Şairden gazeteci olur mu?

Şairden gazeteci olur mu?

Gazeteci şairlerin mesleklerinden pek hoşnut olmadıklarını ilk kez Ahmet Oktay ve Hilmi Yavuz'dan işitmiştim. İki şair de, şiir yazan biri için en kötü...

A+A-

Gazeteci şairlerin mesleklerinden pek hoşnut olmadıklarını ilk kez Ahmet Oktay ve Hilmi Yavuz'dan işitmiştim. İki şair de, şiir yazan biri için en kötü mesleğin gazetecilik olduğunu söylediğinde şaşırdım.
O zamandan beri gazetecilik yapmış şairler üzerine bir derleme (söyleşi? biyografi? inceleme?) fikri beni kaşındırır (Okan Yüksel'in Gazeteci Şairler Antolojisi'ni yalnızca bir şiir antolojisi olarak değerlendirmek daha doğru). Bu yüzden, kendisi de bir şair ve gazeteci olan W. Dale Nelson'ın Gin Before Breakfast ("Kahvaltıdan Önce Cin / Şairin Yazı İşleri Masasındaki İkilemi") adlı kitabını, kendimize ait sandığımız fikrin bir başkası tarafından keşfedildiğini öğrenince yaşanan buruklukla okudum.

Nelson, kitabında Amerikan ve İngiliz edebiyatının gazetecilik yapmış şairlerini bir araya getiriyor. Gazeteci şairlerin atasının Samuel Taylor Coleridge olduğunu söylemek yanlış olmaz. İngiliz şairin Morning Post'ta yazdığı başyazılar o denli etkiliymiş ki, Napolyon, Coleridge'in bir sonraki yazısının içeriğini öğrenmek için gazeteye adam gönderirmiş. Buna karşın Coleridge, hayatını kazanmak için mecbur kaldığı ("İki şey için çalışmak zorundayım: EKMEK ve PEYNİR.") gazetecilik mesleğini yıllar sonra "kürek mahkumiyeti" olarak tanımlamıştı. Onun yeteneği, yazı işleri masasında hem gücü hem güçsüzlüğü oldu. Hayatının sonuna doğru, köle ticareti, hükümet politikaları gibi konularda kalem oynatmaktan, dönemin siyasi atmosferinden şikâyet etmekten yorulmuş bir şekilde felsefe ve edebiyata döndü. Gazetecilik günlerini anımsarken şöyle diyecekti: "Bir insana gazetecilik yapmasını tavsiye eden kişi, acımasızdır."

Coleridge'in "kürek mahkumları" benzetmesini bir başka ünlü gazeteci şair Rudyard Kipling, bir şiirine isim olarak seçmişti. Nobelli şair, gazetecilik yaptığı günlere atıfla, üzerinde "kamçı izleri kaldı[ğını]" ve "yaraların asla iyileşmedi[ğini]" söylüyordu. Kipling önce gazeteciydi: Hindistan'daki İngiliz birlikleri için çıkarılan Friend adlı gazetenin editörlüğünü yapmıştı. Bu uğraşı, yazarlığının ilk yıllarında edebî kimliğini bile gölgede bıraktı. İlk öykü kitabı yayımlanınca Atlantic Monthly'de çıkan tanıtım yazısındaki şu cümle bunu ortaya koyuyor: "Muhabir, öykücü oldu". Kipling, öteki gazeteci şairlerin aksine yazı işleri masasından kaçmak için gün saymıyordu. Ona gazetecilik virüsü bulaşmıştı; sabahın ilk saatlerini ulaşabildiği bütün gazeteleri okumaya ayırıyordu. Yıllarca uzak kaldığı mesleğe geri döndüğünde söylediği cümle ünlüdür: "Yeniden gazetede, masamda olmak ne güzel!" Yine de Kipling'in şiire hakkını verdiğini belirtmek gerek: Şiirlerini ve öykülerini dolmakalemle yazdığını, gazete yazıları içinse sadece kurşunkalem kullandığını anlatırmış.

Büyük şair Walt Whitman'ın gazetecilik serüveni ise en renklisi, en uzunu ve en öğreticisi. "Beyaz gazete kâğıdı üzerinde" imzasını görmenin mutluluğunu ilk kez yaşadığında Whitman henüz 15 yaşında bile değildi. 28 yaşına geldiğinde ise sekiz gazetenin editörlüğünü yapmıştı. Aralarında New York Times'ın da bulunduğu New York gazeteleri arasında mekik dokudu, dedektif hikâyeleri bile yazdı. Kimi zaman "tembelliğinden" kimi zaman da "bir parti organında" editörlük yapmaktan sıkıldığı için sürekli istifa ediyordu. Whitman'ın serüveni bize, iyi şairin iyi bir gazeteci olabileceğini ama gazeteciliğin asla bir şair için asıl uğraş olamayacağını gösteriyor. Nelson'ın kitabında başka gazeteci şair örnekleri de var: Kısa ve çalkantılı gazetecilik hayatıyla Edgar Allen Poe gibi... Sosyalist düşünceleri ve şiirleriyle para kazanamayacağını anlayınca gazeteciliğe başlayan Carl Sandburg gibi...

Hemingway haklı mı?

Türk şiirinden örnekleri düşününce, benzer bir çalışmanın şairlerimiz için yapılmasının hem basın hem edebiyat tarihi için heyecan verici olacağını söyleyebiliriz. Ahmet Oktay ve Hilmi Yavuz'dan başka, örneğin, Cahit Zarifoğlu bir dönem Zaman'da çalışmıştı. Melih Cevdet ölümüne kadar Cumhuriyet'teki yazılarını sürdürdü. Attilâ İlhan, hukuk fakültesinde başladığı gazeteciliği kısa aralar dışında hiç bırakmadı. Hatta daha uç bir örnek: Dağlarca, 60'lı yıllarda Cumhuriyet gazetesinde hisse sahibiydi. Haftalık "siyasi-edebi" dergileri de sayarsak yelpaze iyice genişler: Büyük Doğu'yla Necip Fazıl, Diriliş'le Sezai Karakoç, 2000'e Doğru'yla Cemal Süreya...

Hemingway, gazeteciliğin edebi yeteneğini "ağır ağır mahvettiğini" söylermiş. Şairlerimize tek tek sormak isterdim: Hemingway'in haklılık payı nedir?

***

1000. sayı ve Cumhuriyet Kitap

Bir zamanlar Türkiye'de sadece Cumhuriyet'in kitap eki vardı. Dile kolay, Cumhuriyet Kitap 1000. sayıya ulaşmış. Bugünkü bütün hantallığına, sıkıcılığına, yer yer bağnazlığına karşın bu ek, Türkiye'de kitap eki okuru diye bir kitlenin oluşmasına önayak olmuştur. Derginin yayın yönetmeni Turhan Günay, 1000. sayı dolayısıyla kendisiyle yapılan bir söyleşide haklı olarak bunu vurguluyor. Bütün kitap ekleri gibi, reklama bağımlı yayıncılık ortamında ayakta kalmaya çalışan Cumhuriyet Kitap'a daha nice "bin sayı" diliyorum.

Turhan Günay'a bir de itirazım var: Aynı söyleşide, "Biz biraz daha iyi kitaptan, iyi edebiyattan yanayız." diyor. İşte bu pek inandırıcı değil. Cumhuriyet Kitap, önyargısızca iyi edebiyattan yanaysa yeni kitabı çıkınca Selim İleri'yle röportaj yapar mı, Hilmi Yavuz'u kapağına taşır mı, Sezai Karakoç dosyası hazırlar mı? Sanmıyorum. Onun yerine, bazı yayınevlerini 'görmemeye', Hikmet Çetinkaya ya da Mustafa Balbay'a düşünür muamelesi yapmaya devam eder. Turhan Günay'ın bunu bir 'okur eleştirisi' olarak kabul edeceğine ve geçmişteki hatalardan ders çıkaracak kadar akıllı olduğuna inanıyorum.

***

Ayın iyisi: Terry Eagleton (Richard Dawkins, Salman Rüşdi, Martin Amis ve şürekâsının İslam karşıtlıklarını ve tutarsızlıklarını Guardian'da zekice ortaya koyduğu için)

Zaman 04.05.2009

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.