“YAZDIKLARIM ÖNCE KENDİMEDİR”

“YAZDIKLARIM ÖNCE KENDİMEDİR”

Şair, Yazar, Gazeteci M. Ali Köseoğlu, Radyo Mikrofonlarından Gazeteciliğe Uzanan 30 Yıllık Meslek Hayatını Aydınlar Ocağında Anlattı.

A+A-

Konya Aydınlar Ocağı’nın düzenlediği Selçuklu Salı Sohbetlerinde bu hafta radyo programcılığı ve gazetecilik mesleğinde otuzuncu yılını dolduran M. Ali Köseoğlu mesleki ve yazarlık hikâyesini anlattı.

Konevî Derneği Salonunda gerçekleştirilen programın açılış konuşmasını yapan Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü ünlü filozof Sokrat’tan örnek vererek, “Kendisinden köz isteyen çocuğa, bunun için bir kap getirmesinin söyleyen Sokrat, çocuğun, (Avucuma biraz kül dökün, üzerine de közü bırakın) demesi üzerine, öğrenmenin sınırının olmadığını, hayretle beyan etmiştir. Biz de program hazırlığımız esnasında Köseoğlu kardeşimizin, imza attığı eserlerinde 'M. Ali' olarak yazılan isminin, bilinenin aksine 'Muhammet Ali' olduğunu öğrendik. Otuz yılda yaşadıklarından anlatacağı hatıralardan da öğreneceklerimiz var” dedi. Daha sonra Aydınlar Ocağı Yönetim Kurlu Üyesi Tayyar Yıldırım, Şair İsmail Detseli’nin M. Ali Köseoğlu için kaleme aldığı akrostiş şiiri okudu.

Sözlerine Filistin’de onlarca yıldır devam edegelen İsrail zulmüne vurgu yaparak başlayan Gazeteci – Yazar M. Ali Köseoğlu, “Uluslararası raporlar, Gazze de her on dakikada bir çocuğun öldürüldüğünü gözler önüne seriyor. İsrail zulmünü bitirecek uyanıklığın muhafaza edilmesi gerekiyor. Bu yüzden her buluşmada, her konferansta İsrail’in işlediği insanlık suçlarına dikkat çekmemiz gerekiyor. Ben de mesleki hayatımı anlatacağım bu programa başlarken, Filistin’in bir gün mutlaka özgür olacağı inancımı sizlere ifade etmek isterim” dedi.

Köseoğlu, Ernest Hemingway’in 'Çanlar Kimin İçin Çalıyor' kitabının bir alıntıyla başladığına dikkat çekerek. “Bu alıntı (Ada değildir insan, bütün değildir bir başına; anakaranın bir parçasıdır, bir damladır okyanusta) şeklindedir. Ben de tek başıma bir ada değilim, bütünün bir parçası, bir zerresiyim. Dolayısıyla 1995 yılından 2025 yılına “Mikrofondan Kaleme Otuz Yılın Hikâyesi” dediğimiz bu konuşmada anlatacaklarım, basın ve yayıncılık alanında ortaya koyduğum çalışmalarda beraber olduğum, aynı yolu yürüdüğüm isimleri de kapsayacaktır. Çünkü insan dostları kadardır, onlarla beraber ancak bir ada olabilir. Kendi hikâyem içinde, beraber olduğum, benimle arkadaşlık eden isimler bu otuz yılın hikâyesinde benimle birlikte başkahramandırlar” diye konuştu.

Daha sonra radyo sektörüne nasıl başladığını anlatan Köseoğlu, “1995 yılında, İmam Hatipli bir genç olarak, tavsiye üzerine Akra Fm’de göreve başladım. Dolayısıyla iletişim dünyasına ilk adımım mikrofonla oldu. Eftal Orhan ağabeyin AKRA FM Konya Bölge Müdürlüğü’nden Ankara’ya geçmesinin ardından İstanbul’dan Konya’ya dönen ve Konya Bölge Müdürü olan Zafer Köybaşı ağabeyle diksiyon çalıştıktan sonra “Türkü Kervanı” isimli programın yapımcısı ve sunucusu oldum. Bir süre sonra AKRA Fm’in uyduya geçmesiyle 1996’nın ortalarında Ribat Fm’den çağrıldım. Kendisi de AKRA Fm’de programlar yapan ve beni yakından tanıyan Şuayip Sarıyıldız ağabey, Ribat Fm’de genel yayın yönetmeni olmuş, benden de kültür ve sanat içerikli programlar yapmamı istemişti. Burada önce kültür-sanat içerikli programlar yaptım daha sonra Şuayip ağabeyin ayrılmasının ardından Genel Yayın Yönetmenliği görevine getirildim. Bu görevde iken radyonun özellikle kültürel zenginliğini artırıcı dokunuşlar yaptım diyebilirim. İbrahim Demirci ve Bülent Sönmez gibi edebiyat dünyasının yakından tanıdığı hocalarım, davetimle birlikte burada programlar yaptılar” diye kaydetti.

Şiirle küçük yaşlardan beri, ilgilendiğini ve 1995 yılında yayına başlayan Çerağ dergisinde Ahmet Efe’nin sohbetlerinden yararlanarak kendisini bu alanda geliştirdiğini ve ilk olarak, ‘Nenni Yâr’ başlıklı şiirinin bu dergide yayımlandığını kaydeden Köseoğlu, “1996’de Hasan Kuvvet ve Ahmet Aka ile birlikte Eylül dergisini çıkardık. İlk altı sayısında editörlüğünü de yaptım. 1998 yılında Yeni Konya gazetesi Ennet A.Ş bünyesine geçmişti. Bana da Kültür Sanat Yönetmenliği teklif ettiler, kabul ettim. Bu görevim sırasında gazeteye Koordinatör olarak atanan Dr. Ahmet Atılgan hocam, beni gazetenin tashihlerini de yapmamı da istedi. Burada iyi işler yaptığımı düşünüyorum; dönemin yerel ve ulusal isimleri ile kültürel alışverişlerim artı, benim için bir nevi üniversite eğitimi oldu” dedi.

Askerlik dönüşünde Konya Büyükşehir Belediyesine yaptığı memuriyet başvurusunun neticesi gecikince 2003 yılında Hâkimiyet gazetesinde Yazı İşleri Müdürü olarak göreve başladığını anlatan Köseoğlu, “Gazete yönetimiyle söz kestiğimizin ertesi günü Belediye’den işbaşı yapmak üzere davet aldım ama bir kere söz vermiştim ve söz vefaya dâhildi. Belediye’ye gitmek yerine gazeteciliğe devam ettim. Burada da İbrahim Demirci, Burhan Sakallı, Ümit Savaş Taşkesen, Saffet Yurtsever, Duran çetin, Muammer Ulutürk, İsmail Detseli, İsmail Özkan, Lütfi Ayhan gibi pek çok yazarla yol arkadaşlığı yaptık” diyerek sözlerini sürdürdü.

2007 yılında Memleket Gazetesi’nde Yazı İşleri Müdürü olarak göreve başladığını ifade eden Köseoğlu, “Burada ilerleyen zamanda Genel Yayın Yönetmeni olarak da yer aldım. Memleket’in “yerli gazete” olmak gibi bir iddiası vardı. Bu iddianın etrafında güzel ve anlamlı işler ortaya çıkardığımızı düşünüyorum. Adem Alemdar’ın heyecanı ve bizlere yol açması elbette önemliydi. İbrahim Hakkı Konyalı’nın Konya Tarihi, Adnan Özkafa’nın Gonya Kitabı, İsmail Detseli, Zeki Oğuz ve Seyit Küçükbezirci’nin gazete yazılarından oluşan kitaplarını yayımlayarak tarihî bir sorumluluk ortaya koyduğumuzu düşünüyorum” dedi.

Kuruluşundan itibaren Türkiye Yazarlar Birliğinin müdavimlerinden olup görevler üstlendiğini ve 2012 yılında Bekir Şahin’in Başkanlığı bırakma kararından sonra istişareler neticesinde Başkanlık görevinin kendisine tevdi edildiğini de anlatan Köseoğlu sözlerine, “Özellikle Ahmet Köseoğlu ağabeyin başkanlıkları döneminde bu çatının altında aktif oldum. Akraba değildik ama abi-kardeş ilişkimiz vardı; gazetecilik yönümü bu atmosferle beslerken, kültürel gazetecilik heyecanını da yaşıyor ve yaşatıyordum” diyerek devam etti.

2016 yılında Muğla Basın İlan Kurumu Müdürü olarak görevlendirilmesiyle, her hafta sonu programlar için Konya’ya gelip gitme zarureti doğduğunu ve o yılın Kültürel Takvimi’ni hitama erdirmeye gayret ettiklerini vurgulayan Köseoğlu, “ O yılın sonuna doğru Başkanlık görevini Prof. Dr. Hayri Erten’e devrettik. Charles Baudelaire 'İnsan biraz da kendi emeğidir' der. Radyoculukla başlayan, gazetecilikle devam eden, tüm bu süreçler içerisine edebiyat dergilerini de dâhil ettiğimizde basın ve yayın dünyası benim için bir yaşama biçimi oldu. 1995 yılından 2025 yılına geldiğimizde geride bıraktığım otuz yıllık meslek hayatım, kendi emeğimle kendimi yoğurduğum bir insan ve insanlık hikâyesidir” dedi.

Konuşmasının son bölümünde gazetecilik ve yazarlık anlayışı hakkında bilgiler veren Köseoğlu, “Benim bütün yazdıklarım öncelikle kendimedir. Kendimle konuşmalarımdır, kendime tembihlerim, önerilerim, kendime azarlarımdır. Önce kendime yazarım, yazdıklarımı defalarca okurum ve onlara inanmak isterim. Gazetecilik benim için doğru bilginin teyitle hayat bulduğu, ya da yanlış bilginin hiç kimse duymadan sessize öldüğü bir doğruluk arayışıdır” diyerek konuşmasını tamamladı.

Program sonunda Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Selçukya Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Fatma Şeref Polat ve Eğitimci Sanatçı Yazar Saffet Yurtsever, günün anısı olarak Şair Yazar Gazeteci Muhammet Ali Köseoğlu’na kitap ve belge takdim ettiler.

8 kişi, ders çalışan insanlar ve masa görseli olabilir1 kişi, sakal, ders çalışıyor, gözlük, haber odası ve yazı görseli olabilir

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.