Konya'dan Filistin'e selam

Konya'dan Filistin'e selam

7 Mart Günü TYB Konya Şubesinin davetlisi olarak Konya'daydık. Çokça niyet etmeme rağmen daha önce Konya'ya gitmek bir türlü nasip olmamıştı. "Filistin...

A+A-

7 Mart Günü TYB Konya Şubesinin davetlisi olarak Konya'daydık. Çokça niyet etmeme rağmen daha önce Konya'ya gitmek bir türlü nasip olmamıştı. "Filistin Günü" gibi oldukça anlamlı bir daveti kıramazdık. Hele hele bir grup dostun orada olduğunu bilip de gitmemek hiç olmazdı. Vural Kaya, Abdullah Harmancı, Mehmet Akif Kur çay, M. Ali Köseoğlu gibi isimler yazdıklarını ilgiyle takip ettiğimiz; ama aradaki fiziki mesafeden dolayı öyle sık görüşemediklerimiz arasındaydı. Konya'da bu arkadaşlarla görüşme fırsatı yakaladık. Her ne kadar daha önce Konya'yı gezip görmesem de muhayyilemde hep bir Konya fotoğrafı vardı. Gidip yerinde gördüğüm Konya zihnimdeki bu fotoğrafın eksik yönlerini tamamladı. Yaptıkları ve yazdıklarıyla tanıdığımız Konya'nın bu güzel insanları aynı zamanda bu şehre klişeleşmiş anlamının dışında yeni anlamlar katmışlardı. Özellikle Konya'nın Yazarlar Birliği emsallerine örnek olacak şekilde hareketli ve heyecanlı faaliyetlere imza atıyor. 2009 Kültürel Etkinlik Programına göz gezdirdiğimizde İstanbul ve Ankara'nın bile cesaret edemediği yoğunlukta programları n takvime bağlandığını gördük. Bu etkinlikler içerisinde 'Su Medeniyeti Sempozyumu'ndan Nurettin Topçu Okumaları'na, Derviş Zaim'li Sinema Oturumları'ndan 30.S anat Yılında Hasan Aycın Çizgileri programına kadar çok çeşitli ve renkli etkinliklere yer veriliyor.

Yazarlar Birliği Konya şubesi bu heyecan ve eforu nerden alıyor diye soracak olursanız, başta başkan Ahmet Köseoğlu olmak üzere içlerinde İbrahim Demirci, Vural Kaya, Mehmet Harmancı, Abdullah Harmancı, M. Akif Kuruçay, M. Ali Köseoğlu gibi isimleri söylemiş olmam yeterlidir sanırım. Ahmet Köseoğlu gerçekten yerinde duramayan birisi. Sürekli yeni bir şeyler yapmak için oradan oraya koşuşturuyor. Yazınsal anlamda Konya'ya dair yazdığı inceleme araştırma yönlü eserleriyle tanınıyor. En son iki sene evvel Ebabil yayınlarından Kendini Koruyan Şehir kitabı çıktı. Evet, Konya bir şehir olarak kendini koruyor elbette; ama bu çalışmaları da şehri korumak adına ortaya konulan girişimlerden saymamız gerekir. Şehir kendini işte bu kültürel korunaklar sayesinde koruyor. Konya'dan Gazze'ye gönderilen selam, sallanan el gibi.

Alaaddin Tepesi'nde, Aladdin Keykubat Salonu'nda gerçekleştirilen "Şairlerin Filistin'i'" programı bu duyarlık ve samimiyet içerisindeydi. Programa katılan şairler Siyonizm'e öfkenin hiç soğumaması için okudukları şiirleri taş niyetine İsrail'e fırlattılar. "Şairlerin Filistini" programının mimarı Prof. Dr. Nazmi Zengin bu teşebbüs ve katkılarından dolayı fazlasıyla kutlanmayı hak ediyor.

7 Mart akşamı söyleşi için şair dostumuz Vural Kaya'nın açtığı kültür- edebiyat ve sohbet ortamı Endülüs Kahve'deydik. Şiir serüvenimizin yanı sıra, edebiyat dergiciliği, taşra-merkez ayrışması, edebiyat ortamlarının ıssızlığı, şiir ve hakikat ilişkisi gibi konular geniş okuyucu katılımıyla konuşuldu. Adem Turan, Sıddık Ertaş, M. Akif Kuruçay ve M. Ali Köseoğlu söyleşiye farklı yaklaşımlarla renk kattılar. Millî Gazete düşünce sayfasının genç yazarlarından İsmail Şakıma, Sait Mermer, Orhan Gazi Gökçe, Recep Ayık da oradaydılar. Onlarla hem daha geniş konuşma fırsatı bulduk, hem de bu arkadaşların burada bulunmasından dolayı Konya adına sevinip mutlu olduk. Ellerimize tutuşturdukları dergilere-özellikle fanzinlere- sımsıkı yapıştık. Ne 'Gözlerin Maverası Gözardı' dergisini göz ardı ettik, ne 'Hanzala' ve ' Perde' yi.

Konya'dan İstanbul nasıl görünüyor? Vural Kaya bize Endülüs Kahve'de bir pencere açtı. Bu pencerenin tülünü aralayarak bu soruya cevap bulmaya çalıştık. Aynı zamanda İstanbul'dan Konya ve daha genel anlamda taşraya nasıl bakılmaktadır, Konya'dakilerin bu merakını gidermeye çalıştık. Bir önemli ayrıntıyı es geçmeden söyleyelim, Taşradaki insanlar İstanbul'u görmek isterler ve görebildikleri kadar görürler, İstanbul'dakiler ise taşraya sadece bakarlar. Çünkü taşra görülesi değil bakılası bir yerdir. Bu yargının kırılması gerektiğine inanıyorum. Ve bu inancımın Konya'da gerçekleştiğini gördüm. Konya'da öykünmeci değil vakarlı ve özümseyici bir okur-yazar kitlesi olduğunu fark ettim. Endülüs Kahve gibi ortamların bu oluşumda katkısı inkâr edilemez. Sürükleyici, yapay tartışmalardan kurtulup sahici gündemle buluşmak işte böyle sağlıklı üçüncü mekânlarla mümkün olabiliyor ancak.
Milli Gazete

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.