Sadık Gökce

Sadık Gökce

AMASYA VE TOKAT GEZİSİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

A+A-

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi tarafından organize edilen ve “Yazılacak Çok Şeyimiz Var” adı altında gerçekleştirilen gezi dolayısı ile 31 Temmuz ve 1 Ağustosta Amasya ve Tokat’ı ziyaret ettik. Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu tarafından titizlikle hazırlanan ve uygulanan gezi programında bir aksaklık ve üzücü vaka yaşanmadan maksimum seviyede bilgilenerek tekrar Konyamıza döndük.

Kaldığımız otel ve yiyip içtiklerimiz bizde kalsın. Sizlerle gördüklerimi ve orada hissettiklerimi paylaşacağım. Amasya ve Tokat şehirleri tarihi dokuyu büyük ölçüde korumuşlar. Konya’nın dörtte biri kadar dahi olmayan bu şehirlerde tarihi yerlerin tamamını gezmeye kalksa idik her şehir için en az iki günümüzü ayırmamız gerekirdi. Ne hikmetse Konya’da tarihi yok eden CHP zihniyeti(!) bu şehirlerimize uğramamış. Fahrettin Paşa gibi bir valileri de olmamış. Bu yüzden tarihi doku fazla tahrip olmamış.

Amasya ve Tokat şehirlerinin birçok ortak özelliği var. Her iki şehrimizde Yeşil Irmak kenarına kurulmuş. Amasya ve Tokat Moğol Valiler tarafından yönetilmiş. Bu iki şehrimiz de işgale uğramış. Ama işgalciler bu şehirleri yakıp yıkmak yerine çok önemli Türk-İslam eserleri kazandırmışlar. Bu gün bu eserleri gezerken kendimizle gurur duyuyoruz.

Amasya Ferhat ile Şirin hikâyesi ile isim yapmış. Aslında Romalılar tarafından şehrin su ihtiyacını karşılamak için yapılan suyolu sevgilisi uğruna her zorluğa katlanan Ferhat’a mal edilmiş. Bu hikâye tutmuş ve bu sayede Amasya birçok turisti kendisine çekiyor.

Yeşil Irmak’ın kenarına kurulmuş olan yalılar bir mimari şaheseri. Mutlaka görülmeli ve atalarımızın nezaketi ve zarafeti bir kez daha fark edilmeli. İkinci Beyazıt tarafından annesi adına yaptırılan cami mutlaka görülmesi gereken eserlerden. Bimarhane, camiler, hanlar, hamamlar, dağa oyulmuş kral mezarları ve kalesi ile Amasya tarih meraklılarını kendisine çağırıyor.

Tokat da önemli Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı eserleri ile bizlere kucak açtı. Belediyenin yaptığı çalışmalar takdire şayan. Sulu Sokakta yapılan çalışmalar bize örnek olmalı. Özellikle Şehir Müzesi bizi kendisine hayran bıraktı. Konyalı olarak müzeyi gezerken kıskançlık krizine girdim dersem abartmış olmam. Defalarca neden bizde böyle bir müze yok sorusunu kendime sordum. Ama biliyorum ki bu sorumun cevabını hiçbir zaman alamayacağım.

Taş Han, Taşköprü(Hıdırlık), Deveci Han, Sulu Han ve ismi çok enteresan olan Sıkdişini Helası ilgi çeken yerler idi.

Bu iki güzel şehrimizi gezerken gördüğüm İlhanlı Dönemi eserleri beni derin düşüncelere gark etti. İşgalci Moğol zaman içerisinde işgal ettiği toprakların kültürü etkisinde kalarak kendi kimliğini kaybetmiş ve bu şehirlerde Türk-İslam eserleri inşa etmiş. Demek ki baskın kültür her zaman zayıf olanı içinde eritip yok ediyor.

Bu düşünce bana çıkardığım bu az sayfalı ilavenin ne kadar önemli olduğunu anlamama yardımcı oldu. Bir kültür ve sanat ilavesi olan Şehrin Hafızası Türk Kültürü kaybolmasın diye kendi çapında mücadele ediyor ve bu yolda enerji harcıyor. Bu ilavemizde yazıları yer alan bütün yazarlarımız da aynı duygu ve heyecan içerisinde bu kültür taşıma işinde gönüllü olarak hizmet ediyorlar. Onlara buradan teşekkür ediyorum.

Bizim bu küçük gibi gördüğümüz ilavemiz ve benzerleri sayesinde kültürümüz ileriye hep ileriye taşınacak ve Allah’ın izni ile Türklük ebediyen yaşayacak. Popüler kültür karşısında şu anda çok zayıf gibi görünen kültür ve geleneklerimiz bu hengameden de başı dik ve galip olarak çıkacak.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın bir sözü var… “Bir başkent her zaman başkenttir.” şeklinde. Bizi geziye götüren ve bu geziyi organize eden Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu’da bu sözün bilinci ile hareket etti. Bir Selçuklu başkenti temsilcisi olarak ziyaret ettiğimiz Tokat’ta belediye başkanını yemeğimize davet ederek misafir etti. Başkanla burada sohbet etme imkânı bulduk, Tokat için projelerini ve hayallerini dinledik.

Başkanın Tokat için çok güzel projeleri var. İnşallah şevki ve enerjisi tükenmez, hepsini yerine getirmek kendisine nasip olur.

Ve nihayet gezi sonrasında Konya’ya dönüş. Benim en sevdiğim an. Bütün gezilere Konya’ya dönüş heyecanını yaşamak için katılıyorum sanki… Konya bir başka anlam taşıyor benim için. Konya dışı hep gurbet ve geçici mekânlar… Konya öyle değil. Konya benim şehrim. Konya benim rahat ettiğim belde. Konya içinde yaşarken dahi hasret duyduğum şehir.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.