Salih Sedat Ersöz yazdı: Yaman Dede'yi tanıtmamız lâzım ve Aile Çalıştayı

Salih Sedat Ersöz yazdı: Yaman Dede'yi tanıtmamız lâzım ve Aile Çalıştayı

TYB Konya Şubesi'nin geçen Cumartesi günü icra edilen kültürel etkinlik programının konusu; roman ve öykü yazarı, TRT Ankara Televizyonu program yapımcısı...

A+A-

TYB Konya Şubesi'nin geçen Cumartesi günü icra edilen kültürel etkinlik programının konusu; roman ve öykü yazarı, TRT Ankara Televizyonu program yapımcısı Sadık Yalsızuçanlar'ın harika anlatımıyla Yaman dede idi. Yaman Dede'nin ilahi aşkı ile nasıl Yanan Dede ve Yakar Dede olduğunu Sadık Yalsızuçanlar'ın şahane anlatımıyla öğreniyoruz.

Kayseri'inin Talas ilçesinde 1887 yılında bir Rum ailenin oğlu olarak Diyamandi ismiyle dünyaya gelir. Rüştiye birinci sınıfta 13 yaşında iken, Farsça Hocasının tahtaya yazdığı birkaç beyit kalbini tutuşturur. (Bir Rum çocuğu olmasına rağmen Arapça ve Farsça derslerine kendi isteği ile katılıyor ve çok seviyordu.)

Bişnev in çün şikayet mî küned / Ez cüdâyîhâ hikayet mî küned

Kez neyistân ta mera bübrideend / Ez nefirem merd ü zen nalideend

Dinle neyden ki hikayet etmede / Ayrılıklardan şikayet etmede...

Tahtaya yazılan "Mevlana" ismi ona pek tatlı geldi ve beyitler onu derinden sarstı. O an içinde aşk ateşi yanmaya başlamıştı. Bu olaydan sonra kendisine "Yamandî Molla" lakabı takılır.

Farsça dersinde başta Mesnevi olmak üzere Şark İslam Klasiklerinden beyitler ezberleyen, Din Dersinden gayrimüslim talebeler muaf olduğu halde derse giren ve İlmihal bilgilerini, Hz. Muhammed'in hayatını, inanç esaslarını öğrenen Diyamandi, farkında olmadan içindeki aşk ile Müslüman olmuştur. İslam'a duyduğu sevgi gün geçtikçe artmakta, bir yandan da, aruz kalıpları ile rubailer, gazeller yazmaya çalışmaktadır. Arapça metinlerle birlikte hadisi şerif ve bazı ayetleri de ezberlemeye başlar. Ancak çevresinde halen Hıristiyan olarak tanınmaktadır.

Daha sonra İstanbul'da Hukuk Fakültesini bitiren Yamandi Molla, kendi ifadesine göre artık hidayet bulmuş, lisana dökemese bile kalpten Kelime-i Şehadeti çoktan kabul etmiş ve gizli Müslüman olarak yaşamaya başlamıştır. Meşhur Mevlevi dedelerinden Ahmed Remzi Dede'den Mesnevî okur. Mesnevide Mevlana'nın mikrobu, serumu haber verdiğini görünce aşkı ve hayranlığı kat kat artar.

Mevleviler arasında Konya, Aşıklar Kâbesidir. Yaman Dede'de kırklı yıllarda sık sık Konya'ya sefer eder. Şeb-i Arus törenlerinin özel davetlilerindendir. Biri İstanbul'a gelse ve "Ben Konya'dan geliyorum" dese Yaman Dede "Demek Sultanımızın şehrindensiniz" der; alır, yedirir, içirir ikram eder!... Konya ve Mevlana onun için özel aşk bestesinin vazgeçilmez iki notasıdır.
Anadolu'nun çeşitli vilayetlerinde Mevlana konulu konferanslar verir. Ancak halen gizli bir mü'mindir. Namazını en kuytu semtlerin küçük mescitlerinde kılmakta, Ramazanda gizli oruçlar tutmaktadır. Kızı ve eşi inancından habersizdir. "Tam kırk yıl bazen sahursuz bazen iftarsız oruçlar tuttum, ama ailem bunu hiç bilmedi!.." der hatıratında...

1942 yılında ismini değiştirir ve dinini açıklamaya karar verir. Mehmet Abdülkadir KEÇEOĞLU adını alarak nüfus idaresine ismini ve dini hanesine de İslam'ı tescil ettirir. Bu sırada 55 yaşındadır. 42 yıl boyunca sakladığı yeni kimliğini kuşanmış, ama o saatten sonra da aile içi sancı başlamıştır.

Üsküdar'daki evinde bir kış gecesi durumu kızı ve eşine açar. Karısı ve kızı o an feryadı basarlar. Haber Patrikhaneye kadar ulaşır. Dönemin Hıristiyan din adamları, ya Hıristiyanlığa dönmesi ya da karısından boşanması konusunda baskı yaparlar. Yaman Dede, zor ama cesur bir karar alır. Yerde dizlere kadar kar, havanın keskin ayaz olduğu bir Şubat gecesi ailesini toplar ve; "Aşkımın bedeli bu yaşananlar. Sizler sakın üzülmeyiniz. Aşk, ıstırapsız olmaz. Size acı vermeye hakkım yok. Bu ev ve içindekiler size kalsın. Elveda!" diyerek evinden ayrılır.

Dana sonra, İstanbul İmam Hatip Okulu ve Yüksek İslam Enstitüsünde Farsça derslerine girer. Her biri otorite olan Prof.Dr.Hayreddin Karaman, Prof.Dr.Bekir Topaloğlu, Prof.Dr.Emin Işık, İstanbul Eski Müftüsü Selahaddin Kaya, Osman Nuri Topbaş gibi pek çok öğrenci Farsça'yı ondan öğrenir. Mevlana'yı, onun gözyaşları içinde verdiği derslerden tanırlar. Allah, Rasûlallah, Mevlana, Konya, Aşk deyince hemen ağlamaya başlayan ve zaman zaman da bayılan ikinci bir kişinin görülmediği bu zatların beyanlarından anlaşılmaktadır.

1962 yılına gelindiğinde çok hasta olmasına rağmen Acıbadem'deki evinden Bağlarbaşı'ndaki Yüksek İslam Enstitüsüne derslere gelmeye devam ederken 3 Mayıs 1962 Perşembe günü "Ölüm asûde bir bahardır" diyerek Hakka yürür ve Karacaahmet Mezarlığına defnedilir.

Yaman Dede, kalbindeki yangını mısralara dökmede de ustadır.

Gönül hûn oldu şevkinden boyandım ya Rasûlallah
Nasıl bilmem bu nîrana dayandım ya Rasûlallah
Ezel bezminde bir dinmez figandım ya Rasulallah
Cemalinle ferahnak et ki yandım ya Rasulallah

Yanan kalbe devasın sen, bulunmaz bir şifasın sen
Muazzam bir sehasın sen, dilersen runumasın sen
Habibi Kibriyasın sen Muhammed Mustafasın sen
Cemalinle ferahnak et ki yandım ya Rasulallah...

Yak sinemi ateşlere, efgânıma bakma
Ruhumda yanan ateşe nîrânıma bakma
Hiç sönmeyecek aşkıma imanıma bakma
Ağlatma da yak, hal-i perişanıma bakma!...
Yaşlar akarak belki uçar zerresi aşkın
Ateşle yaşar, yaşla değil yaresi aşkın
Yanmaktır efendim biricik çaresi aşkın
Ağlatma da yak, hal-i perişanıma bakma!..

Hamdülillah verdiler hicran hicran üstüne
Bahşolundu ruhuma niran niran üstüne
Akseden amak-ı şebden ruhumun feryadıdır
Her telimden cuş eder efgan efgan üstüne
Yöreli bir saz-ı firkat ah ile ülfettedir
Şükretmezsen olur küfran küfran üstüne
Öyle bir nur-ı Hüda mecnun-ı aşk etmişki dil
Sahva gelmez, gelse de Lokman Lokman üstüne
Kalbimin her zerresinde nar-ı Aşkullah var
Hün-ı dilden münceli Furkan Furkan üstüne
Bir şehrin mabubune baş vermeyi kılsın nasip
Konmam asla vermeye kurban kurban üstüne.

Bestekâr Dr. Ali Kemal Belviranlı, ahbaplarından birkaç kişi ile Yaman Dedeyi hasta yatağında ziyaret eder ve Dedeye, "Yanan Kalbe Devasın Sen" naatını bestelediğini söyler. Dede pek memnun olur ve misafirler koro halinde bu naatı okurlar. Önce hıçkırıklara boğulan Dede, birden yatağından kalkar, cezbeye gelerek, semazenler gibi dönmeye başlar. Sonradan evlendiği eşi Hatice Hanım içeri girerek:"Lütfen okumayın...N'olur kesin...Yakında kalp krizi geçirdi. Bu cezbeyi kaldıramaz" diye rica etmek zorunda kalır.

Aşk eri olan Yaman Dede'yi mutlaka tanımamız ve tanıtmamız lâzım. Bu aşk sevdalısı zatı tanıtma faaliyetinde bulunan TYB Konya Şubesi'ne ve Sadık Yalsızuçanlar'a sonsuz teşekkürler. Yaman Dede'ye Allah'tan sonsuz rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun.

Kaynak: Memleket Gazetesi - Salih Sedat Ersöz

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.