Gaziantep Gezisi Üstüne Ağır Bir Yazı, Çeşitlemeler

Gaziantep Gezisi Üstüne Ağır Bir Yazı, Çeşitlemeler

Gaziantep Gezisi Üstüne Ağır Bir Yazı, Çeşitlemeler "Dünya! Bana taktığın çelmeleri affediyorum, Ama unutmuyorum. Seni Tanrı'ya havale ettim. Biliyorum...

A+A-

Gaziantep Gezisi Üstüne Ağır Bir Yazı, Çeşitlemeler

"Dünya!

Bana taktığın çelmeleri affediyorum,

Ama unutmuyorum.

Seni Tanrı'ya havale ettim.

Biliyorum ki,

O da seni yarattığı gün affetti.

Ve dünya!

Sen de benim gibi fanisin

Sanma ki sana 1-0 yeniğim..!"

Meral Can Uludağ, Kalbur Zaman İçinde Ölür Gece

Teşekkürle, şükranla başlayalım söze. Geziyi düzenleyen Konya Şube Başkanımız Mehmet Ali Köseoğlu'na, Halil İbrahim Tongur'a(esprili konuşması hoştu).. konukseverlik, içtenlik ve sıcak alâkalarıyla doyumsuz saatler geçirmemize vesile olan Şehitkâmil Kaymakamı Mehmet Aydın, Şehitkâmil Belediye Başkanı Muhammed Rıdvan Fadıloğlu, Gaziantep İl Millî Eğitim Müdürü Celaleddin Ekinci, Gaziantep Müze Müdürü Yusuf Aydın'a ve elbette gönül zengini yol arkadaşlarıma;

Özellikle garip bir yazara katlanmak zorunda kalan, sevgili Anuş Gökçe'ye, kıymetli eşi Sadık Bey'e eşsiz sabırlarından dolayı teşekkürü bir borç biliyorum.

Zeugma Mozaik Müzesi, Tarihi Kentler Birliği'nin "Başarı Ödülü'ne" lâyık görülen Bakırcılar Çarşısı; Çınarlı Ömeriye, Şirvani, Şıh Fethullah Cami ve Külliyesi gibi tarihî camiler, serbest saatlerde bizi kendine çeken millî kahramanlarımızdan Kara Yılan'ın kabri.. şehir gezisi, Gaziantep yelini, nefesini hissettiğimiz otobüs sefası, hayvanat bahçesi, Şehreküstü Konakları, çok ilginç gelen Bişirici Mescidi ve Kasteli, enfes yemekler, görsel ziyafetler, apayrı bir tesirle âdeta çarpıldığımız, gözü açık lâtif bir rüyanın pek çok unutulmazından bazıları.

Yazar Meral Can Uludağ ve TYB Antep Şubesi Başkanı Metin Zirek'le tanışmanın verdiği memnuniyeti de ayrıca belirtmeliyim.

TYB Konya Şubesi'nin (20-21-22 Haziran) tarihlerindeki, Gaziantep gezisi güzellikleri yoğun, hoş bir geziydi. Bu tür geziler, yazarlığınızı size temelden hissettiren, enerji veren, anlamlarla akıntılarla yüklü yeni kanallar bahşediyor.

Ruh arkadaşlarıyla yaptığınız sohbetler, yeni çehreler, dostluk hamleleri ve tohumlar gönüldeki saklı bir bahçeyi yeşertip, mutlu ediyor. Her gezinin daha mânâlı, ibretamiz, sevgi atmosferiyle mücehhez geçmesini sağlıyor.

Gezi sonrası görüşler alınırken, Konya Büyükşehir Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Ahmet Köseoğlu'nun şehirlerin ruhuyla alâkalı yaptığı konuşma, beni düşüncelere sevk etti.

İçine düşmekten korktuğumuz basamaklı derin kuyular, Zeugma yükselişi Antep'in düşüşü; yol ve hava durumu, tuzak ve avlar; Gaziantep savunması, ata ruhlarına uzaklık yakınlıklar; Yusuf Gömleği, Gökyüzü Selâmı ve tırmanılacak surlar, hesaplaşmalar, imtih(anlar). Ölçüler ve (kayıp) dünyalar.

Kuşanmamız, içselleştirmemiz icabeden "ruh" konusunda herhalde sadece Gaziantep değil bizim de kat etmemiz, keşfetmemiz gereken yollar bulunuyor.

En azından hüviyetimiz konusundaki tereddütlerden; bir üstünlük ve tahakküm göstergesi halinde, Konya'nın bağrına bir hançer gibi saplanan, yabancı isimli mekânların saltanatından söz edebiliriz mesela.

Çünkü bir ruhu olmak; varlığına çeşitli usûl ve vasıtalarla kastedenler, küresel saldırılarla, şahsiyetsiz bir biçimde sizi dönüştürmek isteyenlere karşı tedbir almak, köklü bir mücadele biçimini yürüterek, yenilenen geleneğini ve kendine mahsus bir kültürü sürdürebilmek, özgünlük, muhteva ve özgürlük adımları, şuuru demek.

Hâlbuki şimdi sanki seyyar, alınıp satılan, devredilen, kiraya verilen; biraz şişirme/devşirme, AVM'lerde boy gösteren, kiminde naylon kalan bir ruhumuz, hatta birçok ruhumuz(!) mevcut galiba.

Bir varoluş savaşında; Kara Yılan'dan Kara Yılana(Yalan'a) bir açılma bozulma, geçiş süreci yaşanırken, şehirlerin ve ülkenin ruhu mevzuu farklı bir önem kazanıyor.

Dikkatimizi çeken, nahoş bir manzaraydı herhalde. Şehri dolaşırken; camilerde yatan, uyuyan insanlarla sıkça karşılaştık. Fakat bir lahza, gözümde kutsal bir mekân, "Orası" canlandı.

"Orada bulunmak ne güzel bir 'Kalem oynayışıydı, yazı seçi(li)şiydi. Kara deliklerini kapatmak..hurma ağaçlarının altında terini kurutmak; ebedî şafak, dolunay vakitlerinde buluşmak, Kehkeşanlara kaçmak..."

"Hiçleşirdiniz, birleşirdiniz, Kâbe'nin dilini kuşanmışların, 'Medeniyetin Kalbi'nden konuşanların eteğine yapışırdınız ve ihtimamla eriştirilirdiniz. Eleğimsağmaların ihtişamıyla gönenirdiniz."

Bir Hicaz özlemi yüreğimi sızlattı. Bakış açısı, şartlar, duruş, dil aniden değişmişti.

Kalbim gülümsedi, Gaziantep hediyelerinden biriydi. Belki her atmosferde, delidolu zeminde "Orası" pür-neşe "Gel" ederdi. Sonra...

Görüşümüzün bulanıklaşmaması, körleşmememiz, milletimizin selâmeti ve Evliya Çelebi'nin "Şehr-i Ayıntab-ı Cihan (Dünyanın Gözbebeği Şehir) dediği Güzel Antep için dua ettim.

Son söz; gezide okumak için aldığım bir kitaptan, Sanat Bizim Neyimize'den. Yazar sorumluluğuna değinen, ama aslında her ferdi mesul tutan ehemmiyetli cümleler.

Bildiğiniz gibi eylem planında, dünyayı işleme bağlamında da Yazılacak Çok Şeyimiz Var.

Ömer Lekesiz konuşuyor:

"Allah dilemedikçe bir kelimeyi değil bir harfi bile hatırlamaya güç yetiremeyeceğinin bilincinde olan edibin ona bu gücü verene karşı azamî nezaket içinde bulunması; nasiplendirilmenin ve seçilmenin verdiği sorumlulukla yüzünün herkesinkinden daha fazla toprağa yakın olması edebinin bir gereğidir ki, edebiyatımız bunun örnekleriyle doludur."

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.