Niğde: İki adımlık yer

Niğde: İki adımlık yer

Yazarlar Birliği'nin kaçıncı gezisi bilmiyorum. 7-8 yıldan fazladır bildiğim "Yazılacak çok şeyimiz var" gezilerinde birinde olmazsa diğerinde bulunmaya...

A+A-

Yazarlar Birliği'nin kaçıncı gezisi bilmiyorum. 7-8 yıldan fazladır bildiğim "Yazılacak çok şeyimiz var" gezilerinde birinde olmazsa diğerinde bulunmaya çalışıyorum. TYB Konya Şube Başkanı M. Ali Köseoğlu'nun daveti ile bu kez rotanın Toroslar'ın yeşile doymuş bayırları olacağını zannediyordum ki, gezi programı ile yolculukta karşılaşınca kısa bir süre şaşkınlık yaşadım. İki güne hem tabiat hem de tarih sığdırılmıştı. Daha gitmeden ulu çamların gölgesinde şirin bir Anadolu kasabası hissini bende uyandıran Çamardı ilçesi, belki pazarını kaçırıp eşeğimizi Niğde'ye süreceğimiz Bor ve tabi ki Niğde şuracıkta, sabah çıkıp akşam dönülecek uzaklıkta bir yerdeydiler. Ancak bunca yaşımıza rağmen gitmemiş ve görmemiştik. Gitmesek de görmesek de bizim diyeceğimiz, tarihinden coğrafyasına, kurdundan kuşuna "bizim" diyeceğimiz şehirlerdi buralar. İnsan ve medeniyet mirasına saygımız, tabiata olan aşkımız bizi bu topraklara çekmişti. Ortak kültürel değerlere sahip bu şehirlerde bize benzeyen bizi saran, bizi bağrına basan insanlarla buluşmak, hasbihal etmek, tarihe not düşmek ise bir başka güzeldi.

Bor'da Başkan Sıtkı Erat, Niğde'den koşup gelen Milli Eğitim Müdürü Celalettin Ekici ve Müdür Yardımcısı Yusuf Ekinci bizi hiçbir mekanda yalnız bırakmadılar. 7'den 70'e Konyalı misafirler olarak ağır misafir nasıl ağırlanırsa öyle ağırlandık. Aladağlar'ın eteğinden büngüldeyen Ecemiş Çayı'nın elinizi ayağınızı daldırdığınızda bıçak gibi kesen suyunda soluklanmak, birkaç yudum içivermek hepimize ilaç gibi gelmişti. Tertemiz havanın ciğerlerinize dolup boşalmasıyla bedeninizde duyduğunuz ferahlık ve yaşama sevinci tarif edilemez. Çamların ve dağların ardındaki şirin ilçenin çok genç ama çok beyefendi kaymakamı Mehmet Fevzi Dönmez'in samimi ve dostane ilgisi anlatılamazdı. Alışılmış protokol mesafesinin devre dışı kaldığını görmenin mutluluğudur bazen. Bazen de kaymakamlık esvabını çıkarıp köylülerle sanki içlerinden biri gibi olmanın keyfini çıkarmaktır. Mehmet Fevzi Dönmez, ilk görev yeri olan Çamardı'ndan ayrılık zamanı geldiği haberini bizimle paylaşırken de Mahmatlı köyünün güzel insanlarıyla selamlaşırken de devlet adamından çok hizmet adamı olduğunu gösteriyordu bizlere...

Bor'un pazarı geçmeden yetişmek istiyoruz. Hoş pazarın hangi gün kurulduğunu da bilmiyoruz. Bor'da Belediye Başkanı Sıtkı Erat ve Niğde'de uzun yıllar eğitimcilik yapan, kültürel ve edebi ortamların daimi insanı KOP Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü hemşerimiz H. İbrahim Tongur, Niğde Milli Eğitim Müdürü Celalettin Bey, Müdür Yardımcısı Yusuf Bey'le birlikte Üstünpark'ın asırlık çınarları, selvileri altında keyifli bir sohbet yaptık. Bir yemek aralığında geçen sohbetin konusu Bor ve Borlu insanlar oldu. Siyasetçilerle kültür ve edebiyattan çok siyaset konuşmak da sohbetin doğası gereğidir. Sıtkı Bey, diğer belediye başkanlarından farklı olarak bir yazar olmasa da okumayı ve okuyanı, yazanı çok seviyor. Bor'un manevi önderlerine, kültür adamlarına sahip çıkıyor, bu insanların şehrin tanıtımına hem kaynaklık hem de aracılık edeceğine inanıyor. Bor'un o meşhur pazarının Salı günü olduğunu ve malum deyimin hikayesini öğrendikten sonra daha gezilecek çok yer var deyip yola çıkıyoruz. Kemerhisar Tyana Su Kemerleri, Gümüşler Manastırı, Kleopatra Havuzu'nda fotoğraflık konaklamalar yapıp Halil İbrahim Tongur'dan Kleopatra'nın hikayesini dinliyoruz. Mitoloji bu ya, o güzelim havuzu bazen sütle doldurup muhteşem beyazlığın kollarına kendini bırakırmış Kleopatra. Bilmiyorum ama muhtemelen halk da açlıktan kırılmıştır.

Kleopatra üzerine kurulan yeni hikayeleri de arkadaşlarımızdan dinledikten sonra yolculuğun ana merkezini oluşturan Toroslar'a geçiyoruz. Niğde'de Aladağlar bölgesinde yer alan, 3756 metre yüksekliğindeki Demirkazık bütün heybetiyle, bütün ihtişamıyla işte karşımızda... Dağlara hayranlığım, kainat ayetlerinin akla gelen ilk sembollerinden olmaları... Sonra denizler gelir. Sonra geniş düzlükler, ve nehirler... İki gün boyunca yanıbaşımızda duran ve bir selam kadar yakın olan bu dağlar silsilesinin doruklarına ulaşmak mümkün olmadı ama dağlar, hepimizin gözünü gönlünü aydınlattı, içimize ferahlık verdi. Bir ünsiyet kurduk onlarla. Dağların kucağındaki Çımbar vadisine daldık, kimimiz yenik düşüp kalakaldı yarı yolda, kimimiz gözüne kestirdiği bir küçük zirveye ulaşmanın mutluluğunu yaşadı.

Doğal ve tarihi güzellikleriyle ünlü bir turizm bölgesi olan Kapadokya'nın kapısı konumunda yer alan Niğde'de ise Kale, Saat Kulesi, Alaaddin Camii, Sungur Bey Camii (Ulu Cami) ve Beylikler dönemi eseri olan Ali Bey Medresesi (Ak Medrese) bizi ağırlayan mekanlar oldu.

Şehir, Selçuklu ve diğer medeniyetlerden kalma tarihi eserleri yanında dağcılık ve doğa sporları bakımından önemli tırmanma parkurlarına sahip. Ağrı Dağı'ndan sonra en önemli tırmanma rotası olduğu söylenen Demirkazık'ın da içinde yer aldığı Bolkarlar ve Aladağlar'ın yanı sıra diğer tarihi ve doğal güzellikleri ile önemli bu turizm kentini biz çok sevdik. Yazarlar ve Sanatçılar Birliği'ndeki (YAZSANBİR) yazar, şair ve aydınlarla, halk ozanlarıyla tertip edilen buluşma ise heyecan vericiydi. Ortak bir ses, ortak bir nefes oldu bu program. TYB Konya Şubesi'nde ve Yazsanbir kadrosunda emeği geçen herkesi kutluyorum. Her iki kuruluştan da benzer etkinlikler bekliyoruz.

TYB'nin yaza yaza bitiremediğimiz bu gezileri olmasaydı böyle bir turizm kentinden kim bilir ne zaman hangi münasebetle haberimiz olacaktı. Niğde'nin şanssızlığının Kapadokya antik kentine sahip Nevşehir'in gölgesinde kalmış olması herkesin ortak kanaati... Kendi adına bir üniversitenin kurulmasıyla, şehrin gelişmesine paralel bir çok değişim yaşamış. Bir üniversite kenti haline gelmiş Niğde'de yaşamın ekonomik oluşu, kent içi ulaşımın ucuz ve sorunsuz olması, barınma imkânlarının yeterliliği, suç oranının çok düşük olması, sakin ve güvenilir sosyal yapısı, Anadolu'nun orta yerinde olması, üniversite öğrencileri açısından da şehri cazip kılan diğer unsurlar... Bu şehrin size de anlatacağı çok şey var derim. Kalesine çıkıp itulumaz dağlarına bakarken şehrin size söylemek istediklerini daha iyi duyacaksınız... Çok yakın bize... İki adımlık yer... Daha ne duruyorsunuz?! Kaynak:Anadolu Günlük
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.