Torosların Zirvesine Yolculuk -2-

Torosların Zirvesine Yolculuk -2-

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi tarafından "Yazılacak Çok Şeyimiz Var" etkinliği çerçevesinde düzenlenen "Torosların Zirvesine Yolculuk" gezisinin...

A+A-

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi tarafından "Yazılacak Çok Şeyimiz Var" etkinliği çerçevesinde düzenlenen "Torosların Zirvesine Yolculuk" gezisinin ikinci gününde Niğde merkezi gezdik. Kaldığımız dağ evinden ayrıldıktan sonra Çamardı İlçesi'nin Mahmatlı Köyü'nü ve Mahmatlı Göleti'ni ziyaret ettik. (Mahmatlı: Bozulus Türkmenlerinin Dulkadir koluna bağlı bir aşiretin ismi) Köyde kafilemiz güler yüzle karşılandı. Hanımların yaptığı sıkmalar çay eşliğinde ikram edildi. Bu ziyaretimizde Çamardı Kaymakamı Mehmet Fevzi Dönmez yine bizi yalnız bırakmayarak misafirperverliğini gösterdi. Mahmatlı Köyü'nden Çamardı'na döndük ve Kaymakam Mehmet Fevzi Dönmez ile vedalaşarak Niğde'nin yolunu tuttuk. Niğde 100 bin nüfuslu şirin bir şehrimiz. Şehir merkezinde bulunan Ak Medrese'de bizi Niğdeli yazar, şair ve sanatçılar karşıladı. Niğdeli saz şairlerinin çalıp söylediği türküler eşliğinde çay ikramı yapıldı. Tanışma faslından sonra ufak çaplı bir şehir gezisi yapma imkânı bulduk. Ak Medrese'den sonraki durağımız Sungurbey Camii oldu. Buradan Alaaddin Camii'ne geçtik. Alaaddin Camii'nin doğu giriş kapısında bulunan işlemelerde uygun ışık geldiğinde bir kadın başı figürünün ortaya çıktığı rivayetini duymuştum. Bu görüntünün de Mayıs ayında sabahın ilk ışıkları ile netleştiği söyleniyordu. Bu figürü göremeyecek olmamız beni bir hayli üzmüştü. Kafilemizde bulunan ve bize mihmandarlık yapan Niğde Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Yusuf Tüfekçi, yaptığı açıklama ile üzüntümüzü giderdi. Kadın başının dijital fotoğraf makinesi ile bakıldığı takdirde her mevsimde net olarak görüldüğünü söyledi. Alaaddin Camii'ne gittiğimizde ilk yaptığımız iş elimizdeki fotoğraf makinesi ile kapı üzerinde görüldüğü söylenen kadın yüzüne bakmak oldu. Gerçekten de kapı üzerinde en üst kısımda bir kadın yüzü çok net bir şekilde görülüyordu. Kadının yüzü 800 yıldır sevdiğine kavuşamamanın hüznü ile bize bakıyordu. Bu masum ve güzel yüz birçok aşk hikâyelerimizde olduğu gibi sevdiğine kavuşamamanın ıstırabını tatmış, ancak kendisini seven bir taş ustasının maharetli elleri ile nakşedildiği taşların üzerinde geleceğe bu hikâyeyi taşımıştı. Taş üzerine işlenen bu aşkın öyküsü anlatıldığına göre şöyle; "Selçuklu Sancak Beyi Beşare Bey'in güzelliği ile meşhur bir kızı vardır. Sancak Bey'i Niğde'ye bir cami yapılması için emir verir. Camiyi yapan usta Sancak Beyi'nin kızını görür ve gönlünü kaptırır. Camiyi yaparken aşkını sonsuza kadar yaşatmak için kapı duvarının işlemeleri üzerine Sancak Beyi'nin kızının yüzünün silüetini nakşeder. Sancak Beyi'nin kızının yüzü, asırlardır Alaaddin Camii'nin kapısında ışık gölgesi olarak belirmektedir." Alaadin Camii'nin kapısında yer alan, büyük aşkın, taşlara işlettiği sevgilinin mahzun yüzünü seyredebilmiş olmanın hazzı ile bulunduğumuz tepeden Niğde'yi kuş bakışı seyrettik. Niğde'nin 800 yıllık değişimine biz tanık olamadık ama Cami kapısına resmi, seveni tarafından nakşedilen o nazlı güzel bulunduğu o mekânda bu değişimin her adımına şahit oldu. Belki de yüzündeki o mahzun ifade bu değişime tanık olmanın bir sonucudur. Alaaddin Camii'nden sonra Niğde Kalesi'ne çıktık. Bu kale çıkışları bana hep Konya'da bir kale bulunmamasının hüznünü yaşatır. Aynı hüznü burada da yaşadım. Elimizdeki tarihi değerlere bir türlü sahip çıkamamışız ve bu gün bunları kaybetmenin hüznünü yaşıyoruz. Yerel idarecilerimiz hiç olmazsa Konya Kalesi'nin birkaç kapısını ihya etseler de bizi bu kompleksten kurtarsalar. Kale ziyaretinden sonra bize gezi boyunca mihmandarlık yapan Halil İbrahim Tongur, Yusuf Tüfekçi ve Musa Dalkılıç'a veda ederek otobüsümüze bindik ve Konya'ya dönüş yolculuğumuz başladı. Bize de geziden sonra gezinin amacı olan "Yazılacak Çok Şeyimiz Var" sloganı gereğince bu geziyle ilgili duygu ve düşüncelerimizi sizlerle paylaşma görevini yerine getirmemiz borç oldu. Bu yazı ile bu borcu bir nebze ödeyebildiğimi düşünüyorum. Bu güzel yerleri sizlerin de gezip görmeniz dileği ile ALLAH'a emanet olun. *** Düzeltme. Yazının birinci bölümünde Demirkazık Dağı yerine sehven Demirkızık Dağı ibaresi yazılmıştır, bu yanlışlıktan dolayı sizlerden özür dilerim. S.G.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.