Seyit Küçükbezirci

Seyit Küçükbezirci

Bir insan Konya’yı ancak Feyzi Halıcı kadar sevebilir

A+A-

186765-copy.jpg

dsc_0075-copy.jpg

rep_5542-copy.jpg

Şeb-i Arus’tan, Mevlana Celaleddin’in “Vuslat Gecesi”nden bir gün önceki gece. Tam anlatabileceğimi sanmıyorum, ama anlatmaya çalışacağım...

- Etrafı sevgi haleleri ile, saygı halleri ile kuşatılmıştı... Yanında, eşi Bahar Hanım, kızı Gülhun, oğlu Emrehan; kardeşi Hasan... Torunları, ömür boyu dostları, sevdikleri... Selçukya’nın büyük ozanı Fezai/Feyzi Halıcı... Kelimelerin anlatmakta kifayetsiz olduğu mutlu gülümsemeler içinde… “Suların elsiz, ayaksız yürüyüşü” gibi; “dilsiz dudaksız” sunuyor sevgisini, herkese, tek tek...

Âşık Fezai, Selçukya’nın büyük ozanı Feyzi Halıcı için toplanmıştık; sevenlerinin, sayanlarının binde biri olarak, onbinde biri olarak…

Salonda, artık “Şiirin Piri” sayılan Feyzi Halıcı’ya, “Aziz Şehir Konya”nın en genç ozanı, sazına yoğun duygu selini katarak sesleniyorum:

“Selam sana Feyzi Baba

Doğum günün kutlu olsun

Seninle şenlendi oba

Doğum günün kutlu olsun

Yağız Ozan başındasın

Toprağında taşındasın

Cumhuriyet yaşındasın

Doğum günün kutlu olsun

 KONYA’NIN HAYIRLI EVLATLARINDAN BİRİ: FEYZİ HALICI

Feyzi Halıcı’nın yanında, yakın çevresinde, en genç dostu olarak elli yıldan fazla bulunan Seyit Küçükbezirci’ye sorsalar; “Tanıdıkların içinde, Konya’yı en çok seven on kişi kim?” diye... Başta “Feyzi Halıcı”, derim…

 

-Bazen düşünürüm; Feyzi Halıcı hakkında... “Bir insan, bir şehri bu kadar sevebilir mi?” diye... İnce eleklerden elerim, tülbentlerden süzerim Feyzi Halıcı’yı... Hükmü gönlüm açıklar; “Evet bir insan bir şehri Feyzi Halıcı gibi sevebilir” diye...

Yahya Kemal, İstanbul için, “Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul” der; sonra; “Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer” der.

Yahya Kemal için İstanbul neyse; Feyzi Halıcı için de Konya odur.

BİR ÖMRÜ, BİR SEVGİLİYE, BİR SEVGİLİ ŞEHRE VERİVERMEK

Sevmeyenin havsalasının alamayacağı bir şey; “Bir ömrü bir sevgili”ye, bir sevgili şehir’e verivermek...

 

Burada da, “Divanda da” şahidiyim; Feyzi Halıcı Konya için bunu yaptı.

-Unutulmaz düşman zulümlerinden yayan yapıldak kaçarak Konya’ya ulaşan; Bahaeddin Veled’in, Mevlana Celaleddin’in kanatları altındaki Celal Sokağı’na yerleşen bir ailenin Konya’da doğan çocuğu Feyzi Halıcı... Yıl: 1924...

- Feyzi Halıcı, hakikaten “Hazreti Pir’in karıncası gibi”; Ona bağlı kaldı, hizmette kusur etmemeye çalıştı... 1960 yılında, Konya Turizm Derneği başkanlığına otuzaltı yaşında getirilen Feyzi Halıcı, 1988 yılına kadar, yirmi sekiz yıl “Mevlana Anma Törenleri”nin düzenlemesine emek verdi... Burada bir parantez açmaya mecburum: Bazı kaprisler uğruna, Konya Turizm Derneği’nin, Mevlana İhtifalleri’nden elinin kesildiği 1988 yılından sonra geçen yirmialtı senede, “Mana ve muhteva” açılarından, yapılan ihtifaller öyle sönük, kuru, sıradan oldu ki…

 

DOĞRU OTURUP DOĞRU KONUŞMAK GEREKİRSE

Feyzi Halıcı’nın hayat hikayesi üstüne yazılan kitaplar, yazılar o kadar çok ki; yüzlerce.. İnterneti açıp, Feyzi Halıcı yazıp, tıklamanız kafi... Sayıları yüzü çoktan geçmiş kitaplarına da isterseniz küçük bir çaba ile internette, kitaplıklarda ulaşabilirsiniz.

Bir “Çağrı” dergisi var ki... Üstüne yüksek lisans tezleri, doktoralar hazırlandı, hazırlanıyor.

ÇAĞRI Türk edebiyatının en uzun yaşayan edebiyat dergilerinden biri. İstanbul’da Yaşar Nabi Nayır’ın çıkardığı “Varlık” bugün 81 yaşında; Feyzi Halıcı’nın Konya’da yayınlandığı Çağrı ellisekiz yaşında... İstanbul’un edebiyata sanata sunduğu imkanlarla ellisekiz yıl önceki Konya’nın imkanlarını bir düşünün, lütfen.. Feyzi Halıcı’nın ve Çağrı’nın başarısı hayretten dudak uçuklatan cinsten...

 

Bu aralıkta, Çağrı 661. sayıya ulaştı; 1957 yılında Konya’da, Feyzi Halıcı’nın kucağında doğmuştu; adını “Türkçe’nin Büyük Şairi”, Konyalı “Fazıl Hüsnü Dağlarca” koymuştu... Dağlarca, Çağrı’nın isim babası”...

Düşünsenize, “Konya’nın fikir, sanat, kültür bayrağı”nı Türkiye’de dalgalandıran “Konyalı Çağrı”yı... 58 yıl, 661 sayı, 21 bin 152 sayfa…

Konya Turizm Derneği’nin Konya için yaptıklarının bir tutamının altını da çizmeliyim:

-Yirmi sekiz yıl “Şeb-i Arus törenleri”ni yapmak; Mevlana felsefesini, yaşam tarzını Japonya’dan Amerika’ya kadar bütün iklimlerde dursuz duraksız sunmak...

***

Her bir yılı dolduran fikir, sanat, kültür etkinlikleri:

  - Konya satranç oyunları müsabakaları...

  - Gül sempozyumu ve gül yarışmaları...

  - Geleneksel yemek kongreleri...

  - Uluslar arası yemek kongreleri...

  - Türkiye güvercin güzellik yarışmaları...

  - Geleneksel atlı cirit oyunları...

  - Geleneksel rahvan at yarışları...

  - Geleneksel Türkiye âşıklar bayramı...

  - Uluslar arası folklor ve halk edebiyatı kongreleri...

  - Konya konulu uluslar arası fotoğraf yarışmaları...

  - Her yıl için “Kültür, Sanat, Turizm Ödülleri”...

  - Fikir, sanat, kültür üstüne; Mevlâna ve Mevlevî âyinleri üstüne yüzü aşkın kitap, takvim yayını.

Bütün bunlar sadece bir kısmı...

***

            Konya Turizm Derneği, şöyle söylersem mübalağa sayılmaz: Konya’da, yarım yüzyıl, hiçbir özel ve resmi kurumun yapamadığını yaptı. İhtifallerin mütevazi gelirleri ile, “Konya Fikir, Sanat, Kültür Tarihi”ne unutulmaz katırlar düştü..

                YUNUS EMRE GİBİ “USANMAZ” BİR OZAN

    Kadim Oğuz Boyları’na mensup Konya kadınları, şairler için “Ozan” derler.. “Ozan”, “Konyalıca” da yaşayan bir kelime.

    Yunus Emre, “Benim Adım Dertli Dolap İlâhisi”nde “Ben bir usanmaz ozanım” der… Feyzi Halıcı da böyle; “Konya’nın usanmaz bir ozanı”…

    Feyzi Halıcı, şimdi 90 yaşında, 91’den gün aldı. Yağız Ozan’ın dediği gibi “Cumhuriyet’in yaşında”...

    Benim bildiğim, 90 yaşını kutladığımız Feyzi Ağabey, cümle “Âşıkların Babası”; yetmiş beş yıldır şiir söyler... Onlarca şiir kitabında yüzlerce şiir, binlerce mısra.

    “ Konya’nın usanmaz bir ozanı” olarak Konya’nın her şeyini sever, her şeyine âşık, her şeyine güzellemeler yakar… Tutup Beli’nde, iki yüz yıl, kuraklığa, keçiye, baltaya dayanan “Yalnız Ağaç”a madalyalar takar... Dimnit üzümü, çarşı helvası, İstanbul Caddesi, toyga çorbası, tandır ekmeği, Selçuklu güvercinleri, etliekmek, ney, niyaz, Yavuz Sultan Selim Han’ın Çeşmesi, Aslanlı Kışla, Kayalı Park, ziller, tefler, neyler... Konya’ya dair binbir renk, binbir tad, binbir zenginlik; kısacası, Konya’ya dair binbir madde ve manâ…

BENİM KANAATİM ŞU; “DîVAN”DA GİBİ SÖYLÜYORUM

      - Feyzi Halıcı Selçuklu Konya’sının, O’nun tanımı ile “ Selçukya”nın; Osmanlı Konya’sının, Cumhuriyet Konya’sının edebiyatta, kültürde mütemmim bir cüzü... Konya’nın olmazsa olmazı... Feyzi Halıcı’sız Konya eksik olur...

       Çok yaşa Feyzi Ağabey; şehrim adına, kendi payıma, sana şükranlar…  

Kaynak: https://www.memleket.com.tr/bir-insan-konyayi-ancak-feyzi-halici-kadar-sevebilir-20107yy.htm?fbclid=IwAR0ZXZT4Y2ZxCSsIFHuSLXgrXZoRsJ6m4nX8VTgxUsoJNOoC-PN7wOfZLXo

Önceki ve Sonraki Yazılar