ECDADIN MANEVİ HAVASINI SOLUDUK

ECDADIN MANEVİ HAVASINI SOLUDUK

Bursa'da İstanbul gibi yedi ayrı tepeden oluşuyor. Bursa yeni bursa ve eski Bursa olmak üzere ikiye ayrılmış. Biz eski Bursa'yı gezdik. Eski Bursa Osmanlı...

A+A-
Bursa'da İstanbul gibi yedi ayrı tepeden oluşuyor. Bursa yeni bursa ve eski Bursa olmak üzere ikiye ayrılmış. Biz eski Bursa'yı gezdik. Eski Bursa Osmanlı Devleti'nin kazanmış olduğu birçok zafere ev sahipliği yaptı. Bursa deyince manevi açıdan insanın aklına Ulu Camii, Tophane ve Osmanlı padişahları ile döneminin önemli ilim adamlarından sayılan velilerin türbeler geliyor. Hayatında ilk kez Ulu Cami'yi gören birisi hem caminin içindeki görkeme karşı, hem de dışarıdaki görkemine karşı olan hayranlığını gizleyemiyor. Caminin yapımının ilginç bir de hikayesi var. Osmanlı Padişahlarından olan Yıldırım Beyazıt Niğbolu seferinden zafer ile döndükten sonra Bursa şehrine 20 tane cami yaptırmaya karar verir. Yıldırım'ın damadı olan ve aynı zamanda da döneminin önemli ilim adamlarından olan Emir Sultan şehre 20 cami yaptırılacağına bunun yerine 20 kubbeli bir cami yaptırmasın önerir ve Ulu Camii 20 kubbeli olarak, 2 bin 500 işçinin çalışması ile 6 yılda tamamlanır. Cami yapılırken alınan topraklar gönüllük esası çerçevesinde halktan alınıyor. Alınan topraklardan bir kısmı da Ermeni soylu bir kadın ait. Bu kadın toprağını önce vermek istemez daha sonra da ücretsiz veriyor. Emir Sultan ilk önce gönüllü verilmedi burası, burada namaza kılınmaz diyerek caminin içerisine görkemli bir şadırvan yaptırır. Cami içinde bulunan şadırvan gelen ziyaretçilerinin büyük oranda ilgisini çekiyor. Orası da Ermeni kadının hayrına yapılmış oluyor.

OSMAN GAZİ VE ORHAN GAZİ TÜRBESİ

Ramazan ayında iftarın zamanın geldiğini belirtmek için Bursa'nın en yüksek yerine kurulan Tophane'de hala bu gelenek sürdürülüyor. Tophanenin hemen girişinde Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Gazi ve Orhan Gazi'nin türbeleri var. Padişahların karşı karşıya olan türbelerinin içerisinde en görkemli mezarlar padişahların mezarları. Bu mezarların yanında kendi oğulları ve kızlarının mezarları yer alıyor. Bursa'da Türkiye'de tek olma özelliği gösteren bir başka yerde Yeşil Türbe. Türbenin yapımında kullanılan yeşil taşların hala sırları çözülememiş. Yıldırım Beyazıt'ın türbesi külliye olarak kullanılmış ve türbenin yanında, eşi ve çocuklarının mezarları da yer alıyor. Emir Sultan o kadar alim bir insan ki, kayın pederi olan dönemin padişahı Yavuz Sultan Selim'in kendisine akıl danıştığı, Yavuz Sultan Selim'i kibirli görünce O'na çarşıda kibrinden kurtulsun diye ciğer sattıran bir zat. Kısa bir Bursa gezimde görüp de yazmaya çalıştıklarım bunlar ama eminim ki o eski başkentin hala görülmeye değer birçok yeri vardır. Konya gibi eski başkent olan Bursa, söylenildiği gibi, bir başkent her zaman başkenttir özelliğini koruma yolunda. Bunu da hem gelişerek hem de barındırdığı tarihine sahip çıkarak yapmaya çalışıyor.

ŞEHİR MERKEZİNDE OLMAYAN RUH: ÇANAKKALE

Bursa'dan Çanakkale'ye geçiş yolu sıcak günün bunaltıcı havasına rağmen güzeldi. Otobüste ozanlarımızın ve yazarlarımızın söylediği şiirler, türküler yolculuğu en keyifli kılan hallerden biri. Akşam Çanakkale'nin merkezinde o okullarda ve televizyonlarda anlatılan tarihi atmosferi yaşamak gerçekten zor, hatta imkansız. Adımınızı attığınız yerde Efes'in sponsorluğunda açılmış olan büfeleri ve satılan biraları görüyorsunuz. Sahil boyunu dolaşarak orada bulunan teknelere bakıyorsunuz, teknelerin büyük çoğunluğunda yabancı isim var ve birçok gemide de yabancı ülkenin bayrağı asılı. Buda 1915 yılında Çanakkale'yi savaşla geçemeyen düşman kuvvetlerinin 2012 yılında rahatlıkla geçtiğini gösteriyor. sahil kenarındaki kayalıklara bakıyorsun bir kısım insanlar oltaları ile balık tutmaya çalışırken, bazı gençlerde ellerine almışlar biralarını içerek denizi seyre dalıyorlar, kendi aralarında sohbet ediyorlar. Onlar orada biralarını içiyorlar, denizin öbür yakasında ecdatları o içkiler ülkeye girmesin, içkiyi satanlar bu milletin neslini esir almasın diye çatışmışken, şimdiki torunlar dedelerini hiçe sayarak biralarını içiyorlar.

DÜNYADA EŞİ VE BENZERİ OLMAYAN SAVAŞ

Çanakkale Deniz Zaferi'nin yaşandığı yeri gezmek isteyenler ilk olarak 270 kilogramlık top mermisini kaldıran kişi olarak bilinen Seyit Onbaşı'ın Rumeli Mecidiye Tabyası'ndaki tabyalarını geziyor. Burada gezen insanları bekleyen iki kötü sürpriz var. İlki Seyit Onbaşı'nın heykelinin bir tanesinde Seyit Onbaşı topu arkasına alarak kaldırdığı halde, heykelde top Seyit Onbaşı topu eğilerek kaldırmaya çalışıyor ve top mermisi ön tarafta duruyor. Diğer bekleyen sürpriz bundan daha kötü. Seyit Onbaşı'nın atmış olduğu topların aynıları 1954-1955 yıllarında dönemin belediye başkanlığı tarafından hurdacılara ihale usulü satılmış. 1915 yılında başlayan deniz zaferinde askerler düşman tarafından gelen topların etkisin azaltmak için üzerini toprakla örtmüşler. Benim gibi 20 yaşında olup da Şehitlikteki mezar taşlarının üzerindeki askerlerin yaş ortalamasını görüp de duygulanmaması imkânsız. Askerlerin birçoğunun yaşı 22-23 yaşında. Dönemin yöneticileri halkın soyunun kesilmemesi için 14 yaşının altında olanlar askere alınmıyorlar. 14 yaşının altında olanlar ve 40 kilonun üzerinde olanlar savaşa alınıyor. Böyle bir ortamda şehit olan askerlerin yüzde 5'i defnedilebilmiş, geri kalan yüzde 95'nin ise mezarları belli değil. Şehitlikteki mezar taşları bir sembol niteliğinde.

BİR DOKTORUN VATAN SEVGİSİ

Savaşında kurulmuş olan sahra hastanelerinden bir tanesinde görev yapan Hasan adlı bir doktorun önüne kendi çocuğu da getiriliyor. Çocuğunun durumunun kendi kurtaramayacakları askerler kadar kötü olduğunu gören Hasan doktor, 'bu askeri gölge bir yere götürün orada yatsın' demiş. Doktor kendi asker oğlunun da diğer askerler gibi akşamüzeri öldüğünü görür. Çanakkale'yi geçilmez yapan ruhlardan bir tanesi de budur.

ADIM ATTIIĞIN YER MEZAR OLABİLİR

Çanakkale'de insan gezdiği yerlerin hepsinde duygulanıyor ama Şehitlik Abidesi'ne görünce daha ayrı duygulanıyor. Biz de Konyalı yazarlar olarak orada kendi memleketimizin askerlerinin yatmış olduğu mezarların başına gittik ve orada askerlerimizi için okunmuş olan mevlütler, fatihalar için yapılan dualara hep bir ağızdan amin dedik. Burada adım atılan her yerde asker olduğu söyleniyor. O mezar taşlarının sembol olduğu, bir mezar taşında 36 askerin isminin yazıldığı görülüyor. Birde meçhul asker var. Bu asker de savaş zamanında Avusturya'lı bir asker tarafından kaçırılan Türk askerinin 2003 yılında Avusturya'dan Türk heyeti tarafından getirilen kemiklerinden ibaret. Diğer yerlerde adımınızı attığınız her yerde bir askerin can verip vermediğini bilemiyorsunuz. Savaş yerinde bulunan siperler birbirine o kadar yakın ki iki siper arasında 7 metre kadar mesafeler var. Bu mesafelerden askerlerin birbirlerine yiyecek attıkları rivayet edilir. Bizde oraya gitmişken, o siperlerdeki ruhu azda olsa yaşamak için oranın içerisine girdik. Çanakkale'de yolun kenarında bulunan ay çekirdeği tarlaları, kafalarını güneşin açtığı yöne doğru çevirmişler, o manevi havaya rengarenk bir atmosfer katıyor.

MUSTAFA ÖZÇELİK - MERHABA
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.