
KONYA TYB
Konya TYB kültürel etkinlikte hız kesmiyorGeçtiğimiz 24 Mart Cumartesi günü İl Halk Kütüphanesi Salonu'nda TYB'nin düzenlemiş olduğu "Aşıklar Atışıyor"...
A+A-
Konya TYB kültürel etkinlikte hız kesmiyor
Geçtiğimiz 24 Mart Cumartesi günü İl Halk Kütüphanesi Salonu'nda TYB'nin düzenlemiş olduğu "Aşıklar Atışıyor" adlı mutat program vardı. Konya Büyükşehir Belediyesi'nin gelenekselleştirdiği Aşıklar Bayramı programının 44.'sü Mevlana Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilmişti. Bunun gölgesinde başlayan TYB'nin programına katılım az olur diye düşünüyorduk ki; birde ne görelim? Geçmişe nazire edercesine eski programlardan daha fazla bir katılım gerçekleştirmişti Konyalılar... Ben bu durumu görünce; demek ki dedim: Türk Milleti, Konya insanı kültüre aç, geçmiş kültürünü seviyor ve o geçmişin daima yaşatılmasını istiyor. Bunun başka izahı olmazdı. Bu geleneksel kültürümüzü devam ettirmekte olan âşıklarımızın bir de organizatörü olması gerekti. İşte o da vardı: Geçmiş kültürümüze gönül vermiş, Türk gelenek göreneklerini yeni nesillere aktarmak ve devamını sağlayabilmek için elinden gelen her türlü gayreti çabayı göstermekte olan Selçuk Üniversitesi Türk Halk Edebiyatı Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr Aziz Ayva Hoca. Kendisini hem tebrik ediyor hem de kendisine gönül dolusu sevgilerimi sunuyorum. Kalabalık katılımcıların arasında Konya Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, TYB Konya Şube Başkanı M. Ali Köseoğlu ile birçok yazar, şair ve talebe vardı.
Programın başlamasına az bir süre kalmıştı içeri girdiğimde... Hemen beni karşılayan Aziz Hoca'm "Öne otur abi, seninle işim var" deyiverdi. Doğrusu bu ani sözden azıcık ürktüm. Derken; Sevgili Ahmet Güldağ Abi yanında yer gösterdi. Daha yanına ilişirken "Hani senin sazın İsmailciğim? Bugün atışma günü" demez mi? "Abi, ben sazsız ozanım, ben onu çalamam" dedim, güldü. "Sen söz ustasısın, sözünle atışırsın" dedi. "Sağolsun moralim düzeldi" diyecektim ki Aziz Hoca'm programı sunmak için mikrofonun başına geçti ve günün önemini ve aşıkları saydıktan sonra benimle birlikte 3-4 arkadaşımızın ismi okudu. "Bu arkadaşlarımız da birer şiirle programda yer alacaklar" deyiverdi. Oysa böyle bir şey benim hiç aklımda yoktu, hazırlığım da yoktu...
Eee çare yok artık. Ok yaydan çıkmış, ismimiz açıklanmıştı. Bu iş mutlaka olacaktı.
Bu programa çok değerli aşıklarımız katılmışlardı. Programda İsrafil Taştan, Muhsin Yaralı Zafer Kazancı gibi doğu illerinden gelen aşıklarımızın yanı sıra Konya'mızın yetiştirdiği değerli saz ve söz ustaları Aşık Ataroğlu, Aşık Özhani, Aşık Ali Zikriyar ve Aşık Yağız Ozan da yerlerini almıştı. İlk olarak bu programın hazırlanmasında büyük katkısı olduğunu duyduğum Yağız Ozan Arif Yıldırım ile yine genç Aşık Zafer Kazancı "Hoş geldiniz" dediler dinleyenlere. Aziz Hoca arada bir sazsız aşıklara söz verip şiirler okutuyordu. Ardından aşıklar defalarca sahnede yer alarak türkü söylediler, hikayeli şiirleştirdikleri, anıları anlattılar, atıştılar. Yaklaşık 3 saat gibi bir zamanda dinleyenlere keyifli dakikalar yaşattılar. Usta saz ve söz ustamız Ataroğlu, aşıklara verdiği zor ayaklar ile onları adeta denemeye tabi tutarken, o usta aşıklar da biz bu konunun ustasıyız edasıyla işlerinin ehli olduklarını başarı ile gösterdiler. Atışmalar sırasında en hoş durum ise; birbirlerinin kelliklerini, körlüklerini yüzlerine vurmaları ve sonunda birbirlerine sarılmalarıydı. Program sonunda aşıkların birlikte söyledikleri kahramanlık ve mertlik türküleri ise ülke birliğine bir delaletti... Aşıkların saz ve söze verdikleri araları güzel şiirleri ile süsleyen Şevki Çobanoğlu, İbrahim Demirtaş Saffet Arıcı, Veli Kırboğa ve ben İsmail Detseli programın süsleri idik.
Haa kendimi unutuyordum; Aziz Hoca'm ismimi okuyunca ne okuyayım diye düşündüm ve elimde kalem kağıt dilimde ise söz çoktu. Hemen sarıldım kaleme ve başladım yazmaya... Bu bizim aşıkların yanında diğer illerden gelmiş aşıklar vardı. Bize de söz verilecekti. Ben de onlara hoşgeldin diyeyim hem de köyümdeki aşıklık hatıralarından bir şeyler anlatayım dedim ve hemen oracıkta 9 tane doğaçlama dörtlük yazıverdim. Aziz Hoca'm "Detseli sahneye" dedi, sevinerek çıktım ve âşık kardeşlerimi çok sevdiğimi aynı damarın bende de olduğunu kısaca anlattıktan sonra 1900 lü yıllarda köyümde yaşamış olan Aşık Ali Hoca'dan bir iki kıssa anlattım.
Kıssalar şöyleydi; Ali Hoca'ma iki yabancı aşık imtihan olmak bahanesi ile misafir olurlar. Yemekten sonra aşıklar "İşimiz var Ali Hoca'm, biz gideceğiz ancak yemeğin duasını saz söz ile yapsak olur mu?" "Olurrr" der Ali Hoca'm. Aşığın biri sazını alır derki:
"Aman amannn
Gökte uçar kuş değil,
Kanadı serttir taş değil der". İkinci aşık alır sazı
"Altı ayağı onun dördü yerde yürür
İkisi de boş değil" deyince Ali Hoca'm alır asılı duran sazını şöyle cevaplar:
"O ikisi de B.k yuvarlar" der. Meğer aşıklar Ali Emmi'ye bok böcüsünü soruyorlarmış ve "İmtihanı kazandın aşık. Ver elini öpelim" deyip giderler.
İkinci konu. Köye bir eşkıya gelir. Akşam yandaşları ile toplanıp alem yapacaklardır. "Çalıp söyleyen biri varsa çağırın" der misafir eşkıya. Ali Emmi'yi çağırıp gelirler. Çalmasını söylerler Ali Emmi bozuk iş yapan adamları sevmediği için "çalamam" deyip itiraz edince yandaşları, "Sen bir görün korkudan belki çalar derler" Adam Ali Emmi'yi azarlar ve "Çal ulan seni keserim biçerim" deyince; Ali Emmi saza sarılır ve şöyle der: (daha çok ama ben bir dörtlük yazacağım)
"Aman amannn
Nerede bir puşt görürsen
Sakalına bir tarak vuruver gitsin
Baktın ki o puşt seni dövecek
Bu puştun bacısını seviver gitsin
Onun defterini dürüver gitsin der.
Eşkıya sorar: "yanındakilere bu hak aşığımıdır? Evet, öyle ise adamı niye azar ettirdiniz? Adam bana söylemedik laf koymadı" der ve gece vakti köyü terk edip gider. Bu güzel programın sonunda TYB Konya Şubesi Başkanı M. Ali Köseoğlu bir jest yaparak Aydınlar Ocağı Konya Şubesi Başkanı Dr. Mustafa Güçlü ile beraber aşıkları birer plaketle ödüllendirdi.
İşte bana programda doğaçlama geliveren dörtlükler:
Boş gelmiştim ben buraya
Gemiyi oturmuşum karaya
Oturup bazen çadıra bazı saraya
Çalıp söyleyenler hoş geldiniz,
Ülkemizin her yerinden
Saz ile sözün değerinden
El edep alıp usta erlerinden
Bize sunanlar hoş geldiniz
Konya'mızın kültürü başka
Buraya uğrayan düşer aşka
Ben de saz çalsaydım keşke
Diyor bu ozan hoş geldiniz
Sazımı sordu Ahmet Güldağ
Geç oldu benden geçti o çağ
Konya'mdır bu aşıklara otağ
Sevgi vermeye hoşgeldiniz
Aziz Ayva Hoca'm düzenlemiş
Yağız Ozan çok emek vermiş
Yazarlar Birliği desteklemiş
Ne güzel olmuş hoşgeldiniz
Sizi dinleyenler hep size aşık
Tatlı olur saz ve söz ile atışık
Taşlamada ağza uymaz kaşık
Bunlar sizce kolay hoşgeldiniz
Başkan Mehmet Ali Köseoğlu
Hep aydınlıktır TYB nin yolu
Bu yıl da programlar dolu dolu
Bu kültür şehrine hoşgeldiniz
Aziz Hoca'm çok sıktın beni
Adeta kağıt zarfa soktun beni
Utancımdan yılacağım derken
Yüzüm ak çıktım hoşgeldiniz
Bu dörtlükler İsmail Ozan'dan
Selam size okuyandan yazandan
Bizarız hep aşıklar ara bozandan
Çalanlar dinleyenler kültür evine hoşgeldiniz
İSMAİL DETSELİ - MEMLEKET
Geçtiğimiz 24 Mart Cumartesi günü İl Halk Kütüphanesi Salonu'nda TYB'nin düzenlemiş olduğu "Aşıklar Atışıyor" adlı mutat program vardı. Konya Büyükşehir Belediyesi'nin gelenekselleştirdiği Aşıklar Bayramı programının 44.'sü Mevlana Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilmişti. Bunun gölgesinde başlayan TYB'nin programına katılım az olur diye düşünüyorduk ki; birde ne görelim? Geçmişe nazire edercesine eski programlardan daha fazla bir katılım gerçekleştirmişti Konyalılar... Ben bu durumu görünce; demek ki dedim: Türk Milleti, Konya insanı kültüre aç, geçmiş kültürünü seviyor ve o geçmişin daima yaşatılmasını istiyor. Bunun başka izahı olmazdı. Bu geleneksel kültürümüzü devam ettirmekte olan âşıklarımızın bir de organizatörü olması gerekti. İşte o da vardı: Geçmiş kültürümüze gönül vermiş, Türk gelenek göreneklerini yeni nesillere aktarmak ve devamını sağlayabilmek için elinden gelen her türlü gayreti çabayı göstermekte olan Selçuk Üniversitesi Türk Halk Edebiyatı Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr Aziz Ayva Hoca. Kendisini hem tebrik ediyor hem de kendisine gönül dolusu sevgilerimi sunuyorum. Kalabalık katılımcıların arasında Konya Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, TYB Konya Şube Başkanı M. Ali Köseoğlu ile birçok yazar, şair ve talebe vardı.
Programın başlamasına az bir süre kalmıştı içeri girdiğimde... Hemen beni karşılayan Aziz Hoca'm "Öne otur abi, seninle işim var" deyiverdi. Doğrusu bu ani sözden azıcık ürktüm. Derken; Sevgili Ahmet Güldağ Abi yanında yer gösterdi. Daha yanına ilişirken "Hani senin sazın İsmailciğim? Bugün atışma günü" demez mi? "Abi, ben sazsız ozanım, ben onu çalamam" dedim, güldü. "Sen söz ustasısın, sözünle atışırsın" dedi. "Sağolsun moralim düzeldi" diyecektim ki Aziz Hoca'm programı sunmak için mikrofonun başına geçti ve günün önemini ve aşıkları saydıktan sonra benimle birlikte 3-4 arkadaşımızın ismi okudu. "Bu arkadaşlarımız da birer şiirle programda yer alacaklar" deyiverdi. Oysa böyle bir şey benim hiç aklımda yoktu, hazırlığım da yoktu...
Eee çare yok artık. Ok yaydan çıkmış, ismimiz açıklanmıştı. Bu iş mutlaka olacaktı.
Bu programa çok değerli aşıklarımız katılmışlardı. Programda İsrafil Taştan, Muhsin Yaralı Zafer Kazancı gibi doğu illerinden gelen aşıklarımızın yanı sıra Konya'mızın yetiştirdiği değerli saz ve söz ustaları Aşık Ataroğlu, Aşık Özhani, Aşık Ali Zikriyar ve Aşık Yağız Ozan da yerlerini almıştı. İlk olarak bu programın hazırlanmasında büyük katkısı olduğunu duyduğum Yağız Ozan Arif Yıldırım ile yine genç Aşık Zafer Kazancı "Hoş geldiniz" dediler dinleyenlere. Aziz Hoca arada bir sazsız aşıklara söz verip şiirler okutuyordu. Ardından aşıklar defalarca sahnede yer alarak türkü söylediler, hikayeli şiirleştirdikleri, anıları anlattılar, atıştılar. Yaklaşık 3 saat gibi bir zamanda dinleyenlere keyifli dakikalar yaşattılar. Usta saz ve söz ustamız Ataroğlu, aşıklara verdiği zor ayaklar ile onları adeta denemeye tabi tutarken, o usta aşıklar da biz bu konunun ustasıyız edasıyla işlerinin ehli olduklarını başarı ile gösterdiler. Atışmalar sırasında en hoş durum ise; birbirlerinin kelliklerini, körlüklerini yüzlerine vurmaları ve sonunda birbirlerine sarılmalarıydı. Program sonunda aşıkların birlikte söyledikleri kahramanlık ve mertlik türküleri ise ülke birliğine bir delaletti... Aşıkların saz ve söze verdikleri araları güzel şiirleri ile süsleyen Şevki Çobanoğlu, İbrahim Demirtaş Saffet Arıcı, Veli Kırboğa ve ben İsmail Detseli programın süsleri idik.
Haa kendimi unutuyordum; Aziz Hoca'm ismimi okuyunca ne okuyayım diye düşündüm ve elimde kalem kağıt dilimde ise söz çoktu. Hemen sarıldım kaleme ve başladım yazmaya... Bu bizim aşıkların yanında diğer illerden gelmiş aşıklar vardı. Bize de söz verilecekti. Ben de onlara hoşgeldin diyeyim hem de köyümdeki aşıklık hatıralarından bir şeyler anlatayım dedim ve hemen oracıkta 9 tane doğaçlama dörtlük yazıverdim. Aziz Hoca'm "Detseli sahneye" dedi, sevinerek çıktım ve âşık kardeşlerimi çok sevdiğimi aynı damarın bende de olduğunu kısaca anlattıktan sonra 1900 lü yıllarda köyümde yaşamış olan Aşık Ali Hoca'dan bir iki kıssa anlattım.
Kıssalar şöyleydi; Ali Hoca'ma iki yabancı aşık imtihan olmak bahanesi ile misafir olurlar. Yemekten sonra aşıklar "İşimiz var Ali Hoca'm, biz gideceğiz ancak yemeğin duasını saz söz ile yapsak olur mu?" "Olurrr" der Ali Hoca'm. Aşığın biri sazını alır derki:
"Aman amannn
Gökte uçar kuş değil,
Kanadı serttir taş değil der". İkinci aşık alır sazı
"Altı ayağı onun dördü yerde yürür
İkisi de boş değil" deyince Ali Hoca'm alır asılı duran sazını şöyle cevaplar:
"O ikisi de B.k yuvarlar" der. Meğer aşıklar Ali Emmi'ye bok böcüsünü soruyorlarmış ve "İmtihanı kazandın aşık. Ver elini öpelim" deyip giderler.
İkinci konu. Köye bir eşkıya gelir. Akşam yandaşları ile toplanıp alem yapacaklardır. "Çalıp söyleyen biri varsa çağırın" der misafir eşkıya. Ali Emmi'yi çağırıp gelirler. Çalmasını söylerler Ali Emmi bozuk iş yapan adamları sevmediği için "çalamam" deyip itiraz edince yandaşları, "Sen bir görün korkudan belki çalar derler" Adam Ali Emmi'yi azarlar ve "Çal ulan seni keserim biçerim" deyince; Ali Emmi saza sarılır ve şöyle der: (daha çok ama ben bir dörtlük yazacağım)
"Aman amannn
Nerede bir puşt görürsen
Sakalına bir tarak vuruver gitsin
Baktın ki o puşt seni dövecek
Bu puştun bacısını seviver gitsin
Onun defterini dürüver gitsin der.
Eşkıya sorar: "yanındakilere bu hak aşığımıdır? Evet, öyle ise adamı niye azar ettirdiniz? Adam bana söylemedik laf koymadı" der ve gece vakti köyü terk edip gider. Bu güzel programın sonunda TYB Konya Şubesi Başkanı M. Ali Köseoğlu bir jest yaparak Aydınlar Ocağı Konya Şubesi Başkanı Dr. Mustafa Güçlü ile beraber aşıkları birer plaketle ödüllendirdi.
İşte bana programda doğaçlama geliveren dörtlükler:
Boş gelmiştim ben buraya
Gemiyi oturmuşum karaya
Oturup bazen çadıra bazı saraya
Çalıp söyleyenler hoş geldiniz,
Ülkemizin her yerinden
Saz ile sözün değerinden
El edep alıp usta erlerinden
Bize sunanlar hoş geldiniz
Konya'mızın kültürü başka
Buraya uğrayan düşer aşka
Ben de saz çalsaydım keşke
Diyor bu ozan hoş geldiniz
Sazımı sordu Ahmet Güldağ
Geç oldu benden geçti o çağ
Konya'mdır bu aşıklara otağ
Sevgi vermeye hoşgeldiniz
Aziz Ayva Hoca'm düzenlemiş
Yağız Ozan çok emek vermiş
Yazarlar Birliği desteklemiş
Ne güzel olmuş hoşgeldiniz
Sizi dinleyenler hep size aşık
Tatlı olur saz ve söz ile atışık
Taşlamada ağza uymaz kaşık
Bunlar sizce kolay hoşgeldiniz
Başkan Mehmet Ali Köseoğlu
Hep aydınlıktır TYB nin yolu
Bu yıl da programlar dolu dolu
Bu kültür şehrine hoşgeldiniz
Aziz Hoca'm çok sıktın beni
Adeta kağıt zarfa soktun beni
Utancımdan yılacağım derken
Yüzüm ak çıktım hoşgeldiniz
Bu dörtlükler İsmail Ozan'dan
Selam size okuyandan yazandan
Bizarız hep aşıklar ara bozandan
Çalanlar dinleyenler kültür evine hoşgeldiniz
İSMAİL DETSELİ - MEMLEKET
Önceki ve Sonraki Haberler
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.