Veyis Güngör

Veyis Güngör

Kur'an-ı Kerim'e yapılan saldırı Avrupa demokrasisine yapılmıştır

A+A-

Kur’an-ı Kerim’e yapılan saldırı Avrupa demokrasisine yapılmıştır

2023 yılının ilk ayında, İsveç ve Hollanda’da İslam karşıtı olaylar yaşandı. 21 ocak günü İsveç’in başkenti Stockholm’deki Türk Büyükelçiliği binası önünde, mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim, aşırı sağcı Rasmus Paludan tarafından yakıldı. Hemen ardından, 22 ocak günü de, Lahey’de Kur’an-ı Kerim, Hollanda Pediga lideri Edwin Wagensveld tarafından, yırtıldı, parçalandı. Her iki olay polis gözetiminde gerçekleşti. ‘İfade özgürlüğü’ olarak nitelendi.

Yeni yılın ilk ayında, yaşanan bu çirkin olaylarla, İslamafobi tekrar Avrupa gündemine girmiş oldu. Provokatif ve aşağılık olaylar, Avrupa’da İslam karşıtlığı ve Müslüman düşmanlığını güncelleştirdi. Nefret fitili ateşlendi. Yaşananlar karşısında Türkiye Cumhuriyeti üst düzeyden sert tepkiler gösterdi. Diğer bazı İslam ülkeleri de tepkilerini dile getirdiler. Müslümanlardan da kınama tepkileri geldi.
Bunlar olurken, haklı olarak, Avrupa sağ duyusunun tepkisi merak konusuydu. Çünkü, biliyoruz ki, tüm Avrupa, İslam karşıtı olmayıp, Müslümanların inandığı kitabın yakılması ve yırtılmasına karşı olanlar da vardı. Nitekim öyle de oldu. Avrupalı siyasetçileri bir tarafa bırakırsak, sağ duyu sahibi akil kişilerden, Stockholm ve Lahey’de yaşanan aşağılık olayları kınayan yorumlar geldi. Bunlardan ikisini, aşağıda siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum.

Bu yorumlardan birisi, Hollanda’nın etkili günlük gazetelerinden Trouw’da, “Minare gölgesi” başlığı altında, İslam Dünyası hakkında yazılar yazan Arapça dili uzamanı Eildert Mulder’den geldi. Mulder geçen haftaki köşesinde “Köy delileri Kuran’a saldırdığında Hollanda ve İsveç neden müdahale etmedi?” başlığıyla sert bir yazı kaleme aldı.

İskandinavya'nın ve hatta tüm dünyanın kurtuluşunun, Müslümanların yok olmasıyla mümkün olacağına inanan Rasmus Paludan gibi köy delilerinin, maalesef Avrupa’nın her yerinde mevcut olduğuna dikkat çeken Eildert Mulder, acaba Holokonst’u kabul etmeyen bir Nazi’nin Stockholm’de, Anne Frank’ın günlüğünü, hem de polis korumasında, yakacağını duyurması karşısında, yakma izninin çıkıp çıkmayacağını çok merak ettiğini belirtiyor.

Dinlerin, kutsallık üzerinde tekelci olamayacaklarını, sekülerliğin de kutsalı olduğunu öne çıkaran Mulder, yorumunda şu ifadelere yer verdi: “Paludan, Kur'an yakmasıyla sadece Müslümanlara zarar vermedi. Avrupa için kutsal olan ifade özgürlüğünü, hem söz hem de eylem olarak lekeledi. Kişilerin görüşlerini özgürce ifade etmesini suiistimal etti. Sadist hareketiyle, ifade özgürlüğünü gözden düşürdü. Bunu hem de devletin desteğiyle yaparak, demokrasinin mihenk taşına zarar verdi.”

Diğer taraftan, AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Hollanda’daki farklı Yahudi kuruluşlarının temsilcileri, Lahey’de yaşanan Kur’an-ı Kerim’in yakılması olayına tepki gösterdiler. Haham Lody van de Kamp değerlendirmesinde: “Bu, ülkede yaşayan Müslümanlara karşı yapılan bir eylemdir ve bir nefrettir…,  …Böyle bir eylem sadece Müslümanlara hakaret değil, daha geniş çaplıdır. Dini inancı olan, hayat felsefesi olan herkese yönelik bir hakarettir. Birbirimize bu şekilde saygısızlık yaptığımız takdirde, herkesin onuru zedelenir. Tabii ki bu eylemin İslam topluluğunu daha çok incittiğini anlayabiliyorum” ifadelerine yer verdi. 

‘Dinler ve Hayat Felsefesi Platformu Başkanı’ olan bir başka liberal Haham, Albert Ringer de, yaptığı değerlendirmesinde, “Ülkedeki Müslümanlar, Yahudiler ve farklı etnik kökenliler bundan muzdarip. Bu durum ülkedeki huzur ve güvenliğimizi tehdit ediyor. Müslüman değilim ama, Kur’an bana hiçbir şey yapmadı. Kur’an kimseye zarar vermez. İnsanları neden bu şekilde kızdırma ihtiyacı duyuyorsun?” ifadelerine yer verdi.

Avrupa’daki sağ duyuyu örnekleyen yorumlardan da anlaşılacağı üzere, Avrupa’da, Kur’an-ı Kerim yakılması ve yırtılması gibi aşağılık olaylara karşı olanlar da var. Hatta sadece karşı olmakla yetinmeyip, devletin ve karar vericilerinin, bu nefret içeren, özellikle Müslümanları derinden yaralayan olaylara müdahale etmesi gerektiğine, ortak olmamasına dikkat çekiliyor. Avrupa düşüncesinin temel taşlarından, ifade özgürlüğünün dejenere edildiğini, dolayısıyla Avrupa demokrasisine dinamit konulduğunu düşünenler de mevcut. O halde, Müslümanların, hassaten Avrupa’daki Müslümanların, Avrupa’daki var olan bu sağ duyuyu iyi okumaları ve çok yönlü ilişkiler içinde olmaları gerekmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar