale, İç kale...
Bir şey dikkatimi çekti: Başkan Konya'dan gelen Türkiye Yazarlar Birliği misafirleri ile dolaşıyor etrafında fazladan hiç kimse yok. Aktekke Mescidi'nin avlusunda başkan ile Karamanlılar koyu bir sohbete dalıyorlar. Başkan "bir isteğiniz var mı?" diye sorduğunda yaşlı Karamanlı hemşerileri "Sağlınız başkan ne olsun?" diye yanıt veriyorlar. Caddede yürürken gözlemlediğim o ki, insanlar rahat ve huzurlu yürüyorlar. Telaş belirtisi yok, koşuşturma yok.
***
Karaman oğlu Mehmet Bey'in 1277 de tarihi çıkışı ve yayımladığı ferman bu gün bile anlamını korumakta ve ne kadar önemli bir uyarı olduğunu yüce Türk Milletine hatırlatmaktadır. 3. Dünya Türkoloji kongresinin Karamada yapılması için Namık Kemal Zeybek ile Başkan Ali Kantürk görüşmüşler ve bir ön karar almışlardır. Bu haberde oldukça sevindiricidir.
***
Hatuniye Medresesi görkemli taç kapısı ile misafirlerini tarihin mermerlere kazınmış gölgelerinde seyre davet ederken, içeri girmeden yapıldığı çağ ile ilgili genel bilgi aldık. Programımızda öğle yemeğini Hatuniye Medresesinin tarihi atmosferinde binlerce yıllık tarihe tanıklık eden sütunların arasında yedik.
***
Belki çoğumuz bilmeyizdir! Karaman müzesi Orta Anadolu'nun en zengin müzelerinden biridir. Müze binasının küçük fakat sergilenen asarı antikalarını çok olduğu gözden kaçmamaktadır. Müze Müdürü Cengiz Topal misafirlere müze ve müzedeki sergilenen buluntularla ilgili bilgiler verdi. Müzenin ortasında üzerinde elbisesi ile bir bayan cesedi vardı. Misafirlerin dikkatini çeken bu cesedin ayak kısımlarında çürümeler olduğu halde saçının bazı kısımlarının, elbisesinin bazı kısımlarının ve kemiklerinin bazı kısımlarının çürümediğini gördük.
***
Manevi iklimin en güzel mevsiminin yaşandığı Mader-i Mevlana (Aktekke) Cami ve çevresi Karaman'ın çekim alanlarından biridir. Bunu ilk bakışta görmek hissetmek mümkündür. Mescit; mescidin içine sığınmış gibi bir hisse kapıldığım Hz. Mevlana'nın annesi ve diğer aile üyelerinin kabirleri ve dışarıda mescidin sağ tarafında Türkçe olmadığı için kime ait oldukları çoğumuz tarafından anlaşılmayan mezarlar. Biraz mahzun biraz garip taşlar...
***
Bölgede elma üreticiliğinde bir numara olduklarını Belediye Başkanı Ali Kantürk'ten öğreniyoruz. Aroma Meyve Suyu fabrikasının önünden geçiyoruz. Saray, Halk, Karsa, Aroma, Biskot, Duru Bulgur, Cipsa, Şimşek, Bifa gibi markalar Karaman'ın ülke ekonomisine kazandırdığı markalar. Bunların, bünyelerinde 20 bin kişiye iş imkânı sağladığını duymak ayrıca mutlu ediyor bizi.
***
Akşam Konyaspor'un maçına yetişeceklerin durumu göz önünde bulundurularak zamanında Konya'ya dönüldü. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine... Gökten üç elma düştü. Biri anlatanın, biri okuyanın, biri de Karaman'ın üzerine düştü vesselam...


Yunus Emre Diyarından

Makbule ARSLAN

Sabah rüzgarının yüzümüzü yaladığı, sevgi ve muhabbet selinin bizi içinde boğduğu bir sabah yola koyulduk. Dönen dünyada bir kafile olarak zevkli Karaman yolculuğumuz böylece başlamış oldu.

Saat 9.50 suları ve biz Karaman'a gelmiş bulunduk. Burada bizi ilk karşılayan, yerlere kadar eğilerek saygı gösterisinde bulunan ay çiçekleri oldu. Ay çiçekleri o kadar zariftiler ki sanki yaz bitiminden dolayı kurumamışlar da sırf bizim bu güzelliği bu kadar zamandır ziyaret etmeyişimizin üzüntüsünden dolayı kurumuş gibiydiler.

Mevlana torunları olarak sabır, aşk, tevekkül ve iyi niyetle bu selam şen bir tebessümle aldık. Bu güzel selamlaşmanın ardından bizim için özel olarak hazırlanmış kahvaltıya doğru uzandık. Gerçekten Karaman bu maddi ve manevi zerafetini kahvaltı sofrasına da taşımıştı. Buradaki manevi sıcaklık (biraz da üzerimdeki paranın verdiği sıcaklıkla) bizi yakarken mekanın serin olması bizleri bir hayli rahatlattı.
***
Sevgi seli bu bozkır ilinin bozunu almış, yalnız kırını kendisine bırakmıştı. Bu sevgi selinin öncüsü, Belediye Başkanı Ali Kantürk'le görüşmek ve tanışmak için belediye binasının yolunu tuttuk. Başkan bizi yüreği gibi geniş odasında büyük bir nezaketle ayakta karşıladı. Ayrıca yine büyük bir nezaketle gezimizin başından sonuna kadar bize eşlik etti. Belediye başkanının bu kadar iyi niyetli, samimi ve sade davranışları Konya ve Karaman arasındaki maddi ve manevi köprünün genişleyeceğinin habercisi gibiydi.
***
Tırmanıyoruz. Kara Murat ve Tarkan filmlerinin çekim setine düşmüş gibiyiz. Bahsettiğim yer beni derinden etkileyen Karaman Kalesi. Bu kale antik Yunan tiyatrolarının çemberi biçiminde geniş bir alana kurulmuş, tarih kokan bir mekan. Başkanımız bize buraya yapacağı kültürel çalışmalar ve değişikliklerden bahsetti. Kulaklarımda şu an çınlayan söz "İkinci Rumeli Hisarı burada vücuda gelecek" idi. Bu kaledeki dik ve genişliği küçük merdivenlere tırmanırken buradan geçmiş ve geçecek insanların ayak seslerini duyar gibi oldum.

Zaman mutlu ve neşeli anlarımızda hızlı akarmış. Yine öyle oldu doğrusu. Kalenin cazibesinden kendimi kurtaramadan mekanın ve yemeklerin nefis olduğu bir yerde buldum kendimi. Neresi olduğunu soran bakışlara şu cevabı vereyim: Burası bir medrese imiş yılları bugüne bağlayan. Aynı zamanda Osman Hamdi Bey'in yapmış olduğu Kaplumbağa Terbiylecisi isimli tablonun gerçekten car olduğu rivayet edilen kapının bulunduğu yer. Bu kapı, çeşitli motiflerle bezenmiş, yıldız figürleriyle dolu, dünü bugüne, bugünü yarına taşıyacak bir kapı diyebilirim. Buranın atmosferinden, nemli havasından, manevi güzelliğinden ve yemek yerken gelen ney sesinden olacak, dalıp gidiyorum uzaklara.
***
Ölüm, kendimize ve sevdiklerimize pek yakıştıramadığımız bir şeydir. Ama Karaman Müzesi'nde ensemde hazır bekleyen ölümü iliğime kadar hissettim bugün. Bu hissi bende uyandıran bir genç kızın cesediydi. Bizans dönemi kalıntılarından M. S. 6.-7. yy'da Taş Kale Manazan Mağarası'ndan gelmiş bu genç kızın cesedi. Üzerinden tek renk sağı solu hafif çürümüş entarisi, koyu renk örgü saçları, genç olduğunu ifade etmek ister gibi duran biçimli ince vücudu ile sergileniyordu. Hoş, hayatta olsaydı böyle sergilenmeyi ister miydi bilmiyorum. Ancak Yavuz Bülent Bakiler'in dediği gibi,

"Boyşuna gönül vermedim bunca yıl mavi göklere
İnancım büyük Allah'a
Yaşamak istiyorum gönlümce gençliğimi
Yaşamak güzel daha"

Derken bile titriyorum.
Biliyorum yaşam güzel, ama ya yaşamdan sonrası? Düşünmek gerek doğrusu. Yunus emre Diyarı'ndan Yunus Emre "Sevelim, sevilelim/Bu dünya kimseye kalmaz" diyor. Ben ise; Karaman'a, "Bağıyla, bahçesiyle, elmasıyla, yiğidiyle, müzesiyle, kalesiyle, camisiyle, sevgisiyle, yazıla yazıla bitmez" diyorum.


Binbir Güzelliğin Şehri: KARAMAN

Zeki OĞUZ

TYB Konya Şubesi'nin "Yazacak Çok Şeyimiz Var" gezilerinin 7. ve bu yılki son durağı Karaman'dı. Yazar, gazeteci, öğretim üyesi, öğrenci kırkı aşkın yolcu vardı otobüste. Sevdiğim bir şehre böyle elit bir toplulukla gitmenin keyfini yaşadım.

Konya dışında yaşamak düşünebileceğim son şey ama "Konya dışında nerede yaşamak isterdin" diye. Bir soru sorulsa duraklamadan, Karaman derdim. İçinde binbir ngüzelliği barındıran coğrafyasıyla, Karaman Oğullarının mirası muhteşem bir şehir Karaman.

Toroslarda Barcın Yaylasından itibaren Karaman topraklarına girersiniz ve her adımında bir başka güzellik nerdeyse çarpar insanı. Başyayla bir başka güzel, Sarıveliler bir başka. Tekeçatı, Zeyve Pazarının güzelliğine yürek dayanmaz. İbrala Vadisi de öyle. Yeşildere (İbrala) de İsmail Hacı Yaylasında Yunus Emre çıkar karşınıza. Taşkale'nin gül yüzlü halıcı kızları buyur eder ağırlarlar konuklarını. Karadağ'da binlerce yıl geriye gidersiniz. Zaten bu bölgeye Binbir Kilise derler. Orada Volkan Çukurunda yaban atları doğanın bir parçası olmuş gibidirler. Başdağ'ın zirvesinde ikibin yıllık modern bir havuz çıkar karşınıza. Milyon yıl öncelerine ait fosil toplama gibi bir merakınız varsa Torosların her tarafı fosil yatağı.
Hititlerin, Roma ve özellikle Bizanslıların çok yoğun izleri var bu coğrafyada. Derbe İncil'de de adı geçen önemli antik şehirlerden biri.

Karaman Oğulları 13 yy. da Moğol istilaları başlayınca Anadolu'ya gelirler. Selçuklu Sultanı I.Alaeddin Keykubat, Karaman Boyunu Ermenek civarına yerleştirir. Boyun başında Nûüre Sûfi vardır. Gözüpek, savaşçı bir önderdir. Bu yüzden Türkmenler arasında büyük bir ünü vardır. Karaman oğulları devletinin temelini o atar. Oğlu Kerimüddin Karaman Bey bu dağlık bölgede hızla nüfuzunu genişletir. Selçukluların Moğol esareti altında olması onun için bir şanstır sanki. Selçuklularla sık sık savaşırlar. Mehmet Bey 1277 yılında Konya'yı alarak ünlü fermanını yayınlar.
"Bu günden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk Dilinden başka dil kullanmayacaktır."

Selçuklu kendi dilini unutmuş Farsçayı, Arapçayı baştacı etmiştir.
Osmanlılarda ilk savaş Karaman Beyi Alâüddin Ali Bey'le Osmanlı Sultanı I.Murad döneminde olmuş. Bu savaşlar kesintilerle yıllarca sürmüş 1774 yılında Karaman ülkesi tamamen Osmanlı hakimiyetine geçmiş.

Gezide ilk durağımız olan Karaman Kalesi'ni Osmanlılar savaş sırasında yıkmışlar ama sonradan yeniden yapmışlar. Kale geçmişten günümüze gelen en büyük kalelerden biri ve sağlam durumda. Sanayi bölgesi, Yunus Emre Camisi, (Kirişçi Baba Tekkesi) Hatuniye Medresesi gezginleri büyüledi. Gezi boyunca Karaman Belediye Başkanı ve başkan yardımcısı yanımızdan ayrılmadılar ve gezdiğimiz yerler hakkında bilgi verdiler. Karaman'da gezmeye değer yerlerden biride müze. Burada Karaman bölgesinde çıkarılan antik eserler sergileniyor. Manazan Mağaralarından çıkarılan bir kadın iskeletide tarihin canlı bir tanığı gibi müzede segileniyor.

Çok değerli, ünlü insanlar yetiştirmiş bir şehir Karaman. M. Kemaş Atatürk'ün ataları Taşkale (Kızıllar) den göçmüşler Rumeliye. İsmail Hacı Yaylasında Yunus Emre'nin atalarının izleri hala duruyor. Bahaeddin Veled'in uzun Konya yolculuğunda ilk durağı Karaman'dır. Eşi Mümine Hatun burada evlenmiş, iki çocuğu olmuştur. Ulusunun diline ilk sahip çıkan bey Karaman oğlu Mehmet Beydir. Kurtuluş savaşımızın en önemli komutanı Kazım Karabekir Paşa, Şeyh Edebali, Dursun Fakih, dünyanın en büyük denizcilerinden biri olan Piri Reis, Molla Şemsettin Fenari, Gufrani, Mehmet Çınarlı, ünlü şair Bekir Sıtkı Erdoğan ve Ahmet Tufan Şentürk Karaman'ın yetiştirdiği ünlülerden bazılarıdır.

A.Tufan Şentürk'ün dizeleriyle noktalayalım sözü.

"Karaman kalesine çıkıp seslensem
sesim yankı yapar, Toroslar'da ovalarda
Selam desem kuşa kurda, tüm insanlara
Sesimi ulu Mevlana duyar
Derviş Yunus duyar
KARAMANOĞLU MEHMET BEY
Sonra KARACAOĞLAN duyar."


KARAMAN

Bekir Sıtkı Erdoğan*

Karaman'a hasretliğim,
Üzüle üzüle bitmez
Yollar bir ip, dağlar düğüm
Çözüle çözüle bitmez...

Sabah erkekler işine,
Döner akşamın beşine
Güğümler çeşme başına
Dizile dizile bitmez

Biçim biçim fistanları
Dile gelmez destanları
Güz gelince bostanları,
Bozula bozula bitmez

Kalesi tek bir şaheser,
Hatuna dilsizdir, susar,
Mansur Dede, Abbas, Hisar
Gezile gezile bitmez...

Kırmale yolların sonu
Şamkapı'ya bakar yönü
Kırmale'den öte yanı,
Kazıla kazıla bitmez...

Git, gör İmaret'i mana,
Kimler geçmiş zaman zaman
Velhasıl şu Karaman,
Yazıla yazıla bitmez...
------
* Bekir Sıtkı Erdoğan; 1926 yılında Karaman'da doğdu. İlk tahisilini Karaman'da yapan B. Sıtkı Erdoğan 1496 yılında Kuleli Askeri Lisesi'ni 1949 yılında Harp Okulunu bitirdi. Subaylığı sırasında Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesini bitiren Bekir Sıtkı Erdoğan kendisini şiire verdi. "Bir Yağmur Başladı", "Dostlar Başına" ve "50. Yıl Marşı" adlı eserleri vardır.

Karaman-17 Eylül 2005

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.