Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Ters Ev

A+A-

Safranbolu Evleri, Tokatlı Kanyonu, Ters Ev, Ceneviz Kalesi, Fatih Camii, tarihi Şapel, Kent Müzesi, Cinci Hanı, Bartın Çayı…

TYB Konya Şubesi'nin, "Yazılacak Çok Şeyimiz Var" programı kapsamında düzenlediği Karabük, Safranbolu, Bartın, Amasra gezisi, maddî- manevî güzelliklerin yoğun olduğu bir yol hikâyesiydi.

Başkanımız Prof. Dr. Hayri Erten'e, Fahrî Başkanımız Ahmet Köseoğlu'na, destek ve katkılarından dolayı Selçuklu Belediyesine; ilgi ve konukseverliklerinden ötürü Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili’ye, Bartın Belediye Başkanı Cemal Akın’a, Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır’a.. Karabük Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Metin Kaya ile İkinci Başkan Nuray Alpboğa ve 22. Dönem Bartın Milletvekili Hacı İbrahim Kabarık’a, rehberlerimize emeği geçen bütün arkadaşlarla yazarlarımıza teşekkürü borç biliyorum.

Gazeteci Yazar Mustafa Balkan, gezi intibalarını anlatırken, hoş bir tespitte bulundu.  “Seyahatler aynı zamanda vatan sevgisini arttırıyor” dedi.

Her yerde şehitlerimizle karşılaşmak, toprakaltı zenginlikleri, tarihi doku, görünmez bağlar ve köklerin tesiri, aidiyet; bize, ödenen bedeli ve omuzlarımıza binen mesuliyetin ağırlığını hatırlatıyor ve sorumluluğu büyütüyor.

Kendi beldemiz/Şehrimiz/Ülkemizdeki aksamaları, bazı hayalleri gerçekleştirebilecekken karşılaştığımız engellemeleri; sahip çıkamadıklarımız, var edemediklerimizi, ufuk darlığını barizleştiriyor. Mukayeseler yaptırıp, yüzleştiriyor; hamasetten öte, bir şuurun önemini gösterip, sonuçta hüzünlendiriyor belki.

Evirip çevirip, dönüp durduğunu anlamadığımız, sonunda tepetaklak olacak ters bir evde (dünyada) yaşıyoruz herhalde. Hakiki dünya.. öbürü. Farkında değiliz. (Ters Ev izlenimleri)

Yolculuklarda “Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi?” muhabbeti yapılır genellikle.  Yeniden görmeler, bilgilenme, taze öğrenmeler,  yürüyüş hesapları, hayat koşusu önemlidir.

Oysa salt vücudu gezdirenler var. Kelimeler ruha değmeden okuyanlar, türlü görme biçimleri; doğru okuma sorunları var.

Aslen içi doldurulamamış, “medeniyet, kültür, miras, Fatih, fetih, Osmanlı” gibi kelimelerin bol geçtiği ve yokluğa mahkûm şık, cafcaflı cümlelere eklendiği, bir “söz dünyamız(!) var.

Mevcut bazı çarpıklıklara baktığımızda ise; sık gezen, aydın, en azından eğitimli, muktedir, etkili yetkili bazı eşhasın varlığını hatırlıyoruz. Mesela betonlaşmadan, kültürel çölleşmeden, eskiden günden yapılmış, telafisi zor yanlışlıklardan, imkânsızlıklardan çeşitli ağızlar çokça yakınıyor.

Hâlbuki hayatı(mızı) kendi ellerimizle tahrip ediyoruz. Bir güzellik dili kaybolmuş.

 Kalpte ve kafada kâmil bir estetik hissi ve zevkinin zuhur etmediğini, maddî-manevî yıkım harikalarını(!) tereddi halkalarını görünce; temel hakikatler konusundaki kafa karışıklığımız aşikâr.

En basitinden, şehrin yerlisi veya yabancısı, kim olursa olsun; nadide güzellikleri çöple süslemek(!)

Kalbimizdeki Cennet manzaralarıyla örtüşen Amasra’ya, tabii yaşam alanlarını mahveden Termik Santrali projesini yakıştırmak.  

Tabii “Başta Amerikalıların öncülüğüyle, ayın yüzeyini bile 18 milyon kilogramı aşkın çöple kirleten yüksek zevatın(!) marifetleri” gibi haberlerle de teselli(!) bulabiliriz. Dünyayı pislettik bitirdik, sıra ay da.

Hayatımızın bütün sahalarına hâkim olan, adımlarımızı, yaşayışımızı değerli, anlamlı kılan bir birikim, tefekkür ve özgün inşâ hamlesi, güzellikler manzumesi gerekiyor bize.

Genel olarak, kalın çizgilerle ortak, benzer gördüğümüz bir varlık dünyası mevcut. Bildiğimiz aynı toprak, aynı gökyüzü, insanoğlunun hikâyesi (doğar, büyür, yaşar, ölürüz) vs.

Yolculukta yanıma aldığım, Bekir Şakir Konyalı’nın Boş Pencere adlı öykü kitabı beni düşündürdü.

Pencerelerden akan sayısız görüntüler değişik olduğu gibi, belki pencereler de farklı. Görmek istedikleriniz, hayalleriniz apayrı. Görme, okuma, değerlendirme ayrılıkları.

Bazen bakış, duyuş bir perde. Çekilen perdeler, örtüler, görüşü engelleyen bir mania..

Bazen görüntüleri silmek; camı temizlemek; pencereyi boşaltmak mı gerekir?

Yahut benliğimizi kapı, pencere önlerinden, çizgi ve sınırlardan çekip, hür, âleme at(ıl)mak.

 Kapı ve pencerelerden geçmek, (vaz) geçmek.

Dış pencereleri kapatıp, içi açmak, havalandırmak.

Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin

Kimler, neler geçti? Herhalde bazıları kalmalı, sabitleşmeli.

Yol olan kimi pencerelerin içinden geçmeli.

Pencere olmalı; ışığı yak(ala)malı…

Kaynak: http://www.merhabahaber.com/ters-ev-17231yy.htm - Ters Ev - Hüzeyme Yeşim Koçak

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.