Şimdi, daha çok edebiyat!

Şimdi, daha çok edebiyat!

Bir arkadaşım dün, memleketin yaşadığı bu toz duman içinde oturup edebiyattan söz etmenin anlamsız gelip gelmediğini sordu. İlk bakışta öyle, at izi...

A+A-

Bir arkadaşım dün, memleketin yaşadığı bu toz duman içinde oturup edebiyattan söz etmenin anlamsız gelip gelmediğini sordu.
İlk bakışta öyle, at izi it izine karışmış; doğruyu yanlıştan, haklıyı haksızdan, iyiyi kötüden ayırmak güçleşmiş. Herkes kendi doğrusuna saplanmış, ölesiye savunuyor. Birileri kırılıyor mu, inciniyor mu, temel insan hakları gasp ediliyor mu? Umurlayan yok. Ne yapmalı, aynı koroya katılıp bağrışmalı mı? Bağrışıp çığrışanlara laf mı yetiştirmeli? Anlamsız...

Bana kalırsa, tam da şimdi, bu kör dövüşünden kendini korumak, bu büyük ve sahte kavgaya kulak tıkamak için edebiyattan söz etmeli. Bu gürültü bir gün duracak ve biz, çok değil üç-beş yıl sonra ortalığı kasıp kavuranlardan hiçbirinin adını hatırlamayacağız. Fakat bugün iyi bir dize yazabilmiş bir genç şairi yirmi yıl, elli yıl sonra da konuşuyor, yüceltiyor olacağız. İyi edebiyat eserlerinin, yeni okurlar bulmak, başka gözlerin ışığıyla tanışmak için bütün karartmaların, unutuşların sisini dağıtıp bir gün ortaya çıkmak gibi bir meziyeti vardır. İdeolojiler, baskılar, günübirlik yok etme çabaları, has şiirlerin, öykülerin, romanların izini ne yapsa silemez yeryüzünden.

Ne kadar sevindim, İş Bankası Kültür Yayınları, yıllar yıllar önce iyi kitaplar yayınlamış fakat değerbilmezliğe kurban giderek 'unutulmuş' şairlerin eserlerini yeniden yayımlamaya başlamış. Nevzat Üstün ve Halim Şefik gibi şairler, geçici bir kayboluştan sonra nihayet, belki de en çok ihtiyaç duyuldukları bir dönemde aramıza dönüyorlar. O arkadaşıma verebileceğim en güzel cevap budur.

Edebiyatın bütün kavgaların, kör dövüşlerinin, insanın insana ettiği zulümlerin üstesinden gelebileceğine dair inancımızı haklı çıkaracak bir örnek de perşembe günü yaşandı. Behçet Necatigil Şiir Ödülü, 30. kez verildi. Dile kolay, otuz yıl... Şiirin zaman üstülüğünü ilan eder gibi... Ödülün bu yılki sahibi Erdal Alova'nın cümlesi, yukarıdan beri söylemeye çalıştıklarımı tamamlıyordu: "Bu ödül darbeler gördü, muhtıralar, depremler gördü; ama verilmeye devam etti." Dilerim daha nice otuz yıllar verilir bu ödül, Necatigil şiiri, yarınların şiirini beslemeye, yeni şairlerin yolunu ışıtmaya devam eder.

Hafta içinde bir ilköğretim okulunda söyleşiye katıldım. Yaşları 13-15 arasındaki çocuklarla şiirden, denemeden; okuyup yazmaktan söz ettik. Onlara İlhan Berk'in "Bir Alageyik" şiirini okudum, büyülenmiş gibi dinlediler. İlhan Berk'in adını ilk kez duyduklarından eminim. Öyleyken o harikulade şiirin musikisine kapılıp kim bilir ne hülyalara daldılar, zihinlerinde nasıl taze alanlar açıldı? O dizelerin büyüsüyle belki de küçük defterlerine acemi dizeler yazmaya, şiirler düşürmeye başlayacaklar.

Okulu gezerken yıllardır hayal edip durduğum, üniversitelerde bile göremediğim bir manzarayla karşılaştım. Kafeteryanın bir köşesine büyük raflar yerleştirilmiş ve Türkiye'de çıkan belli başlı bütün edebiyat dergileri sıralanmış. Çocuklar teneffüslerde oturup Kitaplık, Varlık, Türk Edebiyatı, Dergah, Yağmur gibi dergileri okumaya duruyor, ertesi teneffüs kaldıkları yerden devam ediyorlarmış. Okul müdürü, kendi kızının da iyi bir dergi okuru olduğundan söz etti. Ne kadar sevindiğimi anlatamam...

Ben edebiyatın hayatı incelteceğini savundum hep. Bütün faşizmleri yerlebir edeceğine, buluşmaz insanları buluşturacağına, kurulmaz sanılan köprüleri kuracağına, iyilikleri çoğaltacağına inandım edebiyatın. Bu yüzden ideolojik ayrımların, suni duvarların karşısında oldum. Dünya görüşüne bakmaksızın Türkçeye güzellik katan her yazarı, şairi yüceltmekten geri durmadım. Bana bir kelime öğreten ustaların adını andım hep, onları tanıtmayı, duyurmayı görev bildim kendime. Bu tutumum yüzünden sert eleştiriler de aldım, fakat hiçbirine kulak asmadım. Varsın birileri kendi daracık dünyalarında hâlâ küçük hesaplar yapmaya, duvarlar örmeye devam etsin. Varsın birileri sizden-bizden ayrımını sürdürsün, umurumda değil. Zaman hükmünü verecek ve bir gün iyiyle kötü, uçup gidenle kalıcı olan birbirinden ayrılacak. Ve sözün büyüsü, hepimizi merhametin büyük evreninde buluşturacak. Edebiyatın hayatı yumuşatan ışığına bugün her zamankinden daha çok muhtacız.


Zaman 18.04.2009

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.