KONYA - KAYSERİ VE REFİK TUZCUOĞLU

KONYA - KAYSERİ VE REFİK TUZCUOĞLU

TYB Konya Şubesi'nin mutad gezilerinden birisi 22 Eylül Cumartesi günü Kayseri'ye yapıldı. Pek çok güzelliğin yanısıra -kendi adıma konuşacak olursam-...

A+A-
TYB Konya Şubesi'nin mutad gezilerinden birisi 22 Eylül Cumartesi günü Kayseri'ye yapıldı. Pek çok güzelliğin yanısıra -kendi adıma konuşacak olursam- sitemlendiğim anlar da oldu. Ancak, sitemim bir taneyse, ruh coşkunluklarımız ve memnuniyetlerimiz onlarcaydı bu gezide...

İnsanların ruh ikizi olduğu gibi şehirlerin de ruh ikizi olduğunu, dolayısıyla Kayseri ve Konya'nın ruh ikizi olduklarını hissettim Kayseri'nin sokaklarını, caddelerini, tarihi eserlerini, türbelerini gezerken. (Bir parantez içini de söylemeden geçemeyeceğim; Kayseri, Konya'mız gibi tarihi eserlerini hak yok etmemiş, sahip çıkıp bugüne kadar yaşatmış. Bu yaşatılan tarihi zenginliğe gıpta ettim ama yazımın konusu tarihi eserler değil)

Kayseri'de her adım, her soluk Konya'daymış hissi veriyor insana. Bir de eski Meram Belediye Başkanımız Refik Tuzcuoğlu'nu görünce hepten Konya'daymış hissini yaşadık. Refik Tuzcuoğlu şu anda, Kayseri Büyükşehir Belediyesi BEF Genel Koordinatörü, aynı zamanda Başkan Özhaseki'ye siyasi ve basın gibi alanlarda danışmanlık yapıyor. Tuzcuoğlu, Büyükşehir Belediyesi bünyesinde hazırladıkları, Erciyes Dağı'ndaki projeleri olan ve yaklaşık 2 bin metrekare kapalı alanı, 2 bin kişi kapasitesiyle hayata geçirdikleri Kardanadam Tesisleri'nde, TYB Konya Şubesi ile biraraya geldi. Başka programlarını iptal ederek uzunca bir zamanını TYB Konya Şubesi üyelerine ayırdı. Sorular, cevaplar sohbetvari geçti. Refik Tuzcuoğlu'nun Kayseri Büyükşehir Belediyesi'yle birlikte gerçekleştirdiği hizmetler göz kamaştırıcıydı. Hayata geçirdikleri projelerin yanısıra geçirilecek olanlarından da bazılarını anlattı. Ne var ki, Kayseri'deki hizmetlerin hiçbirisini kendisine maletmiyor, "Başkanımızla, ekibimizle birlikte başardık" diyordu. İçimden, "Başkan bunları neden Konya'dayken yapmadı? En basiti, şu anda içinde ağırlandığımız tesis... Başkan neden böyle bir tesisi Meram'a kazandırmadı?" diye düşündüm. Tabii sormadan da edemedim. Açıklamalarına hak vermemek mümkün değildi.
Meram'ın imkanlarının kısıtlı olduğundan, kaynak yapısındaki ciddi problemlerden, o dönemin koşullarında kaynak üretme güçlüğünden bahsetti. Meram'ın satacak çok fazla arsasının olmadığını, oysa belediyelerin gelir kaynaklarının büyük bir kısmını arsa üzerinden temin ettiğini söyledi. Hâl böyle olunca, ekonomik özgürlük olmayınca; özgür iradeyi ortaya koymak, bu kronik problemi çözmek zor elbette. Yine de Meram'da bütün zorluklara rağmen, birçok kentsel dönüşüm hamlesi başlatıp sonuçlandıran, Çaybaşı bölgesi, Toki konutları, 100'ü aşkın yeşil alan ve park düzenlemesi, Et balık kentsel dönüşüm projesi, Meram'a nefes aldıracak yeni yollar gibi pek çok hizmetler veren Başkan'a teşekkür ediyoruz. Konya'mıza bir çivi çakan başımızın tacıdır.

O zamandan hatırlıyoruz ki, Et-balık'ın alınması, Tapu-Kadastro'nun karşısı(teknik bir başarıydı), Şükrü Doruk'un yerinin Meram Belediyesi'ne kazandırılması gibi değerli on binlerce metrekarelik alanın Meram Belediyesi'ne kazandırılması, pek çok yatırım için alt hapı hazırlanması elbette başarıydı. Neticede gördüklerimiz ve kanaatlerimiz; Refik Tuzcuoğlu'na Kayseri Belediyesi güzel imkanlar sunmuş, Başkan Tuzcuoğlu da başarmış. Konya'mızdayken kıt imkanlar dahilinde yaptıklarının yanısıra kaynak oluşturma, kaynağa dönüştürme sürecini de yaşayan Başkan'da dikkatimi çeken ve takdir ettiğim nokta ise, "bu kaynakları hazırlayıp, yeniden kaynaklara dönüştürülmesi gereklidir" düşüncesiyle hareket etmesi, "ben kaynak ürettim, isim yapan yeni Belediye" oldu, iddiasında asla bulunmaması"ydı, konuşması boyunca hiçbir sitem ve suçlamada bulunmadı, kendisine yakışanı yaptı.

Kayseri Belediye Başkanı'nın Kayseri'yi ihya ettiği, 20 yıldır peşpeşe başkan seçildiği, vatandaşın söyledikleri. Halktan kişiler, "Başkan, 'Eski stadyumu satıp, belediye bütçesinden hiç harcama yapmadan başka yatırımlar yapalım mı?' diye sordu. Hepimiz istedik. Sattı ve o paraya pek çok yatırım yaptı' dediler. "Yerliye mi, yabancıya mı sattı?" sorum üzerine, "Fransızlara sattı" dendi. İşte sitemim buradaydı. Benim sitemim Türkiye geneline aslında. Gönül isterdi ki, topraklarımız, kurumlarımız, fabrikalarımız... bir Türk'e satılsın ve "yabancıya devredilemez" şerhi düşülsün...
Zira yabancılara mülk satışının önünü açan yasa ile toprak satışı 25 dönümden 600 dönüme çıkartılmasının ardından yabancılar-özellikle dünyanın ilk dört zengini Türkiye'de hızla arazi toplamaya başladı. Her bölgeden milyonlarca metrekare arazimiz yabancılara satıldı ve satılmaya devam ediyor.

Bu çok üzücü. Tıpkı şuna benziyor. Bir eviniz var. Bir yabancıya sattınız, o yabancıdan aldığınız parayı artık sizin olmayan evin fayansına, parkesine, dolabına vs harcıyorsunuz ve evin hâlâ sizin olduğu yanılsaması içinde, "evim çok güzel oldu" diye mutlu oluyorsunuz. Türkiye de çok güzel şeyler yapıldı. Fabrikalar, barajlar, yollar, parklar, binalar... Ama ne kadarı bizim? Ne kadarı bizim kalabilecek?

Gezi programında olmamasına rağmen ricam üzerine Seyyid Burhaneddin Tirmizi'nin Türbesi'ni ziyaret etmeyi de programa ekleyen TYB Konya Şubesi Başkanı M.Ali Köseoğlu'na, TYB Kayseri Şubesi Başkanı Ahmet İlhan'a, Kayseri Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ve Eski Meram Belediye Başkanımız Refik Tuzcuoğlu'na Kayseri gezisi ve mihmandarlıkları için teşekkürler ediyoruz. Sırları Bilen olarak anılan Seyyid Burhaneddin hakkındaki yazımı gelecek hafta paylaşmak niyazıyla; "Aşkınız Cemâl olsun/Gönlünüz o aşkla dolsun/Eyvallah! Yâ! Hû!" diyorum.
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.