RUMELİDEKİ OSMANLI MİRASI

RUMELİDEKİ OSMANLI MİRASI

Ahmet Kuş, Feyzi Şimşek ve İbrahim Dıvarcı, Rumeli'deki Osmanlı Mirası isimli çalışmayı kültür hayatına kazandırdı. Hazinedaroğlu İnşaat Grubu'nun...

A+A-

Ahmet Kuş, Feyzi Şimşek ve İbrahim Dıvarcı, Rumeli'deki Osmanlı Mirası isimli çalışmayı kültür hayatına kazandırdı. Hazinedaroğlu İnşaat Grubu'nun sponsorluğunda yayınlanan Rumeli'deki Osmanlı Mirası çalışmasında Arnavutluk ve Makedonya'daki Osmanlı eserleri yer alıyor. Birinci cilt olan bu çalışmanın devamı olarak 2 cilt daha yayınlanacak. 2. ciltte Sırbistan, Karadağ, Bosna Hersek, Macaristan ve Hırvatistan olacak. 3. ciltte ise Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Kosova, Girit ve Rodos olacak. Toplam 3 ciltte Osmanlı'nın Rumeli'deki eserlerinin yüzde 95'inin kayıt altına alınması planlanıyor. Fotoğraf albümü olmasının yanında eserlerle ilgili çok ciddi bilgiler de çalışmada yer alıyor. Bulundukları yerler, son halleri, geçirdikleri tamir süreçleriyle ilgili bütün detaylara çalışmada yer verilmiş.
Böyle önemli bir çalışmayı kültür hayatına kazandıran Ahmet Kuş, Feyzi Şimşek ve İbrahim Dıvarcı ile çalışmanın ortaya çıkış süreci ve Balkanlardaki Osmanlı eserlerinin durumlarıyla ilgili söyleşi gerçekleştirdik.

Böyle bir çalışma yapmak nereden aklınıza geldi. Projenin ortaya çıkış sürecini anlatabilir misiniz?
Rumeli'deki Osmanlı Mirası Albümü, bir serginin sonunda ortaya çıkmış proje. Bizim, 2006 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı adına yürüttüğümüz Dünya Mevlevihaneleri projesi vardı. Bu projenin Avrupa ayağında Mevlevihanelerin fotoğraflarını çekip aynı zamanda belgesel filmini hazırlıyorken, Balkanlardaki Osmanlı mirasına ait birçok eserin varlığını biliyorduk. Ama hiç değilse, 2006 yılındaki durumlarını fotoğraflayalım diye düşündük. Biz bu fotoğrafları çektikten sonra Konya'daki fikir sanat çevreleriyle paylaşalım diye geçtiğimiz yıl Mayıs ayında Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi'nde bir sergi açtık. Balkanlardaki Osmanlı ismini taşıyan bu sergi Anadolu Ajansı tarafından haber yapıldı ve birçok gazetede yer aldı. Yaygın gazetelerin birinde haber çıkınca Hazinedaroğlu İnşaat Grubu'ndan İlhan S. Ergelen bizi aradı. Hazinedaroğlu Grubu'nun her yıl bir kültürel projeye sponsor olduğunu söyledi. Bu yıl da Balkanlardaki Osmanlı eserlerini bir kitap haline getirmeyi planladıklarını söyledi ve bizi İstanbul'a davet etti, gittik ve görüştük. Çalışma o aşamadan sonra büyüdü. Daha önceki çalışmaları incelediğimizde çok sathi kaldığını gördük. Projenin bilim ayağında Prof. Dr. Haşim Karpuz vardı. Onla da yaptığımız istişare sonrasında kitabi kaynaklara bağlı kalınması gerektiği ama asıl önemli çalışmanın sahada yapılması gerektiği kanaati oluştu. Ve sponsor firmaya bunu ilettik. 'Siz nasıl uygun görüyorsanız biz öyle yaparız. Çok güzel bir çalışma olmasını istiyoruz ve bunun için ne gerekiyorsa biz karşılamaya hazırız' değerlendirmesini yaptılar. Çalışma bir kitap olarak başladı ama daha sonradan 3 cilt olması kararlaştırıldı. Çünkü gördük ki, tamamını bir cilde sığdırmak mümkün değil. İlk olarak Arnavutluk ve Makedonya ismiyle ilk cildi hazırladık. Arnavutluk ve Makedonya'da ülke coğrafyasının yüzde 90'ını taradık. Daha önce gidenler büyük şehirleri taradı ama biz Osmanlı'nın eserinin bulunduğu, Osmanlının ayak bastığı her yeri taradık.

Daha öncesinde bu ülkelerde fotoğraflar çektiğinizi söylediniz. Projenin kararlaştırılmasından sonra yeniden mi sahaya indiniz?
Evet, yeniden gittik ve bu sefer ülke bazında yani Arnavutluk ve Makedonya'daki bütün Osmanlı eserlerini -tabiri caizse Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde adı geçen her yer- gezdik. Tabi, o yüzlerce eserden bahsediyor ama bugün ne yazık ki onların Arnavutluk'ta 70, Makedonya'da ise 90 tanesi günümüze ulaşabilmiş. Biz bunların tamamının fotoğrafını çektik. Fotoğrafların grafiği Ahmet Efe tarafından yapıldı. Umut Yavuz, İngilizce çevirilerini gerçekleştirdi. Prof. Dr. Haşim Karpuz da bilimsel danışmanlığını yaptı.

Hazinedaroğlu İnşaat Grubu'nun verdiği destek konusunda ne düşünüyorsunuz?
İlhan Bey, bir işadamı olarak kendi coğrafyası ve medeniyetine duyarlı olunması gerektiğini göstermesi bakımından güzel bir örnek. Çünkü birçok iş adamının sadece para kazanmak dışında bir hedefinin olmadığı bu kapitalist dünyada bir işadamının kendi medeniyetine, kendi coğrafyasına vefa göstermesi bence çok önemli.
İlhan Bey Rumeli kökenli. Rumeli'den 1911 yılında babası gelmiş. İlhan Bey, o köke ve medeniyete bağlı kalmak noktasında üzerine düşeni yapmış. Önemsenecek bir çaba olduğunu düşünüyorum.

Çalışmanın içeriğiyle ilgili olarak neler söyleyeceksiniz. 2 ve 3. ciltlerin ne zaman tamamlanması planlanıyor?
1. cildin içerisinde Arnavutluk ve Makedonya var. 2. ciltte Sırbistan, Karadağ, Bosna Hersek, Macaristan ve Hırvatistan olacak. 3. ciltte Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Kosova, Girit ve Rodos olacak. Toplam 3 ciltte en azından Osmanlı'nın Rumeli'deki eserlerinin yüzde 95'ini kayıt altına almış olacağız. Bizden daha sonra bu coğrafyada çalışma yapacak arkadaşlara da bir çeşit yol haritası, rehber olmuş olacağız. Çünkü nihayetinde fotoğraf albümü olmasının yanında eserlerle ilgili çok ciddi bilgiler yer alıyor. Bulundukları yerler, son halleri, geçirdikleri tamir süreçleri bunlar da kitapta var.
2. cilt için yaz ayında yeniden sahaya ineceğiz. 2010 yılında -Allah nasip ederse- 3 cildi tamamlayarak hizmete sunmuş olacağız.

Albümde yer alan Osmanlı eserleriyle ilgili olarak belli kaynaklardan yararlandınız mı?
Bu konuda daha önce yazılmış Ekrem Hakkı Ayverdi hocanın çok önemli bir kitabı var. Asıl referans o, çünkü Osmanlı vakıf eserlerinden yola çıkarak 1950'lerden 60'lara kadar bu coğrafyadaki hemen hemen bütün eserleri kayıt altına almış. Biz onun kitabından çok istifade ettik. Ama bizim kitabımızda hocanın gitmediği yerler de var. Çünkü onun gittiği zaman çok sıkıntılı bir dönem, baskının olduğu bir zaman. Her yeri görememiş, fakat kitabı çok aydınlatıcı. Bu konuda çok ciddi bir kaynak. Bunun dışında oradaki insanlarla görüşme imkânımız olduğu için bu eserlerin tarihiyle ilgili de çok ciddi bilgiler aldık. Bu anlamda kitabın çok ciddi bir kaynak olduğunu düşünüyorum.

Peki, Balkanlar objektiflerden nasıl görünüyor?
Şunu açık yüreklilikle söylemek lazım. Anadolu bir hoşgörü coğrafyası. Avrupa'ya gittiğinizde özellikle komünist bloğun İslam yapılarına kesinlikle tahammül etmediğini, birçok eseri yıktığını görürsünüz. Avrupa'da o hoşgörüsüzlüğün izlerini görebiliyorsunuz. Balkanlarda İslam yapıları hoşgörüsüzlüğün kurbanı olmuş.
Balkanlar, bana göre Osmanlı adaletinin kıymetini herhalde en fazla son 15 yıl aramıştır. Çünkü Osmanlı 72 millete bir gözle bakarak bir medeniyet inşa etmiş. O insanların kendi etnik hususiyetlerini tahrip etmeden bir arada tutabilmiş. Osmanlı gittikten sonra Balkanların huzura kavuştuğunu söylemek çok zor.

Son olarak Balkanlardaki Osmanlı eserlerini görmek nasıl bir duygu?
Bu anlamda en şanslı ülke Arnavutluk ve Makedonya, çünkü Berat şehrini gördüğünüz zaman kendinizi çok rahat bir şekilde Safranbolu'da hissediyorsunuz. Evler, sokaklar, taş yollar ve köprüleriyle Berat bir Anadolu şehri.
Ya da Ohri, tam bir Türk şehridir. Her ne kadar Makedonya'da bugün tahammülsüzlük nedeniyle birçok şey inkâr edilse de bütün Osmanlı coğrafyasını görmüş insan olarak ben çok rahat bir şekilde 'Ohri bir Türk şehridir' diyebilirim.
Tabi, birçok yerde de üzülüyorsunuz. Makedonya'da 600 yıllık bir cami sanat galerisi olarak kullanılıyor. İbadet mekânı depo olarak kullanılıyor.
Objektifin arkasından baktığınız zaman tarihe kayıt düştüğünüz için keyif alıyorsunuz. Ama öyle bir yapıyı da amacı dışında gördüğünüzde içinizin sızlamaması mümkün değil. Her halükarda kendi medeniyetinizin bir eserini görmek çok güzel.

Avrupa'ya gittiğinizde özellikle komünist bloğun İslam yapılarına kesinlikle tahammül etmediğini, birçok eseri yıktığını görürsünüz. Avrupa'da o hoşgörüsüzlüğün izlerini görebiliyorsunuz. Balkanlarda İslam yapıları hoşgörüsüzlüğün kurbanı olmuş.
Balkanlar, bana göre Osmanlı adaletinin kıymetini herhalde en fazla son 15 yıl aramıştır. Çünkü Osmanlı 72 millete bir gözle bakarak bir medeniyet inşa etmiş. O insanların kendi etnik hususiyetlerini tahrip etmeden bir arada tutabilmiş. Osmanlı gittikten sonra Balkanların huzura kavuştuğunu söylemek çok zor.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.